Abdurrahman ZEYNAL


KUDÜS VE MESCİD-İ AKSA´NIN KISA TARİHÇESİ


Vakıflar Genel Müdürlüğü her yıl mayıs aynın ikinci haftasında bir konu belirliyor ve o hafta etkinliklerinide bu programa göre yürütüyor. Bu yılki konda Kudüs ve Mescidi Aksa iidi. Minyatür eserleri yapmakla ünlenmiş Erzurumlu sanatçı Doğan Hattatoğlu tarafından yapılan Beyt´ül Haram(Kabe), Mescid-i Nebevi Ve Mescidi Aksa´ını maketlerinin bulunduğu Ulucamide  konuyu anlatmask için kısa bir yazı kaleme aldım. Umarım faydalı olur. Uzak Mescit anlamına gelen Mescidi Aksa olarak anılması Mekekye uzak olmasından kaynaklanmıştır.

Kudüs üç kutsal dinin ortak mekanı olup, tarihsel süreçte Beyt-ül makdis veya Beyt-ül mukaddes adı ile uzun asırlar anılmıştır. Binanın inşaatına Hz Davut Aleyhisselam başlamasına karşılık vefat edince Hz. Süleyman Aleyhisselam tarafından  yedi yılda bitirilmiştir. Önce 12 mahalleli şehir inşa etmiş, bilahare "Süleyman Mabedi" diye de anılan  Mescidi Aksa´yı inşa ettirmiştir. Rivayetlere göre Cinlerden tutun Fenikelilere kadar işi bilen insanlar çalışmıştır. Uzaktan bakıldığında altın parçası gibi parlayan görenleri hayran bırakan bu mescide Beyt-ül Makdis adı verilmiştir.

Hz Musa´dan beri içinde Tevrat bulunan "Ahid Sandığı" veya "Tabut-i Sekine´yi" Süleyman Mabedi´nin içine koydular. Bu durum Babilliler tarafından Kudüs´ün alınmasına kadar sürdü. Daha sonra Keyhüsrev Mescidi Aksa´yı tamir ettirdiyse de  M.S 70 yılında Romalılar şehri yok ettiler, ancak Milattan sonra  123 yılında Bizanslılar  Mescidi onarıp adına "İlya" dediler.

Hz İsa bu mekanlarda doğmuş, büyümüş ve İseviliği bu mekanda anlatmaya başlamıştır. Hıristiyanların ilk devirlerde geçen acı olaylarıda bu coğrafyada vukua gelmiştir. Kudüs hem Museviler, hem İseviler için önemlidir.

Müslümanların ilk kıblesi yine Kudüs olmuş, Peygamberimiz Miraç gecesinde Burak adlı bir vasıtayla  buraya gelmiş, bütün peygamberlere burada namaz kıldırmış, Muallak taşı üzerinden Semaya çıkması  bu Mescit de gerçekleşmiştir.

Bu nedenle Peygamberimiz  bir ifadelerinde "yalnız üç mescide ziyaret için gidilir" demekle bunları ifade etmiştir. Mescidi Aksa Hicretin gerçekleşmesinden 16 ay sonra Müslümanların kıblesi olmuş, akabinde "Kabe" için gelen ilahi emirle Müslümanların  yeni kıblesi olmuştur.

638 tarihinde İslam orduları Kudüs´ü Feth etmiş, Hz Ömer gelerek Namaz kılmış, pislikleri temizletmiş, kiliselere dokunulmaması emrini vermiştir. Halifeler, Emeviler, Ababsiler, Memlükler ve Osmanlılar Mescidi Aksa´nın her şeyi ile ilgilenmiş, 1917 yılına kadar bu gelenek devam etmiştir.

Muaviye bin Ebi Süfyan, Abdulmelik Bin Mervan, Ömer İbn Abdulaziz Mescidi Aksa´yı ziyaret etmiş, Halife Abdulmelik Bin Mervan Mescidi Aksa´nın yanına Kubbetüs Sahra´yı yaptırmıştı. Zelzeleler sonucu tahrip olan Mescidi Aksa´yı Emevi Halifesi El Velid bugünkü haline benzeyen şekliyle yaptırmış, Abbasiler de bakım ve tamirlere devam etmişlerdi.

Mescidin kıble karşısındaki kuzey tarafında 15 kapı vardır. Orta kapı altın kaplı olan tunçtan yapılmış, yanlarında yedi ve on kapı daha vardır. Son cemaat yerinde revaklarında bulunduğu  Mescid 280 mermer sütuna dayanan revakların taşıdığı bir dam ile örtülüdür.

Kubbet-üs Sahra Mescidi veya Ömer Mescidi kıble tarafında  olup yön belirtmeleriyle maruftur.

1099 yılında haçlılar yıktılar kiliseye çevirdiler, haç astılar,  Selahaddin-i Eyyubi 1187 tarihinde tekrar şehri geri alarak  haçları ortadan kaldırıp sski haline getirmiş, bir de mihrap yaptırmıştı. Mihrabın iki yanında pencereler açılmış, ilerleyen yıllar bir tahta minare ilave edilmişti.

Bu sürede pek çok alimin yetişmesi sağlanmış, en son tamiri  Osmanlılar yaptırmıştı. 1517 yılında Yavuz Sultan Selim Kudüsü Feth edince 12.000 şamdan yaktırmış, Kanuni Sultan Süleyman döneminde Mescidi Aksa ve Kubbetüs sahra yeniden tamir ve tezyin edilmişti.

Birinci Dünya Savaşı´nın sonlarına doğru 1917 yılında İngiliz askerleri ve kumandanları General Allanbey Kudüs düşünce doğruca Selahattin Eyyubi´nin mezarına girmiş, saygısızca mezarı tekmelemiş, tehditler savurmuştu. Halbuki bu olayda sözde müttefikimiz olan Almanlar´da tüm Hıristiyanlar gibi bayram yapmıştı.

1917 yılında Kudüs´ün kaderi belirlenmiş, 1948 yılında kurulan İsrail devletinin bir bölümü sınırları içinde kalmış, 1967 Arap-İsrail savaşında  Yahudiler Mescidi Aksanın tamamını işgal etmiştir. 1969 yılında Avusturyalı fanatik Yahudi tarafından Mihrap tarafı yakılmıştır. Bugün ise Mescidi Aksa kaderine terk edilmiş bir vaziyettedir.

Zeytin dağı tarafında 72 sahabe kabri yanında dönemimin mimar ve mühendislerinin ve Müslümanların kabirleri bulunmaktadır. Tevbe kapısının olduğu yerde Hz. Davud´un (As) tevbesi kabul edilmiş olduğu rivayetler arasındadır. Surlar Kanuni döneminde Lala Mustafa Paşa Tarafından Memlük mimarı Muhammed Çelebi El Nakakş´a yaptırılmıştır. 4 Kilometredir. Gavanima Minaresi En uzun minaredir. Kaytbay Sebili gerçek sebil olup asırlarca hizmet vermiştir.Memlük Sultanı Eşref İnal tarafından yaptırılmış 1453-61 ayrıca Kadı Burhanettin yaz minberi bulunmaktadır. Kubbetüs sahra 144 dönüm üzerine kuruludur. Bunların dışında,  Zincir Kubbesi, Miraç Kubbesi, Ruhlar Kubbesi, Hızır Kubbesi, Nahiv Kubbesi, Ahmet Paşa Medresesi, Nebi Mihrabı ve Mescid aksa avlusu bulunmaktadır. Miraç kubbesi peygamberimizin göğe yükseldiği yerde, Nebi Kubbesi Peygamberlere namaz kıldırdığı yerde, Burak Mescidi miraç yolculuğunda Burak´ın bağlandığı yerde,  Zincir mescidi ise 685´lerde Halife Mervan tarafından yaptırılmıştı.

Muallak kayası veya taşı olarak bilinen taş ta burada bulunmakta olup Kubbetüs Sahra 691 yılında Halife Abdulmelik İbn Mervan tarafından yaptırılmıştır. 1992 yılında Ürdün kralı tarafından altın kaplatılmıştır. Yine Aksa Cami 705 yılında yaptırılmıştır.