Ömer Faruk KIZILKAYA


ERZURUM’DA ARKEOLOJİK ÇALIŞMA NEDEN YAPILMAZ?

Uzun ve yorucu bir sezondan sonra çok şükür bir parça rahata erdim.


 

Uzun ve yorucu bir sezondan sonra çok şükür bir parça rahata erdim. Dört yıllık arkeoloji eğitimimi bitirip ikinci lisans deneyimimin ardından ikinci yüksek lisans deneyimi için beklerken öğrencilerimi de sınava sokarak üzerimizdeki sorumluluklardan birini daha tamamına erdirmiş olmanın huzurunu yaşıyorum.

Öncelikle Türkiye’de kurulan altıncı üniversitenin, üniversiteler kurmuş üniversitenin, Türkiye’de kurulan üçüncü arkeoloji bölümünden mezun olmanın gururunu yaşadım. Nasıl ki Atatürk Üniversitesi ülkenin birçok üniversitesinin kuruluşunda doğrudan ya da dolaylı olarak pay sahibi olmuşsa Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü de Türk arkeolojisinin bugünlere gelişinde aynı öneme sahiptir. 5 profesör, 2 doçent, 2 dr. öğretim üyesi ve 6 araştırma görevlisi ile kaliteli bir eğitim veren arkeoloji bölümü, ülkemizin önemli arkeolojik alanlarında yürüttüğü kazı çalışmaları ile de öğrencilerinin mesleki deneyimlerini artırmada üstün bir gayret içerisinde. Emeği geçen tüm hocalarıma şükranlarımı sunuyorum.

Arkeoloji bölümünü ilk öğrencilik deneyimimde çok önemsememiştim. Tıpkı Erzurumluların bu bölüme bakışı gibi… Yıllar sonra ihtiyaç hasıl olup okumak isteyince geçmişte nasıl bir hata yaptığımı anladım. Meğer bilmediğimiz nasıl bir dünya varmış, bu bölümün içinde. Yeni yerler keşfetmek, yeni eserler ortaya çıkarmak, insanoğlunun bilinmeyen macerasına yolculuk yapmak, teknolojik gelişimin temellerini belirlemek; yerleşme, mimari, inançtaki gelişmeler, temel ihtiyaçların giderilmesine yönelik teknolojik ilerleyiş, insanoğlunun kendini tanıması ve dolayısıyla tıp ve anatominin keşfi, coğrafyanın ve ekonominin başlaması… Hepsini tek tek inceleyen bir bilim dalından bahsediyoruz: Arkeoloji, namı diğer sosyal bilimlerin tıp fakültesi.

Bölümü okumadan önce Erzurum’da neden arkeolojik çalışma yapılmadığını merak ederdim. Bu merakım ilk başlarda arkeolojik alanın olmaması sebebiyle, savunmasıyla gideriliyordu.

Erzurum’u tanıtmak amacıyla televizyon programı yaparken sahaya çıkınca aslında arkeolojik alanların olduğunu gördüm. Bu sefer yeni soru geldi aklıma: Arkeoloji bölümündeki hocalar ne yapıyorlar? Neden kazmıyorlar?

Bölümü okumaya başlayınca görünenle gerçeklerin farklı olduğunu gördüm. Hocaların sahaya çıkması bazı karışık prosedürler içeriyormuş meğer. Bazı yetkilerin kullanımı ve paylaşımı farklı oluyormuş. Bir de bizim hocalar başka şehirlerde çok önemli arkeolojik alanları kazıyorlarmış. Bu kazıların bazıları bilim dalı gereği Erzurum’da yapılamıyormuş. Ön Asya çalışan hocalar da başka şehirlerde (Van, Erzincan) çalışıyorlarmış. Yani hocalar boş durmuyorlar, sadece Erzurum’da imkân bulamadıkları için ülke arkeolojisine hizmetlerini başka coğrafyalarda yapıyorlarmış.

Bir başka sebep daha keşfettim: Erzurum’da arkeoloji çalışması yapacak sahipsiz alan yok. Şöyle açıklayayım:

Nüfusunun ciddi bir kısmı defineci olan bu şehirde hiç arkeolojik çalışma yapılmaması normal.  Önce definecileri sınıflandırmak gerekiyor. Erzurum’daki definecileri iki gruba ayırıyorum: Sadece kazma kürekle, hayal peşinde koşan adi (sıradan) defineciler; kerli ferli, makamlı mevkili nitelikli defineciler. Takdir edersiniz ki adi defineciler, kendine hayrı olmayan hayalperestlerdir. Tarihi eserlere zarar vermekten başka bir özellikleri yoktur. Macera yaşarlar, yaşlanınca da çocuk çocuğa maceralarını anlatırlar. Kimseye zararları dokunmaz, bazen birbirlerine zarar verirler.

Asıl sorun diğer gruptadır. Zira güçleri ve yetkileri vardır. Yeri geldi mi devletin imkânlarını kendi emelleri için kullanabilirler. Sadece altın çıkarmak değildir amaçları. Çünkü altın bulamasalar bile tarihi eserleri okutacak güçleri ve yetkileri vardır. Yani her türlü kazanırlar. Kılıf bulmakta üstlerine yoktur. Alakasız yere isterlerse köy bile kurabilirler. Yeter ki o ışığı görsünler. Muhtarlar, karşılarında duramazlar.

Geçmiş yıllarda Prof. Dr. Saim SAKAOĞLU’nun 101 Anadolu Efsanesi isimli kitabına konu olmuş, 2006 yılında rahmetli Savaş AY’ın köşe yazısında anlattığı köyde efsaneye konu olan yere her türlü kılıf hazırlanarak köy kurulduğunu bütün ÇAT halkı bilir. Arkeolojik alandan çıkan tarihi eserlere rağmen arkeologlara hazırlatılan raporlar elimde var. Kentsel dönüşüm çalışmalarında da çok ilginç olaylar yaşanmıştı. Rahmetli Reşat COŞKUN Hoca’nın facebook hesabına girip bakarsanız Erzurum’un eski surları çıktığında nasıl sökülüp ortadan kaldırıldığına şahit olursunuz.

Nitelikli defineciler çalışırken iş makineleri kullanırlar. Birkaç ay önce Güzelova Mahallesi (Tufanç) mezarlığındaki taşı kırdıkları, iş makinesiyle kazı yaptıkları haberi çıkmıştı. Olayda belediyeye ait iş makinesi kullanılmıştı, sonuç ne oldu?

Asboğa Höyük bir inşaat şirketi tarafından kazılmıştı. Onlara yol gösteren de köy muhtarıydı. Neymiş, Pasinler yolundaki refüjlerin ortasına toprak doldurulacakmış da muhtar yer olarak sit alanını göstermiş. Yersen! Yukarıda dediğim gibi: Çok güzel kılıf bulurlar.

Tortum’un Kireçli Mahallesi kırsalında bana ulaşıp “Çukur doldurmak için kazdık, heykel çıktı.” diyen belediye ekibindekiler ertesi sene definecilik suçuyla operasyona maruz kaldı, açığa alındılar. Sonradan ne oldu, bilmiyorum.

Yeri gelince kolluk kuvvetlerine ulaşarak işlerini halledinceye kadar kendilerine fırsat yaratırlar.

Kolluk kuvvetleri de rahat durmazlar. Geçen yıllarda kaçak kazı olayına şehit olarak gittiğimde bir uzman çavuş bana “Hocam dua edin, eski ekip iki ay önce değişti. Yoksa şu an bu işlemler sizin için yapılıyordu. Adamlar dağda taşta akşama kadar define işiyle uğraşıyorlardı.” demişti. Ankara’da bir yetkili Galat mezarını iş makinesiyle kazdıkları yönündeki ihbara operasyon yapan jandarmaların, kendi komutanlarını yakaladıklarını söylemişti.

Geçen yıl sonbahar aylarında Değirmenler Höyük’te ulu orta duran kemikleri haber yapan İHA ekibindeki arkadaşla konuştuğumuzda jandarmanın haberi yaptıkları için onlara baskı yaptığını söylemişti. Birkaç ay önce bir ihbar için jandarmaya gittiğimde şunu sordum: İHA’larla gökyüzünden coğrafyayı takip ediyorsunuz, neden definecilere müdahale etmiyorsunuz?

Cevap tatmin edici değildi: Çok pahalı bir sistem, o yüzden sadece terör eylemlerini takip edebiliyoruz.

Yersen!

Gökyüzündeki İHA size sürekli görüntü sağlıyor. Kimin hangi sebeple orada olduğunu görebiliyorsunuz. Gördüklerinizin hangisinin defineci, hangisinin terörist olduğunu ayırt ettiğinize göre (Teröre müdahale ediyoruz, sözünün tercümesi budur.) diğerlerini umursamıyorsunuz. Bu da ülkedeki kaçakçılığın boyutlarını göstermesi açısından manidardır. Kimse kusura bakmasın, ben tavuğu tarda sayarım. Söylenenler umurumda bile değil. Operasyonları görelim de samimiyete inanalım.

Balığın her tarafı kokmuş. Kültür yazıları yazmamı isteyip onlardan istifade ettiklerini söyleyen çok değerli büyüklerime selamlarımı sunuyorum. Yine bir kültür yazısı yazdım, istifade ettiyseniz gereğini yapmanızı da ben bir vatandaş olarak isterim. Bu vesile ile herkesin Kurban Bayramı’nı kutluyorum. Unutmayın, kurbanların 3’te 1’ini eve ayıracağız!