Ayhan YİĞİT


SARIKAMIŞ HAREKATI - 2 /A


     Sarıkamış Harekatının 105.yılı olduğu için herkes bundan bahsediyor?Fakat o kadar yanlış, eksik ve rakamlar çarptırılarak bilgiler veriliyor ki; insan şaşıyor ve üzülüyor !

TV ?ler, sosyal medya,yazılı basın köşe yazarları?Tam bir bilgi kirliliği !

    Enver Paşa sadece Sarıkamış´ı düşünmemiş.Tüm Doğuyu,Kafkasya´yı, Orta Asya´yı ve Uzak Doğu da düşünmüş?Tüm Türk alemini ve illerini; tüm Ümmeti de düşünmüş?İdeali onları da Rus ve İngiliz esaretinden kurtarmaktı !

    Gönül, düşünce, kültür ve ülkü bağı olan bu diyarlarla; Anadolu Türklüğünü (hepsi Müsliman) birleştirmek istiyordu?

Rusya´yı arkadan da çevirip  ordusunu dağıtıp mağlup etmek  istiyordu?Nitekim, Kasım 1914 de Azap ve Köprüköy´e saldıran Rusları ; İzzet Paşa komutasındaki

 Ordumuz bozguna uğratmıştı?Buda, Rusları yenebileceğimizin bir  işareti idi?

    Şartlar ve ortam elvermedi ; talep ve talih tersine döndü !

    Başta Enver paşa olmak üzere, tüm şehitlerimizi rahmetle anıyorum?

    Ufku ve vizyonu geniş, ülküsü yüksek bir milliyetçi, kendini yetiştirmiş erdemli bir komutan ve yetenekli bir devlet adamı idi?

    Allah Milletimize bir daha savaş göstermesin !

    Ben medyada çıkan bu yazılardan; detaylı ve doyurucu olan Sy. Efen di BARUTCU´ nun yazısını size sunuyorun.

                                                                               Uz. Dr. Ayhan YİĞİT

 

Efendi BarutcuSARIKAMIŞ HAREKATI VE ENVER PAŞA -2

Enver Paşa, önce ve sadece vatanseverdir. Rus-İngiliz-Fransız ittifakına karşı, makul ve mümkün olan tek müttefik Almanya´dır.
Zaten daha önce 2.Abdülhamit´in tercihi de bu yöndeydi. İngiltere ile Rusya´nın Reval´de Osmanlı´yı parçalama ve bölüşme antlaşmasından itibaren 1.Cihan Savaşı´nın, daha doğrusu batılı emperyalist güçlerin paylaşım savaşının adım adım yaklaştığını gören İttihat Terakki önderleri bu kaçınılmaz savaşta Fransa, İngiltere ve Rusya ile müttefik olmak için görüşmeler yapmışlar, bütün kapılar yüzlerine kapanınca, Rusya´nın en yakın düşmanı olan Almanya ile ittifakı stratejik bir tercih olarak seçmişlerdir.
Enver Paşa´ya bu suçlamaları yöneltenler, bugün, 2019 Türkiye´sinde, Ege Ordusu hariç, Türk Silahlı Kuvvetleri´nin (TSK´nın) tamamının NATO bünyesinde olduğunu, NATO´nun herhangi bir ülkeye savaş ilan etmesi durumunda; TSK unsurlarının da bu savaşta yer alacağı gerçeğini unutmaktadırlar. Ayrıca TSK´nın silah ve mühimmat envanterlerinin tamamına yakınının NATO standartları doğrultusunda tamamen Avrupa ve ABD menşeli silahlar olduğu bilinmektedir. Bugün bunu çok tabii görenler, Enver Paşa´nın Alman Genelkurmayı ile olan münasebetlerine bu zaviyeden bakarlarsa biraz daha insaflı davranmış olurlar.
Bugün Afganistan´daki, Somali´deki, TSK birlikleri, NATO´ya uşaklık mı yapmaktadırlar? Yoksa, milletlerarası bir anlaşmanın gereğini mi yerine getirmektedirler?
Suriye ve Irak´ın kuzeyinde, devletimize ve milletimize yönelen tehditleri bertaraf etmek için operasyonlar düzenleyen TSK´nın amacı ile Birinci Cihan Harbi´nde Anadolu içlerine doğru yürüyen Rus ordusuna karşı harekât başlatan Enver Paşa´nın gayesi arasında ne fark vardır?
Sarıkamış faciasının İstanbul basınında haber olarak çıkmasına Enver Paşa´nın yasak koyduğunu iddia edenler, yakın tarihlerde Türkiye´nin herhangi bir şehrinde bir bomba patlayıp insanlarımız şehit olduğunda anında mahkeme kararı ile bütün televizyon ve gazetelere yayın yasağı uygulatmalarını nasıl izah edecekler?
Kaldı ki Türk Milleti birçok cephede Avrupa´nın katil sürülerine karşı varlık-yokluk mücadelesi verirken böyle bir facianın duyurulmasının cephelerde çarpışan askerlerimizin maneviyatını büyük ölçüde bozacağı aşikardı.
Diğer taraftan, eğer bugün bağımsız bir Azerbaycan Cumhuriyeti Devleti varsa, bunu, Bakü ve Azerbaycan´ı işgal eden Ermenileri ve arkasındaki İngilizleri yenilgiye uğratarak Azerbaycan Türklerini hürriyetine kavuşturan Kafkas İslam Ordusu´nun komutanı Nuri Paşa ve askerlerine borçlu olduğumuzu; Nuri Paşa´yı bu harekâta yönlendiren, görevlendirenin de Enver Paşa olduğunu bütün namuslu tarihçiler kabul ve ifade etmektedirler.
Hakikati öğrenmek isteyenler biraz tarih okurlarsa, Hindistan´daki hilafet hareketinin, İran´da İngilizlere karşı ihtilal başlatanların, Filistin Kurtuluş Hareketinin ilk kurucusu Kudüs Müftüsü eski bir Osmanlı subayı Şerif El-Hüseynî´nin, Trablusgarp´ta İtalyanlara karşı mücadele veren Ömer Muhtar´ın ve Kuzey Afrika´da bağımsızlık mücadelesinin öncülerinin, Enver Paşa´nın kurdurduğu Teşkilat-ı Mahsusa ile irtibatlı olduğunu göreceklerdir.
Çanakkale, zaferle bittiği için orada 250 bin şehitten gururla bahsedilir. Bu ordunun başkomutan vekilinin Enver Paşa olduğu, utanç verici Balkan hezimetinden sonra orduyu yeniden teşkilatlandırarak ve gençleştirip silahlandırarak zaferin en yüksek payının ona ait olduğu gerçeği unutulur. Ama Sarıkamış´ta soğuk ve hastalığa yenilip kayıp verince, herkes abartılı rakamlarla ve askeri strateji uzmanı edasıyla yalanlara sarılır.
İttihatçılar aleyhine bolca var olan Batı kaynaklı propaganda malzemesinin, 1950´lerden itibaren sol ve özellikle İslamcı ve Ulusalcı çevrelerin ezbere tekrarı haline gelmesi, üzerinde düşünülmesi gereken bir olgudur.
Enver Paşa ve arkadaşları siyaseti yalanlarla, parayla değil, yüce gayeler için; bilekleriyle, yürekleriyle, haklılıklarına yaslanarak, çile çekerek ve ellerinde avuçlarında ne varsa feda ederek yapıyorlardı.
Enver Paşa ve arkadaşları doğru ya da yanlış, bir şeylere inanır ve onu sonuna kadar savunurlardı. Dün ?kardeşim Esad´ dediğine, bugün ?Eset´ demek gibi bir tutarsızlığa düşmezlerdi. Bir fikirleri, bir sözleri, bir namusları vardı. Gerektiğinde fikirleri ve inançları için gözlerini kırpmadan ölüyorlardı. Yiğitlik şanları, mertlik karakterleriydi. Rakiplerinin dahi karakterini geliştiren bir tesirleri vardı.

    Devam edecek.