Evrende kısmen gördüğümüz, kısmen göremediğimiz bir sistem mevcut. Söz konusu bu sistem, kişinin aklı ile çözülmesi adına tamamen gözler önüne serilmemiş. Akıl sahipleri, ötelerin en evvel varlığını keşfediyor.
DÜNYAYA YEMEK İÇMEK, İYİ BİR FAKÜLTE BİTİRMEK, İŞ SAHİBİ OLMAK, PARA KAZANMAK, ÇOCUK DOĞRUMAK, İNSANİ İHTİYAÇLARINI GİDERMEKTEN ÖTE BİR ŞEYLER İÇİN GELEN İNSANIN BU YANINI AKIL ANCAK KEŞFEDEBİLİR.
Akıl olmayınca göz ancak, bakar, göremez. Akıl içinde değilse olayın, kulak sadece duyar, işitemez. Akıl olunca evren manasını yakalar, öteki sıfatlarını bilmek için beyin gözü açık olmalıdır.
YÜREK, BEYİN OLMAKSIZIN DUYGULARIN PEŞİNDEN GİDEN SADECE İKİ LASTİĞİ OLAN ARAÇ GİBİDİR. Beyin yüreği tamamlayınca sistem tam anlamıyla var olur. Ve sağlam yol kat edilebilir.
Akıl, insandan düşünmesini ister, akıl sahipleri, sonraya ve öteye hazırlık yapmak isterler. Zira insan her saniye daha sonraya yol alan bir gemi içindedir. Kimsenin elinde olmayan zaman ve onu elde tutamayışımız bize sonrayı düşündürür.
Akıl kullanılmak için insan bedeninin en yukarısında beyninde yerleştirilmiştir. Ayak parmağımızda, kolumuzda değil en kıymetli olan baş içinde taşınan akıl, insanı ötekilerden ayırması için verilmiş bir nimettir.
Akıl sahipleri, en güzel iyiliği kendilerine yaparlar. İNSAN NE EDERSEN KENDİNE EDER, gerçek akıl iyi olan yolu seçmektir. Zira kötülük geçici ve anlık iyilik daimi ve süresiz kazandırır.
HERŞEYİN İYİ VE KALİTELİSİ, KÖTÜ VE YANLIŞI VAR MADEM, AKLI ARACI VE YOL ARKADAŞI EDİNİP DOĞRUNUN YANINDA OLMAK VE ARDINDAN GİTMEK KAZANÇLI OLANDIR.
İnsan olarak hepimiz birbirimize benzer yaratıldı, kimimiz biraz daha algıları açık olan kimimiz daha dar kalıplarda göreniz. NE KADAR GENİŞ AÇIDAN BAKARSAK O KADAR BÜYÜK GÖRÜRÜZ. NE KADAR BÜYÜK GÖRÜRSEK O KADAR BİLGİ SAHİBİ OLURUZ.
Akıl kişinin elinde bulundurduğu en büyük sermayesidir. Onun sayesinde fezaya çıkabilir, bilinmeyeni bulur, çözümsüz denileni çözer. Onu kullanmak ve farklı açılardan görebilmek kişinin kendini yetiştirmesine bağlıdır.