Abdurrahman ZEYNAL


AZİZİYE TABYALARI, NENE HATUN VE 9 KASIM RUHU-2


 

RUSLAR ERMENİLER YARDIMIYLA GECE BASKINI YAPIYORLAR

Hani derler ya "su uyur, düşman uyumaz". İşte bu deyim gerçekleşmiş, şehirde bulunan Ermenilerden bir kısmı yöre elbiselerini yanına alarak Sivişli köyünde karargâh kurmuş olan Rus komutana gitmiş, "Biz; sizi gece tabyalara sokarız demişlerdi". Dediklerini yapan bu hainler giydirdikleri yöre elbiseleriyle geceleyin patika yollardan geçerek sessizce Aziziye üç tabyasındaki nöbetçilere yaklaşmış, nöbetçilerin parola nedir diye sorması üzerine parolayı bildikleri için söylemiş, böylece nöbetçileri gafil avlamışlardı. Nöbetçileri şehit eden Rus askerleri Aziziye üç tabyasının merdivenlerinden aşağı inerek uykuda uyumakta olan 1300´den fazla askeri süngüleyerek şehit etmişlerdi.

Aziziye üç tabyasının işini bitiren Rus askerleri gece karanlıkta Aziziye iki tabyasına yönelmiş, ancak burada çarpışmalar başlayınca Aziziye bir tabyası komutanı Yarbay Bahri Bey askerlerini uyandırıp karşı hücuma geçmiş, ancak çatışmada yaralanmış kolu şarapnel parçasının çarpmasıyla parçalanmış, bütün acısına rağmen yaralı yaralı harbe devam etmişti.
Bu arada şehre haberciler gönderilmişti. Sabah ezanları okunmak üzere olayı duyan Ayazpaşa Cami müezzini Abdullah Efendi olmuştu.
Abdullah Efendi d
avudi sesiyle ezanı okumuş, Rusların tabyalara girdiğini halka haber vererek, "Ey ümmeti Muhammed! Aziziye Tabyası´na düşman girmiş. Eli silah tutan, dinini, milletini, namusunu seven tabyalara koşsun...!" Diye bağırmaya başladı.

ERZURUM HALKI TABYALARA KOŞUYOR
Bu ses şehirde dalga dalga yayılmış, yataklarından kalkan şehir halkı bıçakla, satırla, kazmayla, kürekle, değnekle yalın ayak, başı açık Allah Allah diyerek Top dağına Askerin imdadına koşmuştu.

Mehmet Arif Beyin tasviriyle iki asker birbirine girmiş, sivil ahalide onların arasına karışmıştı. Cephe içinde savaşan hanımlar olduğu gibi "o gün Erzurum´dan bir hayli hanım savaşan askerlere çamaşır sepetleriyle ekmek, peynir, zeytin, bazıları testilerle su getiriyor ve teşvik edici bir çok da söz söylüyorlardı."
Dönemin Erzurum Valisi Kurt İsmail Paşa çektiği telgrafta Dadaşların kahramanlığını anlatırken şu ifadeleri kullanmıştı. "Erzurum ahalisinin sabi sıbyan, kadın erkek hepsi birden istihkamlara koşarak savaş ve kavga esnasında askerlerimize su vermiş, düşmana karşılık vermek gibi hizmetlerde bulunarak, gayret ve dayanıklıklarını gösterdikleri teşekkürle birlikte arz ederim"

Savaş meydanında at üzerinde elinde kırbaçla oradan oraya giden Rus kumandanına yerden aldığı keskin bir taşı iman kuvvetiyle fırlatıp komutanı kafadan yaralayıp yere düşüren Topal Gülizar da günün kahraman kadınları arasındaydı. Kartol Piro, Name Kadın, Fatma Abla ve daha niceleri bu destanın kahraman kadınlarıydılar.

NENEHATUN SAVAŞ MEYDANINDA

Şehrin bir başka evinde yanan bir duvar içindeki bir şömine, 17-18 yaşlarında Çeperli köyünden şehre muhacir olarak gelmiş bir gelin, kundakta bir bebek. Dışarıda Urusun tabyalar girdiğini bağıran insan sesleri. Duvara aslı bir satır. Birden genç gelin kundaktaki çocuğunu alıp ateşin yakınana koyup bak evladım baban şehit oldu, amcan yaralandı, düşman Aziziye tabyalarına girmiş, artık benim burada durmam mümkün değildir. Unutma "Türk çocuğu babasız büyür ama , vatansız büyümez". Seni Allah´a emanet ediyorum der ve satırı aldığı gibi sokağa fırlar. Koşar koşar Aziziye´ye vardığında Güneş bütün ovayı aydınlatmış, kadınlı erkekli dadaşlar Allah Allah sesleri ile ovayı inletmektedir.

Şehrin bir başka köşesinde ise "Daha ne uyuyorsunuz Erzurumlular!... Moskof Aziziyeye tabyasını bastı.... Erzurumlular! Erlerimizi kesti Erzurumlular! Namus gecesi bu Erzurumlular! Tüfek yoksa , tabanca yoksa, çifte de mi, baltada mı, satırda mı yok evinizde... Namus gecesi bu, Moskof Aziziyeyi bastı Erzurumlular! Daha mı uyuyacaksınız!... Kalkın koşun, yetişin Erzurumlular!.... diye bağırıyorlardı.
Orta yaşlarda adı Umuhan olan bir kadın duvardaki çifteyi kaptığı gibi mahalledeki bir kaç kadınla Topdağı´na doğru koşmaya başladılar. Koşuyorlar koşuyorlardı. Birden Umuhan adlı kadının göğsünde şiddetli bir ağrı başladı. Artık yürüyemiyor nefesi kesiliyordu. Derken dizlerinin bağı çözüldü Topdağı´nın yamacında yere düştü. Ruhunu teslim etmişti. Ama ona bakan, aldıran hiç kimse yoktu. Koşuyorlardı

Şehir halkı Topdağı´na iki koldan yaklaşmakta idi. Birinci kol Karskapı´dan çıkıp Aziziye Tabyası´na koşarken Kurt İsmail Paşa koşanları disiplinize etmeye çabalarken diğer bir kol Gölbaşı, Firdevsoğlu Kışlası´nın altından geçerek dağa tırmanıyorlardı.
Bu durumu gören Gazi Ahmet muhtar Paşa: "Aferin koca Erzurumlular. Bende sizden bunu beklerdim. Acele etmeyin; düşmana birlikte saldıracağız" derken koşanlar bu sözü dinleyecek durumda değillerdi. Kaptan Mehmet Paşa iki tabur askerle hareket ediyor, bir an önce Aziziye yetişmek istiyordu.

YARBAY BAHRİ BEYİN KAHRAMANLIĞI

Bu arada Yarbay Bahri Bey yaralanmış kolu parçalanmıştı. Bütün bu acıya rağmen düşman hücumu yönetiyor, yarasını kimselere belli etmemeye çalışıyordu. Fakat onunda bir tahammül sınırı vardı. gönderdiği haberde kendimi kaybedeceğim, acil olarak yerime bir komutan gönderin demekteydi. Tüm bunlar yaşanırken Kaptan Mehmet Paşa ´süngü tak hücum´ emrini verdi.
Öyle müthiş sahneydi ki Allah Allah sesleri, kılıç şakırtıları, patlayan silah sesleri ortalığı kan gölüne dönüştürmüştü. Düşman kaçıyor sivil ve askerler kaçan düşmanı kovalıyordu.
Topdağı´nda bulunan İngiliz Levant Herald gazetesi muhabiri yaşananları anlatırken "Kırımlı Tabyası´ndan Mecidiye Tabyasına kadar olan mesafe ateş içindedir. Bu esnada ben dahi atıma bir mahfuz vurup yarım saatte Topdağı´na vasıl oldum. Ne bakarsın Ruslar ve Türkler boğaz boğaza kavga etmekte idiler.Topdağı´nın Deve Boynuna nazır olan tarafı insan leşleriyle kaplı idi. Ahmet Muhtar Paşa´nın tabiriyle hendekler düşman leşleriyle dolmuştu. Bu arada 60 kadar Müslüman Kadın Osmanlı yaralılarını tedavi etmekte idiler".

23 Aralık 1937 tarihli Doğu Gazetesinde Aziziye Destanı´na katılmış Yaşar Baba ile yapılan röportajda Aziziye destanını uzun uzun anlatırken savaşın bitiminde Ruslar leşlerini bırakarak kaçmışlar veya alıp götürmüşler. Bizim şehitlerimizde alanda toplanmış ve 10 Kasım sabahı kireçledik ve yine kapattık.