Ayhan YİĞİT


LOZAN´I BEĞENMEK YA DA BEĞENMEMEK


                                                           -1-     

  

    Lozan Barış Antlaşmasının 96. Yılını kutluyorum.

  Lozan´ın başarımı, başarısızlık mı tartışmaları; günümüzde hala sürüyor!

   Bu görüş farklılıkları tartışılırken ve bilgi kirliliği yaygınken, bir şeylerde ben yazayım dedim?

  Bazı durumları, sözleşmeleri, taahhütleri ve antlaşmaları beğensek de, beğenmemekte kabul etmek zorunda kalırız? 

    Veya elimizde olmayan nedenlerle; şartlar, imkânlar, imkânsızlıklar, toplum etkisi, tazyiki uluslararası görüş, baskı ve hukuk? vs.

    Gibi faktörler/ etmenler: sizi, ilkeyi / İlkeleri kabul etmek zorunda bırakır. 

    Uluslar arası  sözleşmeler de böyle. Lozan Antlaşması da böyle:

     Kabul ettirmişler. Kabullenmek zorunda kalmışız. Birçok şeyde kazanmışız?(Avantaj sağlamışız.)                                                                  

     Bazen, çocuk kucağımıza doğar; bunu beğensek de, beğenmesek de onu kabullenmek zorundayız. O bizimdir, canımızdır, bir parçamızdır.

     Lozan antlaşması çok önemlidir:

    Tescildir, kötü bir antlaşmadan sonra, yenilgiden sonra? Bu haksız fiile hukuksuzluğa, Ülkenin ve Milletin yok oluşuna itirazdır?( 1. Cihan Savaşı sonrası; Sevr ? de, bize küçük bir Anadolu toprağı bırakıyorlardı!  Doğu ? da büyük bir Ermenistan devleti kuruyorlardı?)

     Kurtuluş Zaferinin atağıdır? Zafer sonrası başarılabilmiştir!

     O bir tapudur, sözün yazıya kayda geçmiş tasdik edilmiş şeklidir.  

     O barıştır, sulhtur, savaşı bitiren belgedir, değerdir. Anadolu topraklarını, Türkiye Cumhuriyetini kazanmamızdır.  

     Başta milletimiz olmak üzere; devletlerin ve milletlerin rahatlamasıdır, nefes almasıdır.

     Askerin ve milletin kırılmasının durmasıdır, durdurulmasıdır. 

     Güvenin, güvenliğin gelmesidir. Çalışmanın, üretimin, sanayinin ve teknolojinin başlaması; kalkınma hamlelerinin olabilmesi için zemin oluşturması demektir.  

     Zaten ideal bir antlaşma yoktur, olamaz. Bir taraf için iyi ve avantajlı olan, diğer taraf için kötü ve dezavantaj olur/ olabilir?

     Antlaşmalarda bir ülke/ ülkeler, birçok yarar/ fayda sağlayabilir. Diğer bir ülke/ülkeler zararlı çıkabilir. Toprak, prestij, nüfus, stratejik mevki? kaybedebilir?

    Lozan Antlaşmasında da, biz kazanmışız. Kurtuluş Savaşı Zaferinin; siyasi ve uluslar arası zafere ulaşmasıdır?

      Bu, kaybeden ülkenin yöneticisinin ve delegasyonunun başarısız olduğu, iyi savunamadığı anlamına gelmez.

     Diğer ülkede, umduğunu buldu, her istediğini aldı şeklinde de yorumlanamaz. 

     Bu olay/olaylar, güç/ kuvvet durumuna göre gelişir ve sonuçlanır.                                      Denge meselesi; terazinin hangi tarafı ağır basıyorsa o/ onlar kazanır...  

    Eski  tarihlere gidelim; Bizim için Türk devletleri için, Osmanlı devleti için ideal bir veya birkaç antlaşma gösterebilir miyiz ? ( Kazançlı çıktıklarımız dahil. )  

    Ancak, yükselme  döneminde ; çok kazançlı antlaşmalar yapmışız?

    Karşı veya düşman devlet yetkililerine sorsak , onlarda ideal ve çok kazançlı bir antlaşma yaptık demezler.

    Bu denklem meselesi ve de çok bilinmeyenli; bilineni de var bilinmeyeni de.

    Çözümü ise çok zor bir denklem, hatta denklemler zinciri ,ya da açılması bin bir zahmetli tel yumağı? 

    Osmanlı dönemi antlaşmalarından örnekler alırsak:  

    Onlarca antlaşma yapılmış; Duraklama ve gerilime döneminde, hep toprak kaybedilmiş! 

    Karlofça´dan  Sevr ´e kadar? 

    Karlofça  Antlaşması ? 1699? , 16 yıl savaştıktan sonra imzalanmış ve Osmanlının ilk toprak kaybı olmuştur. Niye imzaladılar diyemeyiz!

    Bundan sonra, hemen hemen her antlaşmada, toprak kaybedilmiş. Yani hezimete yakın bir durumla karşı karşıya kalınmış?

    Şimdi bu antlaşmalarda; Osmanlı padişahları ve delegasyonları mı yetersizdi? Vatanını ve menfaatlerini  savunamadı? 

    Hayır, hayır? bin kere hayır! 

    Karşımızdakiler daha güçlü idi! Güç meselesi, o zamanki strateji? milli güç, askeri güç, ekonomik güç, teknoloji, teknolojiyi ve siyaseti  iyi kullanma?  

   Batının (Hıristiyanların ) ve kuzeyin birlik yapması, dayanışması. Üstünlüğü  sağlamaları? 

   Osmanlının, Müslümanların birlik yapamaması dayanışmayı sürdürememesi ve dağılmaları...  

   Osmanlı ?Müslümanlar? güçlü iken lehte antlaşmalar yapılıyordu. Güç kaybedilip, kopmalar dağılmalar olunca; aleyhinde antlaşmalar yapılmaya, imzalanmaya başlandı.   

    Çünkü güç, İslam´ın; İslam birliğinin ,Osmanlının elinden çıkmıştı!  

   Çünkü güç, Hıristiyanların ?´batı ve kuzey´´ eline geçmişti.

   Yanı,Hz. İsa ?nın çocukları, Hz. Muhammed´in (sav) çocuklarına/ Ümmetine üstün gelmişlerdi?

    İslam Devletlerinin kaybedişi:

    Ne yazık ki; yöneticilerinin, gerekli reformları yapmamalarına, yapamamalarına bağlı idi!

    Bilme, teknolojiye yeteri kadar değer vermediler, anlamadılar, yada anlayamadılar!

   Bu etkin olan,dünyayı saran, ülkeleri sıçratacak olan , yeni akıma ?´ reformlara´´, altın değerlere ulaşamadılar? 

   Hıristiyan âleminin üstünlüğü ise:

   Bu reformlara, altın değerlere, bilme, teknolojiye uymalarına, uygulamalarına ; birlik/beraberlik yapmalarına ve dayanışma içinde omlarına bağlı idi .  

    Devam edecek.