Ayhan YİĞİT


SARIKAMIŞ HAREKATI -2 / B


 

Sarıkamış Harekatının 105. Yılı dolayısı ile; Efendi BARUTCU´ dan alınan yazıyı size sunuyorum.                                                                       

Efendi BARUTCU, Sarıkamış Harekatı ve Enver Paşa,

?´Sarıkamış Harekatı ve Enver PaşaO olağanüstü zamanların şartları içinde Enver Paşa ve İttihatçı önderliğin ´günahları´nı bulup çıkarmak ve tüm olan biteni onların sırtına yıkmak, sadece vefasızlık değil, bugün de gerekli olan bir iradenin boğulması manasına geliyor. Vefasızlık, çünkü bütün hayatlarını çöküşü engellemek için harcayan ve karşılığında ne maddi ne de manevi olarak ´hiçbir şey´ almayan bir neslin şahsında bizatihi adanmışlık, fedakârlık, cesaret, haysiyet ve savaşçılık mahkûm ediliyor...
Bayrak şairimiz Arif Nihat Asya´nın ölümsüz şiirinde:
?Yiğitlerim uyur gurbet ellerde,
Kimi Semarkant´ta bekler beni kimi Caber´de?
mısralarıyla hasretini ifade ettiği, milletlerarası antlaşmalara göre Türk toprağı olan Caber Kalesi´nde medfun Süleyman Şah´ın türbesi 22 Şubat 2015´te 3-5 baldırı çıplak DAEŞ teröristinin tehdidi karşısında ?(?))

    Türk milletinin ve Türk devletinin baş düşmanı YPG koruması altında alelacele Türkiye´ye kaçırılmıştır.Oysa Enver Bey Trablusgarp´ın İtalyanların işgal teşebbüsü üzerine Trablusgarp´a giderken notlarında şöyle yazıyor: ?Vazifem bu sefer beni hiçbir maddi netice alamayacağım bir gayeye doğru götürüyor. Trablus, zavallı memleket şimdilik kaybettik -belki de ebediyen-. Peki, o zaman niye gidiyorum? İslam dünyasının bizden beklediği bir ahlâki görevi yerine getirmek için.? Ve devamla ?Bir vatan parçası, ona bağlı olanlar hayatta nefes aldıkça, elleri silah tuttukça ve atacak kurşun da varsa, utanç içinde terk edilemez. Biz Trablusgarp´ı Türk ordusunun şeref ve haysiyet sahibi mensupları olarak sonuna kadar savunacağız.? Bu satırlar sadece kendisinin değil, bütün o kahraman neslin sorumluluk şuurunun ve haysiyetinin yüksekliğini göstermektedir.
    Enver Paşa başta Mustafa Kemal ve Teşkilat-ı Mahsusa reisi Kuşçubaşı Eşref olmak üzere bir grup vatanperver subayla gayri resmi yollardan Trablusgarp´a geçmiş, bölgedeki aşiretleri hızla silahlandırarak direnişi başlatıp zamanın çok üstün asker ve silah gücüne sahip İtalyan ordusuna büyük kayıplar verdirerek adeta sahile mıhlamıştı. Ta ki Balkan savaşı başladığında Balkanlardaki savaşa katılmak için Trablusgarp´tan ayrılıncaya kadar.
    4 Temmuz 2003 tarihinde Irak´ın kuzeyinde bir Türk karakolu basılıp, A.B.D. askerleri ve peşmergeler tarafından Mehmetçiklerimizin başına çuval geçirildiğinde eğer Enver Paşa olsaydı, eminim ki oradaki askerlerimizin son erinin de şehadeti pahasına A.B.D. askerlerine ve peşmergelerine dünyayı dar ettirir, hepsini kurşuna dizdirirdi.
    Örnek mi isterseniz; Teşkilat-ı Mahsusa reisi Kuşçubaşı Eşref ve beraberindekiler tüccar kılığında bir kafile olarak Yemen Valisi´ne yüklü miktarda altın götürürken İngilizler ve uşakları Şerif Hüseyin ve adamları tarafından kuşatılırlar. Başta Teşkilat-ı Mahsusa´nın fedaisi Zenci Musa olmak üzere kafilenin bir grubu kuşatmayı yararak altınları kurtarıp Yemen´e ulaştırırlar. Kuşatma esnasında çıkan silahlı çatışmada Kuşçubaşı Eşref bey ağır yaralanır tutsak düşer. Durumu öğrenen Osmanlı Orduları Başkumandan Vekil Enver Paşa İngiliz Genelkurmayına ?Eğer Eşref Bey´in kılına dokunulursa elimizdeki bütün tutsak İngiliz subaylarını kurşuna dizdiririm? diye haber gönderir ve Kuşçubaşı Eşref Bey´in hayatı kurtulur. İngilizler tarafından tutsak olarak Malta´da ikamete mecbur edilir.
Devam edeceğiz?´´