Orhan BOZKURT


ÇATLAK TESTİ

.



Bugün gündemin can sıkıcı gelişmelerinden uzak bir evrensel öykü paylaşmak istedim.
Malum, AKP ve MHP’nin “dezenformasyonla mücadele” gerekçesiyle hazırladığı, muhalefetin ve basın meslek örgütlerinin “sansür yasası” olarak nitelendirdiği ‘Basın Kanunu ve Bazı Kanunlarda ‘değişiklik yapılmasına ilişkin yasa teklifi, TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilerek yasalaştı.
O zaman gelin öykümüzü hep birlikte okuyalım; 
Çin'de bir adam, her gün boynuna dayadığı kalın sopanın iki ucuna astığı testilerle dereden su taşırmış evine.. Bu testilerden birinin yan kısmında çatlak varmış... Diğeri ise hiç kusursuz ve çatlaksızmış; ve her seferinde bu kusursuz testi adamın doldurduğu suyun tümünü taşır, ulaştırırmış eve... Ama her zaman boynunda taşıdığı testilerden çatlak olanı eve yarım, diğeri dolu olarak varırmış. Bu durum iki sene her gün bu şekilde geçmiş. Adam her iki testiyi suyla doldururmuş ama evine vardığında sadece 1,5 testi su kalırmış...
Tabi ki kusursuz, çatlaksız testi vazifesini mükemmel yaptığı için çok gururlanıyormuş. Fakat zavallı çatlak olan kusurlu testi, çok utanıyormuş. Doldurulan suyun sadece yarısını eve ulaştırabildiği için de üzülüyormuş. 
İki yılın sonunda bir gün, görevini yapamadığını düşünen çatlak testi, ırmak kenarında adama şöyle demiş:
“ Kendimden utanıyorum. Şu yanımdaki çatlak nedeniyle, sular eve gidene kadar akıp gidiyor...”

 Adam gülümseyerek dönmüş testiye; “Göremedin mi, yolun senin tarafında olan kısmı çiçeklerle dolu. Fakat kusursuz testinin tarafında hiç yok. Çünkü ben başından beri senin kusurunu, çatlaklığını biliyordum. Senin tarafına çiçek tohumları ektim. Ve her gün o yolda ben su taşırken, sen onları suladın. Bu şekilde iki senedir o güzel çiçekleri toplayıp, masamı süslüyorum. Sen kusursuz olsaydın, o çatlağın olmasaydı evime böyle güzellik ve zarafet veremeyecektin ” diye caevap vermiş.

Aslında hepimiz birer çatlak testiyiz.
Her birimizin kendine has kusurları vardır. 
Fakat sahip olduğumuz bu kusurlar ve çatlaklardır hayatlarımızı ilginç yapan, mükafatlandıran, renklendiren.

Onun içinde şu üç günlük dünyada mükemmeli boşa aramayın. Etrafımızdaki her kişiyi, oldukları gibi kabullenin..

Onlardaki kusurlardan öte güzellikleri görmeye çabalayın.

Hadi bana eyvallah, sizede  iyi hafta sonları olsun.