Orhan DURMUŞ


H´aksızlık D´eğil P´eki ne?


Bu ülkede ters giden bir şeyler var!

Demokrasi nağraları atan ve en çok barış çığlıkları koparan oluşumlar her zaman demokrasiye, barışa en çok zarar veren kesimlerdir. Ters psikoloji ile vatandaşlarımıza algı operasyonu yaparak düşüncelerini yönlendiren başarılı olamadığı durumlarda ise korku operasyonları ile destek toplayan bir oluşumlar?

Herkesin yakından bildiği ama nedense tepki gösteremediği, müdahale edemediği bir durum bu, fakir edebiyatı yapıp kendini acındıran sözüm ona ezilmiş ?kitleler? baş kaldırarak yaşadığı toplumun iç huzur dinamikleri ile oynayarak kendilerine yer açmaya çalışıyorlar. Biz Anadolu insanı olarak bağrımız geniş her daim haine de mazluma da kapımız açık maalesef? mazlum mazlum da peki bu ihanet içerisinde olanlara ne demeli?

Van´dan Erzurum´a üniversite okumaya gelen genç bir kız ile sohbet ediyoruz. Ev sahibi olarak misafir ettiğimiz öğrencimizle ilgilenirken konu Van depremine yaşanan sıkıntılara kadar geldi. Tabi bizler olaya dışarıdan bakanlar olarak belediyelerine kayyum atanması hakkında da hasbihal ettik. Kendisi Kürt olan bu arkadaşımız için kendilerine yansıyan boyutlarını anlatınca şok yaşadım. Olay aslında hiçte dışarıdan göründüğü gibi değilmiş. Anlattıklarını sizlerle paylaşmak istiyorum;

Deprem olunca herkes sokaklarda yaşamaya başlamış Kızılay mağdur ailelere çadır ve yiyecek yardımları yapıyormuş maddi anlamda durumları iyi olduğundan önce ihtiyaç sahipleri yararlanması için talepte bulunmamışlar ama bir süre sonra onlarında ihtiyaçları hasıl olmuş. Kızılay´ın dağıttığı çadırları HDP gençlik kolları üyeleri (sözde) nasıl ve ne şekilde temin ettiklerini bilinmez ailelere çadır dağıtırken dahi PKK dağ kadrosuna çocuk topluyorlarmış. Tepki gösteren, çocuklarını PKK ya vermek istemeyen ailelere ise tehdit ediyor o ailelere yardım dahi etmiyorlarmış. Kızımızın ifadesiyle ?iyi ki kayyum atandı umarım seçimlerde HDP kazanmaz? temennisi düşündürdü. Başka neler yaşadılar diye merak ettim. Soru soru üzerine?

Belediyeyi kazandıkları zaman görevleri halka hizmet olması gereken bir parti işini gücünü bırakmış belediyenin ve yetkilerini kötüye kullanarak kendilerince bir nüfus analizi ve ardından tek amaçları dağa kadro hazırlamak olan şerefsizler tek tek kapı kapı dolaştıklarını aileleri genç kızları ile tehdit ettiklerini, her aileden en az bir çocuk vermeleri konusunda baskı yaptıklarını anlattı. Şikâyet edemiyorduk çünkü ertesi gün ya evimize hırsız giriyor ya yolda tacize uğruyor ya da evler arabalar kundaklanıyordu. Seçimlerde sandıklarda dahi görevli olan tetikçileri vardı böyle onlara oy vermek dışında bir alternatifimiz olmadı çoğu zaman sonra belediye iş ilanı verirdi yüksek maaşlarla kandırılır dağda PKK ya hizmete gönderilirlerdi sonrada orada artık nasıl kandırıyorlarsa giden geri gelmezdi yani gelemezdi? işte bu duyduklarım olayı tüm çıplaklığı ile ele veriyordu.

Şimdi Diyarbakır da eylem yapan annelerin neler yaşadığını daha iyi anlıyorum. Dışarıdan bakanlar Kürt kökenli vatandaşlarımızın gönüllü olduklarını düşünmesinler çünkü bu illet oluşum kan emici topluluk kandan beslenen yaratıklar evlatlarımızı bizden çalıyorlar. Her platformda Hak´ dan Adaletten, Demokrasiden bahseden şahsiyetler bu bir Haksızlık Değil de ne Peki?

Devlet üstünüze geldiğinde korkak köpekler gibi İnsan hakları, Adalet nağraları atmanın hiçbir anlamı yok! Şimdi devleti ağa babalarınıza şikâyet etmeyi bırakında o annelerin yavrularını teslim edin. Bağış çığlıkları attığınızı bu Anneler´ in sesine kulak vererek de göstermenizi bekliyoruz.

Allah´tan, ülkemizde yaşayan, devletimizin bütün imkân ve haklarından faydalanan insanlardan makam ve mevki sahibi olmuş, devlet maaşını alıp hainlik yapan şerefsizlerden de bizleri korusun inşallah. Çocukları için eylem yapan bütün Annelere de Sabırlar diliyorum.