Abdurrahman ZEYNAL


EĞİTİMDE HER DEĞİŞİM İFLASIN GÖSTERGESİDİR


                                                

             Allah´ın insana  ilk emri  "oku" dur. Bu nedenle okumak insanlık tarihinin en önemli serüven idi.

             Büyük Selçuklu Veziri Nizamülmülk´ün medrese eğitiminin devlet hayatı için vaz geçilmez olduğunun üzerinden asırlar geçti. Alman devlet adamı  Bismark "okula sahip olan, geleceğe sahip olur"  prensibiyle modern Alman devletinin inşasını gerçekleştirdi. Sonuçta Alman disiplini ortaya çıktı.

             Öyle ise ülkemizde bu serüven nasıl işlemiştir? Biz  bu yazıda özetle son 15 yılda eğitim ve okul hayatımız nasıl değişmiş veya değiştirilmiştir? Ona bakacağız.

               2002 yılından itibaren Milli Eğitim Bakanlarımız sırasıyla; Erkan Mumcu, Hüseyin Çelik, Nimet Baş,  Ömer Dinçer, Nabi Avcı ve İsmet Yılmaz olmuş, aynı partiden olmalarına karşılık taban tabana zıt eğitim politikaları uygulamış veya uygulamaya devam etmektedirler.

             Bakan olan sayın Milletvekillerimiz hemen kolları sıvamış, problemlere neşter vurmuş, ilk yaptığı icraatlardan birisi sınav sistemini değiştirerek; burada problem var, öyleyse burayı değiştirelim,  işi çözeriz! demiştir.

           Sıkıntı devam edince aslında  müfredatlarda da sıkıntı var, konular uzun, öğretim metotlarında problem var, bunları bir şekilde halledelim eğitimi kurtarırız! anlayışı hakim olmuştur.

           İstenen sonuç elde edilemeyince bu ders kitapları çok külfet getiriyor, devlet olarak biz bastırıp öğrenciye bedava dağıtalım, işler iyi olur denince  bu seferde her yıl kitaplar değiştirilmiş fakat derde deva olmamış, bu seferde demek ki yapılanlar yeterli değilmiş. Bize zaman lazım, bu zaman sonunda düzelir algısı oluşturulmaya çalışılmıştır.

            Canım özgürlükler çağında disiplin neymiş, cezada ne oluyor anlayışıyla disiplin yönetmenlikleri  değiştirilmiş, bu seferde  suç oranlarını artmaya devam etmiştir.

             Disiplin yönetmenliğinde değişiklik yetmemiş, sınıf geçme, devam, devamsızlık yönetmenliklerini de değiştirelim denmiş, çünkü  sınıfta kalanlar külfet getiriyor, külfetten kurtulalım görüşü ağır basmıştır.

             Öğrenim yaşı yedi yıl değil 60 aya indirelim, eğitim kademelerini 5+3+4 yıl olarak değil, 4+4+4 yapalım işte o zaman istenen sonuç elde edilir ama bir yıl sonra 60 ay konusunun doğru olmadığı anlaşılır iş veli isteğine bırakılmıştır.

             18 milyona yaklaşan öğrenci potansiyeli, bir milyona yaklaşan öğretmen kadrosuyla;  devasa eğitim problemlerini hallediyoruz, halledeceğiz  yeni öğretmenler alacağız denmiş,  lakin problemler azalacağı yerde artmaya devam etmiştir.

             Şu dershaneleri bir kapatalım eğitim çok iyi hale gelecek, çünkü bütün suç bu dershanelerde derhal kapatılması lazım. (2015 yılında dershaneler kapanmış olacak)

              Elektronik çağdayız artık kitabı bir kenara bırakalım, laptopla, akıllı tahtalarla ders yapalım denmiş,  hızla laptoplu  okullar çoğalmış, tabi  arada  birileri zengin olmuş, ancak eğitimdeki gelişme  başka bir bahara kalmıştır.

               Bütün bunları yaptık  ama sonuçları ne oldu. Bilimsel veriler varmı? 2002 yılında ilkokula başlayan öğrenci bugün 22 yaşında ve üniversiteyi bitirmek üzere. Elbette başarı artmıştır. Bu yapılanlar zaten başarıyı artırmak için değilmiydi? Söz gelimi kılık kıyafet serbestisi bunun içindi. Çünkü okul kıyafeti öğrenmeyi engelliyordu. Öyle söylendi. Sonrası malum. Yaz, boz.

              Eğitilen insanlar kötülüklerden uzak kalır anlayışına göre düşündük ama  okullarda; sigara, alkol, başka kötü alışkanlıklar 11-12 yaş seviyelerine düştü.Üniversite sınavlarında  2014 yılında matematik alanında 420.000  kişi,fen bilimleri alanında 900.000 kişi sıfır çekti.

              Öğretmenler kendi aralarında özellikle lise seviyesinde sınıflarında okuma  ve yazma bilmeyenlerin olduğunu, sayılarında bir hayli çok olduğunu  söylemelerine karşı  ilgililer eğitim işinin iyi olduğunu açıklamaya devam edip gittiler.

             Lise seviyesinde  aldığımız duyumlara göre bazı liselerde "ali sınıfları" bile açılmış. Bakın ne güzel. Lise öğrencisine okuma ve yazma öğretiyoruz . Eğitimde çağ atladık değilmi? Anlayışı böylece hakim olmuştur.

              Şimdilerde Milli Eğitim Bakanı çok güzel bir eğitimimiz var açıklamasını yaparken, Sayın Cumhurbaşkanımız eğitimde ve kültürde sınıfta kaldık demekte. Bakanlık TEOG´u, YÖK  LYS sınav sistemini kaldırmanın telaşı içinde...

             Yıllardan beri bakan olan yöneticiler; bu idareciler artık eskidi. Yeni idareci yetiştirmek gerekir dedi ve tüm idarecilerin görevlerine son verdi, çünkü eğitimin geri kalmasının sebeplerini bu idarecilere bağlamıştı.  Yeni idareciler çok iş yapacak. İnanın. Ancak norm kadro nedeniyle atamalar yapıldı yapılmasına karşılık Sayın Cumhurbaşkanımız son noktayı koydu. "Eğitimde başarısız olduk."

              Son olarak nasıl bir eğitim anlayışı ihdas ettik ki okuttuğumuz çocuklar, anasına, babasına toplumuna ve devletine isyan eder hale geldiler! Kötü alışkanlıklar yaygınlaşmaya devam ediyor, eğitim kalitesi gittikçe dibe vuruyor! Biraz düşünmek lazım.

             O halde gelin biraz düşünelim.....