Abdurrahman ZEYNAL


KÖMÜR KUYRUKLARINDA ÇİLE


        

1940´lardan sonra Erzurum artık cil yakmak, şehre cil getirmek ve satmak yasaklanınca yakacak olarak sadece pelit, sorhun, çam kalmış, bunları almayanlar işi tezek yakarak çözmüşlerdi. Uzun yıllar böyle devam etmiş, 1960 sonrası artık tezek satışı yasaklanmış, kömür bolluğu nedeniyle tezek yakanda kalmamıştı.

Bir ara isi bir hayli fazla olan Cizre kömürü yakılmaya başlanmıştı. Tabi peşine hava kirliliği artmış, şehirde çareler aranmaya başlamıştı. Ha birde Sanayi mahallesinde kurulmuş bulunan halkın deyimiyle "Yumurta Kömür Fabrikası" vardı. Burada kömür tozları zift ile presleniyor, elde edilen kömür parçaları yumurtaya benzediğinden bu ismi almış ve özellikle alt gelir gurubuna dahil aileler almıştı. Süreç içinde şehir; Kok kömürü, Cizre kömürü, Linyit kömürünü sobalarında yakmıştı.

 1960-1990 arası şehrin ısınması bu dört kalem ürüne kalmıştı. Derken yıllar ilerlemiş, 1990´lara gelinmişti. 30 yıllık sürede maddi anlamda değişim olmuş, geleneksel şehir mimarisi terk edilmiş, apartman düzenine geçilmiş, zamanla apartmanlarda kaloriferli ısınmaya dönüşmüştü. Geleneksel sobalar evlerin dışına atılmış, böylece ana ve ninelerimiz; kömür, odun ve soba tutuşturma derdinden kurtulmuşlardı.

1990´lara gelince Sovyet İmparatorluğu çökmüş, birden yeni enerji kaynakları ortaya çıkmıştı. Gemiler Trabzon, Rize limanlarına Rus kömürü getiriyor ve oradan tüm ülkeye nakledilirken en büyük kömür tüketici şehri olarak Erzurum ortaya çıkıyordu. Artık kömür tüccarları zümresi oluşmuş, serbest piyasadan vatandaş istediği kadar kömürü alabilmişti.  Artık karne, sıra ve  kuyruk yoktu.                                        

1960 sonrasında şehir hızlı göç almış, kömür tevzi artık kömür satışını karneye bağlamıştı. Hane sahipleri kömür tevzi´ye müracaat ederek  kömür karnesini alıyordu. Böylece ilk işlem tamamlanmış sırada kömür parası yatırmaya gelmişti. Hastaneler caddesindeki kömür satış bürosuna nüfus cüzdanıyla birlikte karne sahibi gider kömür karnesini ve nüfus cüzdanını ibra eder ve adına tahsis edilen kömüre parasını yatırırdı.

Zonguldak  Demir Çelik işletmelerinden gelen kok kömürleri şimdilerde şehrin içerisinde kalmış olan kömür tevzi depolarına boşaltılır, depolanır evlere dağıtım süreci başlayınca yüzden fazla at arabası tevzi giriş kapısının önünde toplanır plakalarına göre içeri alınır, kepçelerin yanına gider ve arabaya yüklenen kömür dolu arabalar kantara gelir tartılır ve sahipleri olan kişilerle mahallelere dağılırdı.

Tabi bu işlemlerin olabilmesi için kömür sahipleri yaz kış demeden, soğuk sıcak demeden şafakla birlikte kalkar ya evde bir şeyler yiyerek kömür tevzi yolunu tutar veya aç karnına o soğuk havalarda , karda, kışta eksi 30 -40 derecelerde yürüyerek sabahın acı, keskin soğuğunu iliklerine kadar hissederek artık bir insan yığını haline dönmüş daracık kömür tevzi odasına doluşurlardı.

Kömür tevzi içinde geliş sırasına göre karneler sıraya konulur ve hiç kimse sırasına itiraz etmez son derece sakin mesai saatinin başlamasını dört gözle beklerlerdi. Zaten küçücük olan bekleme salonu içilen sigaradan, ve tüten soba dumanından dumana boyanır göz gözü görmez hale gelirdi. Satılan simitler, kaynamamış çaylar alıcılılarına ulaşır koyu sohbetler başlardı.

Sakalları uzamış ihtiyarlar, delikanlılığın verdiği cesaretle yakası açık gençler. Bir tarafta öksüren sigara tiryakileri ... Hepsi kömür derdinde.

Derken mesai saati gelmiş sıradaki karneler ad okunarak kömürünü getirecek arabaların yanına koşmakta. Arabacısını bulan kişi  ne yapıyor dersiniz. Arabacıya sıkı sıkı tembih yapıyor. Aman ha sakın tozlu kömür getirme. Seni göreceğim diye kulağına fısıldıyor. Mesajı alan arabacı derhal dolum yerine gidiyor arabasını yanaştırıyor, kepçenin döktüğü kömürü alıp kantara geliyor. İşi bildiklerinden kömürü tam doldurtmuyor. Tartım noksan gelince arabacı derhal dolum yerine gidiyor. Küreğini alıp kömür deposunun kenarından tozsuz kömürü dolduruyor. İşin bittiğine hüküm verince tartım yerine geliyor ve tartım sonrasında atların yem torbasını kömür sahibinin altına vererek oturmasını sağlıyor.

Artık deh deme zamanı . Kömürünü hele de tozsuz kömürü alan kişi sevinçle evin yolunu tutarken mutluluğu gözlerinden okunuyor.

Evin önü önceden temizlenmiştir. Arabacı büyük bir maharetle kapı önüne kömür yüklü arabasını yerleştirip  usta tekniğiyle kapaklarını açıp bir iki dakikada bir ton kömürü boşaltıyor, parasını aldıktan sonra  kömür tevzi yolunu tutarken, kömür sahibi zenginlik durumuna göre ya kendi taşıyor veya kömür taşıyıcılara ücret karşılığı kömürünü taşıtıyor. Tabi bunlar yapılırken disiplin içinde ve adabıyla yapılıyor.

Bu arada komşularda unutulmuyor. Az veya çok komşu evlerine kömür gönderilerek göz hakkı ödenmiş olunuyordu. Yerlerde kömür tozları kalmayacak şekilde temizlenen çevre eski haline getiriliyor.

İş bitmiş kömürler taşınmış ama kömür getiren ise batmıştır. Artık hamam yolu gözüküyor. Havlusunu, sabununu ve lifini alan adam doğru hamam yolunu tutuyordu. Güzel bir hamam sefasından sonra çekilen sıkıntılar sona ermiş, evde yanan  soba ve üzerinde pişen yemekler hane halkının mutluluk kaynağı olmuştu.

1995 yılından itibaren kömür tevzi kapatılmış, Aşkale, İspir, Balkaya kömür işletmeleri kapatılmış, Rusya´dan gelen kömür artık özel sektör aracılığıyla satılmış ve Rusya ve İran, Azerbaycan´dan gelen doğal gaz evlerimizde kullanılmaya başlayınca  çile çektiğimiz kuyruklar 2000´lerde sona ermişti.