Geçenlerde sosyal medyada yapılan bir paylaşımda bir felsefe öğretmeninin pislik nedir sorusuna verdiği cevabı okudum ve çok etkilendim.
“PİSLİK NEDİR? Lise sondaydım...
Felsefe hocası derse girdi, "Arkadaşlar bana pisliğin tarifini yapar mısınız?" dedi...
Birer birer cevap verdik ama hoca hiçbirimizinkini doğru kabul etmedi.
"O zaman siz yapın tarifini hocam" dedik...
Hoca ayağa kalktı ve;
"Pislik, bulunmaması yerde bulunan şey veya kişidir!" diye bir tarif yaptı...
"Nasıl yani?" dedik.
"Çok basit arkadaşlar..." dedi,
"Örneğin annenizin saçını öper koklarsınız. Ama o saçın bir telini dâhi yemek tabağınızda görseniz iğrenirsiniz ve o saç pislik olur."
"Yine tabağınızdaki yemeğin yağına ekmek banarak yersiniz ama o yağın bir damlası bile elbisenizin üzerine damlasa o yağ artık bir pislik olur sizin için."
"Ve bir kimse bulunmaması gereken bir makamda bulunuyorsa eğer, unutmayın ki o da bir pisliktir.”
Şeklindeydi paylaşım.
Ne kadar derin bir mana değil mi?
Gerçekte de öyle liyakat dediğimiz şeyde tam manasıyla bu insanların hak etmedikleri makamlarda yer almaları gerçek manada “pislik” tanımına uymasa da yaptığı ya da yapamadığı işlerden dolayı bir rezalete, haksızlığa, yolsuzluğa sebep olabiliyor maalesef…
Bu düzen yani liyakatli şekilde “işi ehline verme” bilinci ne zaman oluşacak bilmiyorum ancak bir işin ehlinde olmaması bizleri çok yoruyor. Midemiz bulanıyor artık…
Her kurum ve kuruluşta olmazları olur yapan biri bulunuyor. Sonra düşünüyorsun ben gittiğimde bana olmaz denilen şeyi bu kişi nasıl yaptı diye
Bir saç teli olması gereken yerdeyse adı saç olurken, yemekte bir pisliğe dönüşe biliyor.
Kendimizi pislik gibi hissettirmediğimiz şekilde hakkıyla çalışmalı olmadığımız yerde isek hak ettiğimiz yerlerde görev yapmalıyız.
