Abdurrahman ZEYNAL


SORUMLULUK DUYGUSU


Aklını ve iradesini kullanabilen veya hukuk önünde haklarını savunabilen, güzeli, çirkini ayırt edebilme özelliğidir. Sorumluluk; Yüce Yaratıcının insana yüklediği görevleri yapabilmesi için verdiği soylu, erdemli bir duygudur.

İnsanların, toplumların ve milletlerin tarihin derinliklerinden getirdiği, anlamlandırdığı, soyut düzeyden somut düzeye çıkardığı kelimelerden biriside sorumlu veya sorumluluktur. Bu kavram mana itibarıyla öyle büyük, öyle sarsıcıdır ki kâinattaki tüm varlıkların feryadına, kaçmasına sebep olmuş, yalnız insan üstlenmiştir.

Sorumluluk, bir şahsın kendisi yada başkalarının davranışları için bir kimseye, bir yetkiliye hesap verme, bu davranışların doğurabileceği sonuçları kabul etme zorunluluğu veya bunun ahlak açısından gerekliliğini idrak etmektir.

Sorumluluk dağdaki çobandan en üst tepedeki kişiye tevdi edilen emanetleri en güzel şekilde koruyup kendinden sonrakilere teslim edebilme anlayışıdır. Çoban kendine teslim edilen sürüyü, otlatmak, suyunu vermek, kurda kuşa kaptırmadan tam olarak sahibine teslim etmesini gerekli kıldığı gibi, devletin kurumundaki memur kendisine tevdi edilen işleri üstün bir şuur anlayışı ve sorumluluğu gereği yapıp kurumun işleyişine katkı sunmasıdır.

Öğretmenin görevi; kendisine emanet edilen yavrularımızı, çocuklarımızı, torunlarımızı, milletin evlatlarını, milletin örf ve adetleri doğrultusunda, çağın en üst bilimsel verilerini aktararak teorik ve pratik hayattaki uygulamalarını özümsetip onların hayatta başarılı olmalarını sağlamaktır.

Hastanede görevli doktor hastalarının can emniyetini en güzel şekilde sağlayıp onların sağlıklarına, hayatta  kimselere muhtaç olmadan yürüyebilmelerini sağlamaya yönelik  davranışlar içinde  görevlerini bi hakkın yapmalarıdır.

Sorumluluk Ferhat´a dağı deldirmek, Mecnuna çölde sevgilisini artmaktır. Dağı delip suyu, yolu getirmeyen, çocuklarına  sevgi, şefkat ve merhamet nazarıyla bakmayan, milletine tepeden bakanlar için bir anlam ifade etmeyebilir ama sonuçlarına da katlanmalarını gerekli kılar.

Sorumluluk karar alma yetkisinin yanı sıra, hesap verme zorunluluğunu da  içeren görev, meslek yada toplumsal konum olarak tanımlarsak herkesi kapsam içine dahil etmiş oluruz.

Politikacı, siyasetçi, milletvekili, bakanlar, başbakan ve Cumhurbaşkanının sorumluluğu bulunduğu makama göre artmaktadır. Dolayısıyla hiç kimse yaptıklarından dolayı sorumsuz sayılamaz. Sayılmamalıdır.

Bir insanın ana ve babasına hiç bir şart altında, onlardan biri veya her ikisine öf bile dememesidir.

Sorumluluk toplumsal hayatta bir insanın elindeki imkânları kullanarak iyi, güzel faydalı olabilmeyi sağlamaktır.

Sorumluluk toplumsal veya ferdi hayatta eşyaya zarar vermekten kaçınıp, onu gözü gibi koruyabilmektir. Sorumluluk duygusun yolda durmakta olan taşı kimselere danışmadan kaldırıp kenara bırakmak böylece muhtemel kazalarının önüne geçmektir.

Sorumluluk kişiye verilmiş, akıl nimeti sayesinde kendisine, ailesine, milletine insanlığa ve yaratıcıya karşı görev ve sorumluluğunu en mükemmel şekilde yapabilmesidir.

Sorumluluk her nerede olursan ol adaleti üstün tutup hakkı, hukuku sağlamak, kendi ihtiyaç, arzu ve heveslerinden vaz geçip  milletinin varlık ve bekasını en üst seviyeye taşıyabilmektir.

Sorumluluk; "Fırat Kenarında yenilecek koyunun hesabının Ömer´den sorulacağını iliklerine kadar hissetmektir".

Ne mutlu Yüce Yaratıcının emirlerine uyup, sorumluluğunu idrak edenlere.....