Abdurrahman ZEYNAL


GÜVEN


 

İnsanlar objeler, nesneler, kavramlar, semboller üzerinden kendilerini anlatır veya karşıdakini anlar. Bu nedenle kişiler, toplumlar birbirini anladığı sürece huzurlu olur, kendini güvende hisseder.

İnsanın kendisini güvende hissetmesi dünyalara bedel, canınız, malınız, namusunuz emniyet ve güven içindedir.

Günlük hayatta sıkça kullanırız. Güvenilir insan..Güvenilir bölge... Güvenilir ülke... Güvenilir yönetim...Güvenilir kurumlar..vs.

Güven; kendine, değerlerine inanmaktan kaynaklanan yüreklilik.. Veya birine inanma, bağlanma ve itimat etmedir.

İnsan ve toplum hayatının güvenlik içinde olması,yaşayan her varlık kendini emniyet içinde hissetmesidir. İş yerinde, sokakta, caddede, seyahatte insan nerede olursa olsun hür olarak korku, çekinme ve kuşku duymadan, inanma ve bağlanma duygusunu en güzel şekilde yaşamasıdır.

Güven bir şeyden umulan, beklenen niteliğe inanıp ona göre davranma eylemidir. Bu nedenle güven beşeri ve sosyal ilişkilerin esası, temeli ve dayanma noktasıdır.

Güven, insan ilişkilerinin temelidir. Eğer bu temel sarsılırsa toplum hayatında insan hayatında fırtınalar, kasırgalar ve tufanlar kopar.

Sabahleyin evinden çıkan, akşam evine gelip gelemeyeceğinden kuşku duyan insan zihninde neler olur neler...!

1980 öncesi sokaklardan öldürülen gençlerin naaşlarını toplarken okuluna giden, işine giden, hatta bakkala gidenin bile ne olacağı belli değilken sokaklar, mahalleler, şehirler bölünmüştü. İşte buna tarihte " Tevaif-ül Mülk" deniyordu. Yani mülkün dağılması , mülkün parçalanması.

Mülkün parçalandığı yerde ne can , ne mal ve nede namus emniyeti kalır. Bakkal müşterisine, öğretmen öğrencisine, doktor hastasına, şoför yolcularına, yöneticiler toplumun tamamına güven ve eman vermelidir.

Güvenin olmadığı yerde, terör, anarşi ve her türlü hukuksuzluk baş gösterir. Bu durum toplumların toplu intiharıdır. Bundan kaçınmak, sakınmak gerekir. Buradan tek çıkış yolu insanların bir birine güven, emniyet ve barış telkin etmesidir.

Güven ve emniyetin olduğu yerde yatırımda olur, sermaye girişi de. Çünkü sermaye hassas kuşa benzer. En küçük bir değişimde kaçar, uçar gider.

Birde güven birden tesis edilemez. Uzun çabalar gerektirir. Bu uğurda dökülecek alın teri, göz nuru, el emeği dillerden düşmeyen dualar gerekir.

Toplumda güvenin oluşması aileden başlar, sokakla devam eder, şehirler arasında büyür ve ülke içinde asayiş, emniyet ve adalet olarak tecelli eder.

Bu durum güven toplumudur. Fetih toplumudur. Ülke artık cazibe merkezidir. Mıknatıs gibi çevresindekileri çeker.....!.

Dünya çapında, asırlar ötesine ulaşacak tohumların serpilip yeşermesidir. Sosyal, ekonomik, kültürel, ahlaki değerlerin yükselmesi, yücelmesi ve meyve vermesidir. Tam bir yeni bir medeniyet inşasıdır.

Toplumsal güvenin, adaletin asayiş ve emniyetin zirveleşmesidir.

İnsanlar, toplumlar ve milletler için çok önemli olan güven duygusu sarsılmamalıdır. El ele tutuşarak kutlu yarınlara yelken açmaktır.

Umudum 2020 yılında baş gösteren Korona Virüsü toplumsal güven duygusunun sağlanmasına, ekonomik büyümenin hızlanmasına, çatışmacı dilin terk edilmesine, barış, güven ve dostluk içinde yaşamanın zirveleşmesine sebep olur.

Çünkü; güven, insan ilişkilerinin temel taşı, var oluşumuzun ilk basamağıdır.

Güvenmek kardeşleşmenin temelidir. Unutmayalım.