Abdurrahman ZEYNAL


ÇOCUKLUĞUMDAKİ 23 NİSAN



Yıllar su gibi akmakta, zaman insan hafızasında silinip kaybolmakta.... Tek çare o günleri yazmakta bulabildim. Eğer yazı olmazsa, mağara duvarlarındaki izler günümüze gelmeseydi dünü aydınlatmamız mümkün olmazdı.
Evet insanlar yaşadıklarını yazarlarsa, dünle ilgili bir şeyler öğrenebiliriz. Bu yazıyı yazarken de amacım dünü hatırlamak, bugünü anlamak ve yarına neler bıraktığımızın altını çizmekti.
Çocukluğum 1960-70 yılları arasında geçti. Daphan ovasının merkezinde tarihe tanıklık etmiş, Ermeni çetelerinin yıkıp yaktığı bir köydü Tazegül. Öyle ki Selçuklu kümbetini sınırlarında bulundurmuş, bir ara İran-Osmanlı sınırını teşkil etmiş ve Osmanlıda kalmıştı.
Tarihi camisi ve yanında medresesiyle asırlara meydan okumuş, ancak 8-9 yaşlarımda gördüğüm bu ata yadigârı eserler ne yazık ki 1963 yılında yıkılmış, yerine betonarme bir cami yapılmıştı. Anlayacağınız bir tarih yok edilmişti.
Tazegül ilkokuluna gelince Cumhuriyetle yaşıttı. Birinci Dünya Savaşı´nda büyük bir merek düzenlenerek Askeri Hastane yapılmış, Erzurum´un İşgaline kadar bu görevi yapmıştı. Büyüklerden dinlediğimiz o yıllarla ilgili hatıralar bir o kadar acıydı. Hergün sabahleyin,"tifo,tifüs ve bulaşıcı" hastalıklardan 10-20 arasında vefat eden Mehmetçiklerin mezarları yolun kenarına tek bir mezara defin edilmişti. Ne yazık ki 1980´lerde yol genişletme çalışmaları sonucu o şehit mezarları da yok edilmişti.
Çocukluğumuz bu acıları dede ve ninelerimizden dinleyerek geçti. Amasya´ya kadar giden muhacirlik hatıralarını, Ermenilerin 1918 yılında yaktıkları köyün yoksulluk günlerini ve Kurtuluş savaşıyla birlikte derlenen, hemen 1925 yılında askeri hastaneyi mektebe çeviren köylülerin gayretlerini dinledim.
Bu duygularla ilkokula başlamış, kışın geçmesiyle birlikte 23 Nisan bayramına hazırlanmaya başlamıştık. Okulumuzun Müdürü "Pulur Köy Enstitüsü Mezunu" Celal Taş idi. Celal hoca gayretli, çocukları okutmak için çaba sarf eden, köylünün yardımına koşan, inekleri, arı kovanları ile köylüye örnek olandı. O dönem okuyan tüm öğrencileri hayata atılmış, ülkeye doktor, öğretmen, mühendis olarak hizmet etmişlerdi.
Celal Bey 23 Nisan için öğrencilere okuyacakları şiirleri verir, günler öncesinden provaları yaptırırdı. Öğrencileri guruplara ayırır, ailelerin varlık durumuna göre yapacakları, börek, çörek, kete, yumurta gibi yiyecekleri paylaştırırdı. Çünkü törenden sonra toplu yemek merasimi vardı. Yüzlerce genç, ihtiyar, öğrenci, öğretmen aynı sofrada oturup neşeyle yemeklerimizi yerdik.
Okulumuz beş, bazen altı sınıflı, 170 öğrencili bir mektepti. Beş öğretmenimiz vardı. Tören sabahı tüm öğrenciler en temiz siyah karamando adlı kumaştan yapılmış, önlüklerini giymiş, kolalanmış yakalıklarını takarak bir bayram sevinciyle okula giderdik. Arkadaşlarımızın sesleri vadide yankılanırken tören vakti gelip yetişirdi. Öğretmenlerimizin komutuyla şevkle, sevinçle "İstiklal Marşımızı" okurduk. Sonra kürsüye "Sakarya, Dumlupınar savaşlarına katılmış, İzmir´in kurtuluşuna" Tazegülden gitmiş, Gazi dedemiz Yusuf Emmi kürsüye çıkar Erzurum´dan çarıklarla, yaya olarak önce Ankara´ya sonra cepheye nasıl gittiğini anlatır, "Yunan Gavuruyla" nasıl savaştıklarını, başlarının üzerinden Yunan Tayyarelerinin nasıl geçtiğini anlatırdı.
Yusuf Amcadan sonra şiirler okunur, hep bir ağızdan bugünlerde adı bile duyulmayan "Eskişehir Marşını" okur, yürüyüş kolu olarak seyircileri selamlardık. Ne günlerdi çocuklumuzdaki 23 Nisanlar......................!
Tören bitince yer sofraları kurulur, analarımızın hazırladığı yiyecekler bez örtüler üzerine yerleştirilir, sonra Tüm köylüler ve öğrenciler aynı sofraya oturup yemek yerdik. Arada sesi güzel olanlar türkü söyler ve karınlar doyurulurdu.
Yemek faslından sonra futbol maçına sıra gelirdi. Okulumuzun önü alabildiğine yeşillik ve çim sahaydı. Kendi aramızda aldığımız meşin yuvarlak ortaya konulur, iki takıma ayrılır, çocukluğumuzda unutamayacağımız bir maça tutuşurduk. Maç o kadar neşeli geçerdi ki vaktin nasıl geçtiğini anlamazdık.
Akşama doğru tören sona ererken yorgun argın evin yolunu tutardık. Çocukluğumdaki 23 Nisan Egemenlik ve Çocuk bayramı işte böyle geçerdi.
Bu bayramı bizlere armağan eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk´e ve bu ülke için can veren şehitlerimize, geride kalan gazilerimize en derin saygı ve muhabbetlerimizi iletiyoruz. Nur içinde yatsınlar.