Orhan DURMUŞ


LİYAKAT SORUNU


 

Son zamanlarda tüm sektörlerde ?liyakat? sözcüğü çok kullanılır oldu. Personel alımlarında, atamalarda, kamuda, özel sektörlerde hep bir liyakat sözü dolaşıp duruyor.

Arapça ?lyk? kökünden gelen liyakat sözü, ?layık olma? anlamına geliyor. Biraz daha Türkçeleştirirsek ?yakışmak?, ?yaraşmak? veya ?uygun olmak? diyebiliriz.

Peki bir kişi, bir işe nasıl yakışır, hangi nedenlerle uygun veya layık olur?

Bir kişinin liyakatini, yani göreve ne derece layık olduğunu nasıl değerlendirebiliriz?

Öncelikle bu sorulara cevap verebilmek için toplumumuzda yetişen bireylerin eğitim, deneyim, bilgi-beceri, performans, kurum kültürüne uyum ve iletişim gibi başlıkların, temel gereksinimlerin, altı dolu olması gerektiğini düşünüyorum. Şöyle ki;

Kişi aldığı eğitim yaptığı iş ile uyumlu olmalıdır. Geçmiş iş deneyimleri yeni görevinde yapacağı işlere dayanak olmalıdır. Her yeni iş deneyimi sonraki işlere için birikim kazandırmalıdır ve yeni işlerinde bu tecrübeleri kullanabilmelidir. Kişi hem yapacağı işin gerektirdiği bilgi ve beceriye sahip, hem de yeni bilgiler edinmek için gelişime açık olmalıdır. Çalışan kişinin emeği, performansı karşılığında başarılı sonuçlar alabilmesi gerekir. Kişinin tutum ve davranışları, çalıştığı sektör kültürüne uygun olmalı, düşünce biçimi kurumsal kültürün gereksinimleriyle çatışma içinde olmamalıdır. Çalışan kişi en azından işinin gerektirdiği düzeyde bir iletişim becerisine sahip olmalıdır.

Kişi yukarıda izah etmeye çalıştığım gibi temel gereksinimlerini ne ölçüde sağlıyorsa, düşündüğü, istediği göreve o derece uyumludur diyebiliriz. Yani kişi işi ile alakalı bir eğitim almışsa, alanında farklı deneyimler kazanmışsa ve çalıştığı sektörde en azından iş arkadaşları ile doğru iletişim kurabilmişse, işte bu kişi için ?liyakatten? söz edebiliriz.

Güzel ülkemizin işte uzun zamandır yaşadığı en büyük sorun budur. Şöyle bir düşünecek olursanız hepimizin temel probleminin bu olduğunu anlarsınız. Üniversite mezunu çok sayıda insanımızın alanı dışında sadece ?maddi kaygı? sebebiyle farklı alanlarda çalışıyor olması bir sorundur. Kamu alanında çalışmak için emek veren onlarca insan sadece ?maddi geleceğini? garantiye alabilmek için devlet memuru olmak istemesi, devlet memuru olduktan sonra rahatlayacağı düşüncesi en büyük liyakatsizliktir. Devletin memuru olduktan sonra sadece o kuruma karşı sorumlu olduğunu sananlar yanılıyorlar çünkü devlet görevinde çalışan bir kişi sadece kurumuna karşı sorumlu değildir. O devletin milletinin her ferdine karşı sorumludur. Her ayın 15. Günü maaşını eksiksiz alıyor olması o memurun işini hakkıyla yerine getirdiğinin bir ölçüsü değildir. Bu sebeple tüm bu sorunların çözümü için önce eğitimin düzeltilmesi şart olmuştur. Devlet kendi insanına yapabileceği en kutsal ve asli görev eğitim olmalıdır. Asıl yatırım insanın kendisine yapılmalıdır. İlk eğitim ailede gerçekleştiğinden önce aile içi eğitim sonra Milli bir eğitim ile vatandaşlarımıza hak yememe, işini layığı ile yapmanın önemi anlatılmalı ve yaşatılmalıdır. Adam kayırma, rüşvet, sahtecilik, dolandırıcılık kelimeleri Türk toplumu hafızalarından silinmelidir. Dürüstlük Türk milletinin karakter özelliğidir ve öyle kalmalıdır. Bu anlamda Oğuz Kağan´ın Türklük Duasının bir bölümünü paylaşmak istiyorum;

?Sen Türk´ü Türk yurtlarını koru!

Düşman şerrinden sakla! Türk´ü yiğitlikte daim et! Türk ´ü erlik davasıyla yaşat! Türk ´ü gerçekçi yap! Türk ´ün gönlüne her şeyden önce, hatta kursağına ekmek koymadan evvel Türk ´lük sevgisini koy! Türk ´ü ideal ile yaşat ve ideali hakikat yapmaya çalışsınlar! Törelerini canları gibi saklat! Türk ´e zevk ve rahat verme! Bilakis zahmete alıştır! Zahmetle yürekleri, bedenleri demir olsun! Bu sayede onlara yüksek çalışma kudreti verirsin! Türk ´ü faal, cevval edersin. Türk ´e değişmez bir seciye ver! Zamanla seciyesi değişmesin, sade tekemmülle tadilat görsün!?

 

Oğuz atamız ?Türk ´e zevk ve rahat verme! Bilakis zahmete alıştır! Zahmetle yürekleri, bedenleri demir olsun! Bu sayede onlara yüksek çalışma kudreti verirsin! Türk ´ü faal, cevval edersin.? Söylemek istediği şimdilerde daha anlam buluyor sanki ?zevk ve rahat verme? buradaki anlamı kavraya bildiğimiz gün birçok sorunun halledilmiş olduğunu göreceğiz. Kaldı ki Yüce dinimiz İslam çalışmayı emretmiş çalışmanın ibadet olduğu öğretmektedir. Şimdilerde zevk, rahat ve lükse düşkünlük iş sektörlerinde kalitesizliğe yol açmaktadır buda liyakat sorununu peşi sıra getirmektedir. Devam ediyor Oğuz ata;

 

?ULU TANRI!


Milli kuvvet, namus, ahlak, azim, sebat, ideal, Türkçülük ruhu, yurtseverlik, ilim, sanat teşkilatı, intizam, beden kuvveti ve zenginlik ile hasıl olduğundan; Türk´e bunları ver! Türk´ten hırsız, namussuz türerse hemen kahret! Türk ´e benlik, hem de yüksek bir benlik ver! TÜRK nefsine itimat sahibi olsun! Türk ´ü muhakemeli, ciddi adam olarak yarat! Hissiyatına kapılıp, öfke ile ayaklanmasın! Birden barut gibi parlamasın! Daima soğuk kanlı olsun! Türk ´ü her milletten cesur yarat! Öç almayı Türk asla unutmasın!?

 

Bu duaya Âmin diyerek devam edelim?

 

Ülkemizde liyakat sorunu hemen düzeltilecek bir problem olmamakla beraber ümitsizliğe de kapılmamak gerekir. İşini layığı ile yapmak bir ülkenin dünya ile yarışmasının tek anahtarıdır. Yaptığımız işi sadece ay sonu alacağımız maaş için değil ülke menfaatleri, milli ve dini hassasiyet ölçülerine dikkat ederek, çalıştığımız sektörün menfaatlerini düşünerek toplumsal menfaatler gözetilerek çalışılmalıdır. Daha lüks eğitim binalarının yapılması eğitimi alan öğrenciler için sadece daha rahat olmasını sağlar daha iyi bir eğitim almasına bir katkısı yoktur. Artık eğitim kurumlarımız daha lüks ama lüks binalarda eğitim almış gençlerimiz sosyal medyada gösterdikleri çabayı ve başarıyı gerçek hayatta gösterememelerinin temel sorunu işte bu bahsettiklerimizden öte bir şey değildir. Hayat enerjisi ve heyecanı telefonlarının şarjı ile doğru orantılı bir gençliğin gerçek hayattaki başarısı şarj kablosu kadar kısa olacaktır.

 

Sonuç olarak Türkiye´nin temel problemi ?Bilgisi olanların yetkisi yok, yetkisi olanların çoğunun da bilgisi yok.? Sözündeki gibi işi ehlinin yapmamasıdır. Hemen şimdi işimizi layığı ile yapmaya, bizden bilgili insanlara tahammül göstererek, tecrübe ederek şu andan tezi yok düzeltmeli, düzelmeliyiz.