Barışın Dili Sanat

Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Kulübü tarafından hazırlanan ?Terör ve Şiddet nereden Besleniyor? Barışın Dili Sanat? adlı konferans düzenlendi.

Tarih: 01.01.0001 00:00
Barışın Dili Sanat

Günebakış/Elif YILMAZ

Yazar Prof.Dr. Yılmaz Özbek´in konuşmacı olduğu konferansa, Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Yurttaş, fakülte öğretim görevlileri ve öğrenciler katıldı.

Konferansta konuşan Prof. Dr. Yılmaz Özbek,  ?Terör ve Şiddet Nereden Besleniyor?? sualini cevaplayarak, ?Barışın Dili Sanat? vurgusuna dikkat çekti. Özbek, ?Sanatla uğraşanlar ve sanatseverler, sanatı anlamlı bir varoluşa büyük katkısı olduğu için yaygınlaştırmak  ve hatta yaşamımızın  vazgeçilmez bir parçası haline getirme çabasında olmalıdır.  Çünkü onu toplumların eğitiminde işlevler üstlenen en önemli dayanak ve araç haline getirmek, dünyada olup biten çirkinliklere set çekmek, güvenli ve huzurlu bir dünyaya ulaşmak yolunda atılmış en önemli adım olacaktır. Yalnız oyalamak , eğlendirmek değildir sanatın amacı. Bilgilendirmek , aydınlatmak, yönlendirmek , dünyanın değişmesine , daha yaşanılabilir hale gelmesine katkıda bulunmaktır. Toplumsal gerçeklere ışık tutmak, evrensel değerler etrafında birleşerek , insanlığı birbirine yaklaştırmak gibi bir amacı vardır onun.? dedi.

Toplumda duyarlılığın önemine de vurgu yapan Özbek, ?İnsanların nasıl canlı bomba olduğunu hepimiz vicdanımıza sormuşuzdur. O ortamda yaşayan biri canlı bomba olabilir. İnsanın doğasını zorlayan her şey yüzünden kaynaklanır. Keşke böyle ortamlar olmasa da insanlar buna zorlanmasa. İnsanları kardeş yapan din, soy, dil, değil paylaşmaktır. Paylaşan insan çok insan, Paylaşmayan insan az insandır. Paylaşan insan duyarlıdır ve değerlerine sahip çıkar.? Dedi.

İNSAN HİÇTİR

Kaleme aldığı ?İnsan hiçtir? adlı öyküsüne dikkat çekerek duyarlılığın önemine vurgu yapan Özbek, ?Gül, gelir düzeyi düşük bir mahallede , ilköğretim okulunda öğretmenlik yapmaktadır. O duyarlı bir öğretmendir. Derslerinin dışında da büyük bir özveriyle yoksul çocukların sıkıntılarını gidermeye çalışmakta, maaşının bir bölümünü onlar için harcamaktadır. Günleri pek neşe içinde geçmez, başkasının dertleriyle dertlenir hep. Kocası iş adamıdır. Biri oğlan biri kız iki çocuğu vardır. Ev işlerinde yardımcı olan, çocuklarla ilgilenen bir kadın vardır. Kocası çalışmasını istemez ama o buna direnir. Dünyada çevresinde olup bitenleri çok kafasına takmaktadır Gül. Üzgün olduğu bir gün kocası;

-Neyin var karıcığım, yorgun ve üzgün görünüyorsun?

Gül öğretmen:

-Daha ne olsun , her yerde kaos, kargaşa , yoksulluk , uyuşturucu belası hüküm sürüyor, çocukları her yerde kötü bir dünya bekliyor . Zaman zaman endişeleniyorum, kaygılanıyorum. Bu günde öyle bir gün.

Koca:

- Okulun ortamı seni mutsuz ediyor, sanırım biraz abartıyorsun ; kafanı taktığın şeye bak; ben de sandım ki ekonomiye bir şey oldu.

Gül öğretmen:

-Beni de aslında endişe duymaya götüren anlayış tam da bu işte.

Bu hikayede bahsedilen şey birilerimizin önemsediği şeyi diğerimiz hiç görürüz. Dünyada olup bitenlere kulak tıkayanlardan değil onu araştıran gençler olmak adına duyarlı olmaya davet ediyorum.?