Ayhan YİĞİT


Hemşireler Günü


 

                Hemşireler  günü   bu  hafta kutlandı.    
              Hemşireler günü değil de, haftası olarak anılıyor ve kutlanmaya çalışılıyor.

Ülkemizde, sağlık ünitelerinde ve Erzurum´da yeteri kadar kutlandığını sanmıyorum. Bazı       etkinlikler yapıldı, ama bunlar bu mesleğin kutsiyetini, zorluğunu, fedakarlığını, sıkıntılarını anlatmaya, topluma ve yetkililere duyurmaya yetmedi?

Hemşireliğin, görev esnasındaki zorluklarını ve streslerini, bu görevi  icra etmeyenler bilemez, düşünemez.

           Öyle ise; bu meslek sahipleri, bizler anlatacağız duyuracağız; ilgililere, yetkililere ve de topluma. Bu günleri de fırsat bilerek dikkat çekeceğiz. Büyüklerimiz bu günleri niye belirlemiş, hemşirelere sizin haftanız demiş onlara armağan etmiş?
                Bu günlerde: dertleri, özlük hakları ve ücretleri; konuşulsun, gündeme gelsin, paylaşılsın diye.
        Ayrıca; eşiyle, dostuyla, çoluk çocuğuyla, eğlensin, dinlensin diye! Bir günde olsa.
Eğlenebildiler mi, dinlenebildiler mi, hoş vakitler geçirebildiler mi? Sanmıyorum, inşallah istedikleri gibi vakit geçirmişlerdir!
        Çünkü bu güzel şeyleri yapabilmeleri için; her şeyden önce  zaman lazım.
        O günde ve haftada hemşireler görevde ve nöbette idiler.
        Yılda bir gün hemşireler günü olarak bu meslektaşlarımıza izin verilmez mi? Bu gün senin günün diyorsun, ama çalış diyorsun. O gün nasıl benim günüm olacak ki?  Ben işteyim, nöbetteyim; diğer  günlerden farkı yok ki.
      Tüm Türkiye´nin kadro durumunu bilemem, dağılımın nasıl olduğuna değinmiyorum. Fakat bölgemizde, ilimizde ve çalıştığım hastanelerde, hep eksik kadro ile çalışıyor Hemşireler. İşler yoğun, hastalar ağır, yaşlı? Çocuk? İyi hizmet bekliyorlar.

        Hasta sahipleri çok şeyler isteyip, hep kendi hastalarına hizmet edilmesini ve güler yüzlü                            davranılmasını bekleyip duruyorlar? 

        Bilhassa vardiya ve gece nöbetçi hemşireleri; hastalar ve hasta sahipleri tarafından, adeta                                                                                                                 gözaltında tutuluyor. Bu durumda arkadaşların stres ve sıkıntısı artıyor.
        Daha çok acillerde ve mesai dışı nöbetlerde sık sık tacize, hakarete, hatta saldırıya uğruyorlar!                                                                                                                                                                                                                      Bir ünitede, bir saldırı, darp  oldu ?mu; diğer ünitelerdeki çalışanlara, bunun kötü etkisi dalga, dalga yayılıyor. Çalışma aşkı, şevki kırılıyor. Her an yeni bir olay olacakmış gibi korkular sarıyor!
          Bütün bu olumsuzlukların, sıkıntıların üzerine gidilmeli, ne gerekiyorsa onlar yapılmalı, eksiksiz ve etkin önlemler alınmalı.
         Hemşireler ve diğer sağlık personelinin; huzur içinde ve güvenli bir ortamda, çalışma zemini ve koşulları sağlanmalı?
        Bu mesleğin  önemine, kutsallığına  başka yönden bakarsak. Can kurtarıyor can? Acı dindiriyor acı? Candan öte bir şey var mı?
        Bizler; hasta çocuğumuzu, Anne ve Babamızı, eşimizi onlara teslim ediyoruz. Onların vicdanına, onların insafına ve inisiyatifine bırakıyoruz. Sonra işimize,  evimize dönüp istirahatımıza  çekiliyoruz, ya da uykumuza dalıyoruz, belki de eğlencemize  dönüyoruz?    

        Biz gezerken, uyurken, bayram yaparken ve eğlenirken: onlar, o bizim göz bebeklerimizi,  değerli varlıklarımızı, izliyor, kolluyor ve tedavi ediyor, acılarını dindiriyor. Kendi öz varlıklarını, canlarını başkalarına bırakıyor!
         Bizler, toplum; bu değerli ve fedakar çalışanlara, bu beyaz meleklere nasıl saygı duymayız ki?
       Geçe nöbetlerinin, gün ışığından uzak kalmanın, zorluk ve olumsuzluklarını bilmeyen hissetmeyen var mı?
     Hiç bir şey yapamıyorsak; bu ulvi mesleğe, cefakâr ve fahri çalışanlara zarar vermeyelim, saygılı olalım, takdir edelim, kolaylıklar dileyelim.
         Değerli Hemşire arkadaşlarım hepinizin gününüzü, haftanızı tebrik ediyor,  her gününüzün bundan daha iyi olmasını diliyorum.
         Biraz olumsuzluklardan, daha doğrusu, ola gelen tatsız  tablolardan bahsetmek zorunda kaldım.Başına gelen , duygulanan ve  üzülen varsa,  hata işledim ise , özür diliyorum.                                                 Hoşça  kalın.