Abdurrahman ZEYNAL


ATATÜRK DÖNEMİNİ BİR DE BÖYLE OKUYUN

.


Okumadan geçmeyin. Biraz uzun ama...

1923-1938 yılları arasında yapılanlar, zaman içinde gelişen veya kapanan işletmeler dönem için çok önemli göstergedir. Özetle de olsa aşağıdaki bilgileri siz değerli dostlarımla paylaşmak istedim. Ülkenin ihtiyacı olan atılımları zor şartlar altında nasıl yapıldığını düşünmeniz dileklerimle sizleri yazıyla baş başa bırakıyorum. İyi okumalar.

SİLAH FABRİKALARI KURULUYOR

Osmanlı Devleti 1800'lerden itibaren harp silah ve araçlarının üretim teknolojisini geliştirememiş, yetersiz kalan yerli üretimi İngiltere, Almanya, Fransa ve Amerika gibi ülkelerden temin ederek savunma ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmıştır. Bu durum Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı'nda orduya büyük sıkıntılar yaşatmıştır. Bunun için savaş sonrasında ilk açılan fabrika "Ankara Fişek Fabrikası" olmuştur. Yurt savunması için askere cephane, mermi lazımdır; bu ciddi bir ihtiyaçtır. İthal etmekle bu önemli ihtiyacın tam olarak giderilemeyeceği tecrübeyle sabitti. İmkânsızlıklara rağmen Kırıkkale Mühimmat Fabrikası, Ankara Barut Tüfek ve Top Fabrikası, Erzurum Ağır Bakım Silah Tamir Fabrikası gibi tesislerin kurulması bu alanda atılan önemli adımlardır.

1929 yılında yaşanan Büyük Buhran dünya ekonomisini kasıp kavururken Kayaş Kapsül Fabrikası kurulmuş, önemli bir özel teşebbüs olarak Nuri Killigil tarafından kurulan Tabanca, Havan ve Mühimmat Fabrikası üretime başlamıştır. Bu sanayileşme hamleleri Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ihtiyaçlarının yerli imkânlarla karşılanması için atılan çok önemli adımlardır.

UÇAK SANAYİ KURULUYOR

1911 yılında başlayan havacılığımız ne yazık ki Cihan Harbinde gerekli vazifeyi yapmamış Kurtuluş Savaşında ithal uçaklarla ihtiyaçlar giderilmeye çalışılmıştır. İlk uçak fabrikamız, 250 uçak üretme planıyla 1925 yılında kurulmuş 1926 yılında faaliyete başlamıştır. Bir dönem üretimine ara verse de yapılan yasal yetki düzenlemeleriyle faaliyetlerine devam etmesi sağlanmıştır. Bunu Eskişehir Uçak Bakım Fabrikası takip ederken hava kuvvetlerimizin güçlenmesi yönünde önemli bir adım atılmış olur. Ancak bu tesis, 1940 yılında dış yardımların etkisi, artan maliyetler ve başka saiklerle kapatılmış 1950 yılında Uçak Tamir Fabrikasına dönüştürülmüştü. Yine bu yıllarda Nuri Demirağ Uçak Fabrikası da önemli bir atılım olmuştu.

GÖLCÜK TERSANESİ KURULUYOR

Savaş yıllarda acılarımızı artıran nedenlerin başında donanmamızın olmaması gelir. Savaştan önce İngiltere'ye ısmarlanan ve parası ödenen savaş gemilerin verilmemesi yeni cumhuriyet için tersane kurulmasını zorunlu kıldığından ilk icraatlar arasında Gölcük tersanesinin kurulması da yer aldı. Bunun yanı sıra limanların millîleştirilerek Kabotaj Bayramı ilan edilmesi de bu alanda atılan önemli adımlardı.

ŞEKER FABRİKALARI KURULUYOR

Birinci dünya savaşı öncesinde ve savaş sırasında cephedeki askere seker dağıtılmak istenmiş ancak ne yazık ki savaştığımız devletler bize şeker satmayarak askerimizi şekersiz bırakmışlardır. İşte Atatürk ve arkadaşları bu açıklığı gördükleri için Alpullu ve Uşak Şeker fabrikalarını kurarak dışa bağımlılıktan kurtulmanın kapısını aralamışlardır. Ülke genelinde 20 Şeker fabrikası kurma hayali Turhal ve Eskişehir Fabrikalarıyla devam eder.

DOKUMA FABRİKALARI YANİ SÜMERBANK KURULUYOR -

Bünyan Dokuma Fabrikası ve Eskişehir Kiremit Fabrikası sanayileşme hamlelerinde ayrı bir nirengi olurlar. Elbise en önemli giyinme aracımızdır. Bunun için bez gerekir. 1934 yılında Konya Ereğli ve İstanbul Bakırköy Bez Fabrikaları ile Kayseri Bez Fabrikası, Nazilli Basma Fabrikası, Bursa Merinos Fabrikası, Gemlik Suni İpek Fabrikası, Malatya Bez Fabrikası üretime başlar.

Kırıkkale Çelik Fabrikası ve Elektrik santrali bu dönemde sanayileşme yolunda önemli bir etki oluştururken Ankara Çimento Fabrikası, Sivas Çimento Fabrikası da toprak damlardan betonarme binalara geçişte önemli rol oynar.

Mutfaklarda kullanılacak hava gazı için Ankara Hava Gazı Fabrikası, ağır ağır insan hayatına giren otomobiller için İstanbul'da Otomobil Montaj fabrikası kurulur.

KAĞIT FABRİKALARI KURULUYOR(SEKA)

Kağıdın hayatımız için çok önemli bir madde olduğu herkes tarafından bilinen bir gerçektir. Selçuklu ve Osmanlılarda kağıt üretimi yok denecek kadar azdır. Kağıt Semerkant, Buhara, Hint, Bağdat ve Şam kaynaklarından karşılanırken 17. yüzyıldan sonra Venedik, Fransız, İngiliz kaynaklarından tedarik edilme yoluna gidilmiştir. Bu nedenle Cumhuriyetin önem verdiği müesseselerin başında kağıt üretimi gelir. Bunun için 1934 yılında İzmit Kağıt ve Karton Fabrikasının temeli atılır ve 1936 yılında üretime geçilir. Türkiye'de 2000 yılında 410.000 ton kağıt üretimine ulaşılmıştır.

TOPRAK MAHSULLERİ OFİSİ KURULUYOR

Hububat ülke için vaz geçilmez değerdedir. Bu nedenle üretilen hububatın köylüden alınması, depolanması ve saklanmasının modern usullerde yapılabilmesi maksadıyla Ankara, Konya, Sivas, Eskişehir Buğday Siloları devreye sokulur.

DEVLET DEMİR YOLARI İLE ÜLKE DEMİR AĞLARLA ÖRÜLÜYOR

Osmanlı Devletinden kalan 4138 kilometrelik demir yolu hattı, millîleştirerek yabancılardan satın alınmış, yeni demir yolu hatları inşasında muazzam başarı sağlanarak hatların uzunluğu 8000 kilometrenin üzerine çıkarılmış, ülke demir ağlarla örülmüştür. Atatürk'ün "Demiryolu umran tevlit eder" ifadesi hayata geçirilmişti. Demir yolu inşa etmek zordu, doğal şartlar izin vermiyordu. Köprüler, tüneller yapılması gerekiyordu. Örneğin Ankara Erzurum arasında 136 tünelin yapılması işin zorluğunu açıkça ortaya koyarken tüm bu işlerin insan gücüyle, kazma, kürek ve murçlar ile yapıldığını da göz önünde bulundurmak gerekir.

TOHUM ISLAH İSTASYONLARI KURULUYOR

Malatya'da kayısı, Rize'de çay, Balıkesir ve Aydın'da zeytin, İzmir ve Manisa'da Tütün, Adana'da pamuk yetiştirilmesi sağlanırken Erzurum dahil birçok ilde Tohum Islah İstasyonları kurularak hayata geçirilir.

AŞI FABRİKALARI KURULUYOR (Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü)

Birinci Dünya Savaşında tifo, tifüs, kolera gibi bulaşıcı hastalıklardan dolayı kaybımız az değildi. Bu nedenle genç cumhuriyetin yöneticileri harekete geçerek aşı üretimini gündeme almış, laboratuarlar kurarak Türkiye’yi 1940'larda dünyaya aşı ihraç eden bir ülke konumuna getirmişlerdi.

METEROLOJİ İSTASYONLARI KURULUYOR

Meteoroloji İstasyonları bir ülkenin olmazsa olmazıdır. Eğer 1914 yılında Meteoroloji imkanlarımız olsaydı Allahu Ekber Dağlarında binlerce Mehmet donmayacaktı. Bu acıları yaşayan Atatürk 1925 yılında Meteoroloji istasyonlarını kurdurarak ülkesine hizmet etmeyi sürdürmüştü.

Bütün bunlardan başka; 1936 yılında Ankara Çubuk Barajı, Malatya ve Bitlis Sigara Fabrikaları üretime başladı. Karabük Demir Çelik Fabrikası, Sivas Divriği Demir ocaklarının işletmeye açılması, Zonguldak Taş Kömürü Fabrikası, Zonguldak Kömür Yakma Fabrikası, Keçiborlu Kükürt Fabrikası, İzmir Klor Fabrikası, Isparta Gül Yağı Fabrikası, Bursa Süt Fabrikası, İzmit Paşabahçe ve Cam Fabrikaları gibi yeni sanayi tesislerimiz kurularak dünyada örnek gösterilecek bir kalkınma sağlanmıştı.

Bir büyüğümden duyduğum söz çok anlamlıdır; “Elin tüfeğiyle ava giden, dipçik elinde geri döner.” Yaşanan zorluklar ve çekilen sıkıntılardan ders çıkarmıştı genç Türkiye. Ülkemizin ele muhtaç olmadan kendi ayakları üzerinde durabilmesi için yapılan işlerin ve gayretlerin bu kısa yazıya sığdırılması mümkün değil. Harp sanayimizin kurulması dahil, her alanda ülkemizin gelişmesi için büyük emeklerle çabalayan, girişimleriyle örnek olan büyüklerimizi saygıyla, minnetle anarak hepsine Allah’tan gani gani rahmetler diliyorum.