Orhan BOZKURT


PAMUK ŞEKERİ TADINDA KAR




Aylardır yazamıyorum... Özellikle geceleri...
Aslında sağlam dosttur gece kıymetini bilene,
Bir düşünür; "Bütün yalanlar gün battıktan sonra ortaya çıkar..." der.
Ondan olsa gerek ellerinde mumlarla geziyor yalancılar.
Gecenin bu vakti, kışın bu deminde; çocukluğumun pamuk şekerleri iriliğinde düşüyor kar ıslak sokağa.
Bense hüzünlü bir rüya gibi sadece seyrediyorum bu büyülü dansı.
O çayır çimen baharları unuttuk!


***

Sevdiklerimiz yerlere düşüyor.
İzliyoruz, gözlerimiz nemleniyor!
Büyükler ağlamaz ki...
Aç yatan bebekler, işsiz babalar, umutsuz gençler, ağıtlarla ısınan ocaklar ve hain tuzakların yaktığı ana yürekleri...
Çocukluğumun pamuk şekerleri iriliğinde karlar düşüyor ıslak sokağa...
Ben de ağlamıyorum!
Gerçekten kar yağıyor yüreğime...
Sulu sepken ağlamayı unuttuk!..


***

Sabaha yakın vakitler en dingin anlar olur.
Bizim ev, sizin şehir, kaygılı ve kavgalı bu yurdum gibi!
Ama bu dinginlik hep kısa sürer.
Daha güneş ılıklığını sunmadan yine patlar mayınlar,yine kavgaya tutuşur birileri...
İyiler bölünüp parçalanırken, kötüler daha bir çoğalır!
Biz ise bu düşsel oyunun orta yerinde;
Pamuk şekeri iriliğindeki karları meze ederek, yalnızlığımızı yudumlarız.
Yoksa kaderimizi mi düşünmeliyiz?
´Karakterin ne ise kaderin odur´ diye bir yargı saplarlar beynimize, kaderimizi görür; korkar, ürkeriz.
Pamuk şekeri acısıyla karlar erir içimizde susarız...
Düşlerimizi ve düşüncelerimizi de unuttuk!..

***

Kendimizi değiştiremeyeceğimize göre değişmesi gereken kaderimiz!
Çok mu zor?
Her şey bizim elimizde değil mi!
Yükseklerde seslendirilen bu hoş nağmeler, ısırgan otu sürtülmüş gibi yakmıyor mu yüreklerinizi?
Hislerimizi de mi unuttuk!

***

Nerede bizim o umutlu güçlü sesimiz?
Bağırın!
Tedirgin olsun, erisin zemherinin bu deminde yağan şu kirli kar...
"Daha uyumadık biz.." deyin,
Uyunmuyor ki!..
Farkında değil misiniz!
Yoksa geleceği de mi unuttuk?