Abdurrahman ZEYNAL


Acılar Yurdu: Doğu Türkistan (2)


   

***             

 Çağatay Hanlığı:

                Çağatay Hanlığı, Moğol hükümdarı Cengiz Han´ın oğullarından Çağatay Han´ın adını taşıyan Moğol devlettir.

               Cengiz Han ölmeden önce topraklarını oğulları arasında paylaştırmıştı. Yıktıkları Kara Hıtay´ın toprakları olan Kaşgar civarı ile Maveraünnehir´in büyük bölümünü Çağatay´a vermişti. Çağatay´ın bu topraklarda 1227´de kurduğu devlet 1370´e değin varlığın sürdürdü. Çağatay Han, önce ağabeyi Cuci Han ve ardından babası ölünce hanedanın en yaşlı üyesi oldu. Buna karşın kardeşi Ögeday´in Kağan (büyük han) olmasına karşı çıkmadı ve topraklarını ona bağlı kalarak yönetti.

               Çağatay Han´ın 1241´de ölümünden sonra Çağatay Hanlığı merkezi Moğol devletine karşı mücadeleye girişti. Çağatay´ın torunu Algu, Kubilay Han ile Arik Böge arasındaki taht mücadelesinin yol açtığı iktidar boşluğundan yararlanarak Harzemşahlar, Batı Türkistan ve Afganistan´ı da sınırlarına kattı. 1266´da tahta çıkan Mübarek şah, İslam dinini kabul eden ilk Çağatay hanı oldu. Ondan önceki Çağatay hükümdarları Şamanizm inancını benimsiyorlardı.

              Çağatay Hanlığı en parlak dönemini Kebek Han´ın yönetiminde (1318-26) yaşadı. Kebek Han göçebe hayatını bırakıp Karesi´de sarayı yaptırarak yerleşmiş, Çağatay ekonomisi gelişmiş ve ilk Çağatay parası Kebek i bastırdı. Bu yerleşme ve şehirlileşme ile birlikte din açısından İslamlaşma ve dil açısından Türkleşme yaşanmıştır. Ancak bu durum boylar arasındaki siyasi çatışmanın sebebi yaratılmıştır.

               Aslında Çağatay Han döneminde İslam´ın dinî alışkanlıkları yasaklanmıştır. Fakat Kara Hülâgu´den sonraki Hanlar Orta Asya´nın çoğunluğunu oluşturan Müslümanlara barışık davranmaya başlamıştır. Mübarek Şah Müslüman olduysa da kendisinden sonraki Hanlar Kebek Han´a kadar Budist idi. Moğol Hanların ciddi İslamlaşması ise Tarmaşirin´nin İslam´ı kabul etmesinden sonra yaşanmıştır.

                 Bu dönemde Maveraünnehir´de oturan ve kent kültürüne alışarak Türkleşmiş Batı Çağatay Hanlığı bünyesindekiler kendilerine "Çağataylı" olarak hitap etmeye başlamıştır. Bu dince İslamlaşmış dilce Türkçeleşmiş "Çağataylılar bazı tarihçikler tarafından Çağatay Türkleri ve kullandıkları dili de Çağatayca olarak adlandırılmaktadır.

               Bu durumda Tarmaşirin´den sonraki Çağatay Hanlığı, Duva Han´ın oğullarının güç mücadelesinin sahnesi olmuş ve 1340´dan sonra Pamir Dağlarının doğusunu yöneten Doğu Çağatay Hanlığı ile batısını yöneten Batı Çağatay Hanlığı olmak üzere ikiye bölünmüştür.

               Doğuda tahta çıkan Tuğluk Timur (1359-70) batı bölgesini ele geçirerek Çağatay topraklarını yeniden birleştirdi. Çağatay Hanlığı Altıshahr[2] (Yarkand Hanlığı), Moğolistan ve Uyguristan gibi üç bölgeden oluşmuştur.

             Bu sırada Doğu Çağatay kökenli Barlas boyundan Timur, hanlık için bir tehlike olarak belirmeye başlamıştı. Çağatay Hanlığı´na bağlı Semerkant emirinin hizmetinde bulunan Timur, önce Semerkant´ı, sonra Çağatay topraklarını ele geçirdi. Çağatay Hanlığı böylece yıkılmasına karşın, Çağataylılar 17. yüzyıl sonlarına kadar varlıklarını sürdürdüler

             Çağatay hanlığının ortadan kalkmasıyla bir müddet Kalmuklar Doğu Türkistan´a hâkim oldular.

             Çinlilerin Doğu Türkistan´a Yönelmeleri:

             Çin´de devam eden karışıklar sonrasında Mançu hanedanı batıya yönelerek Türkistan´ı Talas savaşından sonra yeniden istila etmeye kalktı. Çin zulmü olanca şiddetiyle devam ederek milyonlarca Türkün ölümüne sebep oldu. Çinliler demografik yapıyı değiştirmek için binlerce Çinliyi bölgeye bu yıllarda iskân ettiler. Türk Mimarisiyle ilgili bütün yapıları yıktılar. Çinlilerin giydiği kılık kıyafeti Uygurların giymesini mecbur tuttular. Halktan yüksek vergiler aldılar. Türk kızlarının namuslarına bilerek ve isteyerek tecavüz ettiler. Siyaset yasağı getirdiler.

               Bağımsızlığın Elde Edilmesi:

               1863´lere kadar devam eden Mançu hanedanının varlığına son verilerek Bağımsız bir devlet kurdular. Başkanlığa Yakup Beg i seçtiler.1870de Yakup Beg İstanbul´a elçiler göndererek biatını bildirdi. Osmanlıda Subaylar göndererek Türkistan askerlerini eğiterek 80.000 kişilik bir ordu kuruldu. Bu arada İngilizler Yakup beyin başkanlığını kabul ederek elçi gönderdiler. Bu süre kısa sürdü. Çinliler toplanarak 1875´de yeniden hücuma geçtiler. Bu arada Osmanlı Rus savaşı devam ediyordu. Bu nedenle Osmanlı yardım edemedi İngilizlerde Çin saldırıları karşısında ciddi bir çaba sarf etmediler. Böylece Doğu Türkistan yeniden Çin istilasına uğradı.

             Çinliler hâkimiyetlerini pekiştirmek için şiddetin her türlüsünü uyguladılar. Uygur Türkleri komşu ülkelere sığındılar. Bu dönemde on milyon Türk öldürüldü. İşgal 1911 yılına kadar devam etti. Bu zaman zarfında bütün Türkçe isimler değiştirildi. Halk katliamlara maruz bırakıldı.

              1911-1933 yılları arsında yer yer bağımsızlık mücadelesi devam etti.1933 yılında yeniden bağımsızlığını kazanan Doğu Türkistan bu seferde Rusya´nın saldırılarına maruz kaldı. Ruslar 1934-1944 yılları arsında ülkeyi işgal ettiler.

              1944 yılından sonra Milliyetçi Çin hükümdarı Çan Kay Şek müdahale ederek yine Uygurlara acılı yıllar yaşattı. Bu arada İsa Yusuf Alptekin, Mehmet Emin Buğra, Osman Batur gibi Türkler Ülkeyi bağımsızlaştırıp yeni bir yönetim oluşturdular. Ancak buda uzun sürmedi Çinliler yeniden hücum ederek Türkistan´ı işgal ettiler. Halk Himalayaları aşarak Hindistan´a sığındı. Binlerce kayıp verildi. Çok acılar çekildi.

          1949 yılından sonra Doğu Türkistan´a Sinkiang adı verilerek sözde bir otonomi kuruldu. Geçtiğimiz günler gösterdi ki otonomi sadece sözde ve Türklerin hiçbir hakkı yok.

           Sonuç:

            Bu gün dünyanın petrol, uranyum, pamuk, altın ve diğer madenleri bakımından zengin olan Doğu Türkistan Çin´in hammadde deposu halindedir. Bu nedenle Çin sömürge anlayışından vaz geçmemekte, başta ABD ve AB bu zenginliklere göz dikmektedir. Dün Rus-Çin ?İngiliz Arasında paylaşılamayan bu topraklar ne yazık ki bugünde Çin ?ABD çekişmesine sahne olmakta olan yine Uygur Türklerine olmaktadır.

           Tarih şunu gösteriyor ki Mete Handan beri Bir Türk yurdu olan Doğu Türkistan´da kargaşalıklar hiç eksik olmamış. Cengiz Han, Timur ve daha niceleri bu ülkeyi işgal etmiş veya işgale kalkışmış. Son işgalcilerde Çinliler. Ümit ve temenni ediyoruz ki Çin işgali de bir gün biter, Kaşgarlı Mahmutların, Yusuf Has Haciplerin vatanı tam bağımsızlığına kavuşur, yeniden Türkçenin öz vatanı olur.

Kaynaklar:

İsa Yusuf Alptekin, Doğu Türkistan Davası Otağ Yayınları

Zebignıew Brezinskı, Büyük Satranç Tahtası Sabah Yayınları

Nihat Sami Banarlı Türkçenin Sırları Kubbealtı Yayınları

Prof.Dr. Muharrem ergin Orhun Kitabeleri Boğaziçi Yayınları

Yeniden Milli Mücadele Dergisi Çeşitli sayıları

Yılmaz Öztuna, Türk tarihi Hayat Yayınları

22.08.09 /Erzurum