Abdurrahman ZEYNAL


FEN LİSELERİ İLE İLGİLİ BİR TARTIŞMA

Ankara Fen Lisesi 1964 yılında kuruldu.


Türkiye'nin en zeki öğrencileri burada yatılı okutuldu. O dönem öğretmenlere iki maaş verildi. Bir maaş Türkiye Cumhuriyeti bir maaş Amerika dolar olarak verdi. Amerika 1974 Kıbrıs Harekatı sonrasında maaş vermeye son verdi.

Yıllar içinde İstanbul Atatürk Fen lisesi, İzmir Fen lisesi açılarak sayı artmaya başladı. 1989 yılında yedi fen lisesi açılarak sayı on üçe çıkarıldı. Erzurum Fen Lisesi de açılanlar arasındaydı.

1989 Temmuz ayında Fen Liselerinin öğretmen ihtiyacı için Milli Eğitim Bakanlığında sınav yapıldı. Yüzlerce öğretmen Ankara'nın yolunu tuttuk. Sınav iki aşamalıydı. Önce bilim sınavı yapılıyor sonra sözlü mülakata tabi tutuluyordu adaylar. O adaylardan biride bendim. İmtihan sonuçları Eylül ortalarında açıklandığında Erzurum Fen Lisesi Fizik öğretmenliğine atandığım haberi gelmişti.

Fen Lisesi görevimize başladıktan sonra her yaz Ankara Fen Lisesinde hizmet içi eğitimine tabi tutularak görgü, bilgi ve deneyim kazanmamız sağlandı. Bu çalışmalarda oldukça güzel bilgiler öğrendik.

Fen Lisesi öğretmenleri sınav kazanarak geldikleri için bir güvenceleri vardı. Rast gele alınıp başka yerlere verilemezlerdi. Verilse bile idari yargı hakları vardı. Yani öğretmenler tam bir özgüven kazanmışlardı.

Özellikle başlangıcından 2005'lere kadar bu özellik devam etti. Laboratuvar çalışmaları için ek ders ücreti alırlardı. Deney yapma ücreti alır, ayrıca lojman verilirdi.

Milli Eğitim Bakanlığı 1990'ların sonuna doğru tüm Fen Lisesi öğretmenlerini Ankara'ya çağırdı. Çağrılma nedenleri arasında Fen Liseleri için yeni bir müfredat programı hazırlamaktı. Bunun yanında Bakanlığın okutmak için karar verdiği Fen-1 ve Fen-2 derslerinin bazı Matematik konuları da vardı. Bu derslerin okutulması için görüş almaktı.

Fen-1 ve Fen-2 dersleri Fizik konuları içine alınması isteğini duyunca tüm öğretmenler olmaz dedi. Ankara Fen lisesi Konferans salonunda başata Orta öğretim Genel Müdürü, Talim Terbiye görevlileri olmak üzere on kişilik heyet masada yerlerini alırken bizlerde sandalyelerdeki yerimizi aldık.

Genel Müdür bakanlığın fikrini açıklayıp bizlere "fikriniz ne" diye sordu.... Fizikçiler ve salondaki tüm öğretmenler tek bir ağızdan olmaz dedi. Söz alan her arkadaşımız neden olmayacağını tek tek sıraladı. Bakanlık görevlileri de "biz kabul ettik, sizin fikrinizi sadece sorduk" diye ısrar ettiler.

Tüm öğretmenler ısrarla örneklerle bunun iyi olmayacağını, bakanlığın bu öneriye geri çekmesini ileri sürdü. Fakat Bakanlık görevlileri fikirlerinden vaz geçmek istemiyorlardı. Bizler ise olmazda ısrarlıydık. Saatler ilerlemiş artık öğretmenlerin ses tonları yükselmişti. Öğleye doğru sesler sertleşmiş yerine bağırmalar, sözlü sataşmalar almıştı. Saat 13'e gelindiğinde istedikleri sonucu alamayan bakanlık yetkilileri başta dönemin Orta Öğretim Genel Müdürü olmak üzere kızgın bir şekilde salonu terk edip gittiler. Toplantıda sona ermiş öğretmenler fikirlerinde asla geri adım atmamışlardı.

Salı, Çarşamba ve Perşembe gününe kadar müfredat çalışmalarını tamamlayan öğretmenler artık memleketlerine dönmeye hazırlanırken bakanlıktan gelen haberle sevindiler.

Bakanlık ileri sürdüğü tüm fikirlerinden vaz geçmiş, öğretmenlerin istekleri kabul edilmişti. Bunda öğretmenlerin sınavla atanma haklarının güvence altına alınmış olmasının önemli bir yeri olduğu gibi demokratik tartışmanın varlığı, hukuka güven bu başarıyı getirmişti.

12/01/2022 ERZURUM