Orhan DURMUŞ


RİYA


Herkesin bildiği ama çoğu zaman uygulamadığı bir ahlak terimidir. Riya kelime anlamı olarak iki yüzlülük olarak ifade edilse de dini bir terim olarak dini kullanarak insanları kandırmak veya aldatmak amacıyla yapılan davranışlar demektir. Sözlükte ?görmek? anlamındaki re´y kökünden türeyen riyâ (riâ´), hadislerde ve ahlâka dair eserlerde -süm?a (şöhret peşinde olma) kelimesiyle birlikte- ?saygınlık kazanma, çıkar sağlama gibi dünyevî amaçlarla kendisinde üstün özellikler bulunduğuna başkalarını inandıracak tarzda davranma? şeklinde açıklanır.

- ?Allah´tan başkasının hoşnutluğunu kazanma düşüncesiyle amelde ihlâsı terketme? (et-Tarîfât, ?riyâ? md.);

- ?Allah´a itaat eder görünerek kulların takdirini kazanmayı isteme? (Gazzâlî, İhya, III, 297);

- ?İbadeti Allah´tan başkası için yapma, ibadetleri kullanarak dünyevî çıkar peşinde olma; Allah´ın emrini yerine getirmek maksadıyla değil insanlara gösteriş olsun diye iyilik yapma? (Kurtubî, V, 422; XX, 212);

- ?İnsanların görmesi ve takdir etmesi için ibadeti açıktan yapma? (İbn Hacer, XXIV, 130)

vb. şekillerde tanımlanmıştır.

?Kur´an-ı Kerîm´de riya kavramı üç ayette isim (Bakara, 2/264; Nisâ, 4/38; Enfâl, 8/47), iki ayette fiil (Nisâ, 4/142; Mâûn, 107/6) olarak yer almaktadır.

İlk iki ayette ibadet niyeti taşımadan, Allah rızasını gözetmeden, sadece gösteriş olsun diye sadaka verenler, üçüncü ayette gösteriş ve şöhret için savaşa katılanlar, diğer ikisinde gösteriş için namaz kılanlar kınanmıştır.

Hadislerde hem riya kelimesi hem türevleri geçmektedir. Hz. Peygamber (asm), ?Ümmetim için gizli şirk ve şehvetten kaygı duyuyorum.? demiş, ?Sizden sonra da hâlâ şirk olacak mı?? sorusuna, ?Evet, fakat güneşe, aya, taşa ve puta tapmak şeklinde olmayacak, insanlar ibadetlerini riya için yapacaklar.? cevabını vermiştir. (Müsned, IV, 124)

Bir kutsî hadiste Cenâb-ı Hak, ?İşlediği bir amelde benden başkasını bana ortak koşan kişiyi de onun şirkini de reddederim.? buyurmuştur (Müsned, II, 301, 435; Müslim, Zühd, 46; İbn Mâce, Zühd, 21).

Resûl-i Ekrem riyayı ?küçük şirk? diye nitelemiş, Allah´ın kıyamet gününde insanlara amellerinin karşılığını verirken gösteriş için ibadet ve hayır yapanlara, ?Ey riyakârlar! Dünyada amellerinizi gösteriş olsun diye kimin için yaptıysanız gidin onu arayın, bakalım bulabilecek misiniz?? şeklinde hitap ederek onları huzurundan kovacağını bildirmiştiri (Müsned, V, 428, 429).

Diğer bir hadiste, dünyada Allah´ın kendilerine nimetler ihsan ettiği kimselere, uhrevî hesap sırasında bu nimetlere karşılık ne gibi ameller işlediklerinin sorulacağı;

- Bunlardan bazılarının şehid oluncaya kadar O´nun uğrunda savaştıklarını,

- Bazılarının O´nun rızası için ilim öğrendiklerini, Kur´an okuduklarını,

- Bazılarının da O´nun rızası için cömertçe hayırlar yaptıklarını söyleyecekleri,

ancak bu amelleri gerçekte gösteriş için yaptıklarının kendilerine bildirileceği ve sonunda hak ettikleri cezaya çarptırılacakları belirtilmektedir. (Müsned, II, 322; Müslim, İmâre, 152; Nesâî, Cihâd, 22)

Bir hadiste de ibadet ve hayırlarıyla şöhret peşinde olanların gizli kötülüklerinin Allah tarafından teşhir edileceği, riya ile amel edenlerin riyakârlığının açığa vurulacağı ifade edilmektedir. (Müsned, V, 270; Buhârî, Ri???, 36, Ahkâm, 9; Müslim, Zühd, 47, 48)

 

Ayet ve hadislerde bildirilen manevî tehlikeleri dolayısıyla ahlâk ve tasavvuf kaynaklarında riya konusuna özel bir önem verilmiştir. Riya konusunu sistemli bir şekilde ele alan ilk alimlerden Hâris b. Esed el-Muhâsibî, er-Riâye li-hu???ıllâh adlı eserinde konuya geniş bir bölüm ayırmış (s. 153-306); riyanın tanımı ve mahiyeti, çeşitleri, niyet, ihlâs ve hayâ ile ilgisi, riyakârlığın psikolojik sebepleri, ahlâk bakımından zararlı sonuçları, riyakârlığın alâmetleri gibi hususlar üzerinde durmuştur.

Muhasibî riyanın ağır ve hafif derecelerinin bulunduğunu belirtir. Ağır olanı, kulun Allah için yapılması gereken ameli insanlara gösteriş için yapması, hafif olanı da sırf Allah için yapılması gereken ibadeti hem Allah´ın hem kulların hoşnutluğunu kazanmak için ifa etmesidir. (a.g.e., s. 163-178)

Riya duygusunun dışa yansımasının beş şeklinden söz eden Muhasibî bunları beden, dış görünüş, söz, amel ve sosyal çevreyle ilişkilere dindarlık süsü verme diye sıralamaktadır.?

Şimdi bu kadar bilgiye ve kaynağa rağmen hala Cuma günlerinde ve dini bayramlarda sosyal mecralardan hadis, ayet, paylaşan ama gereğini kendi haliyet-i ruhiyetinde barındırmayan insanlar riya içerisindedirler. Borcunu ödemeyen, verdiği söze riayet etmeyen ama Cuma günlerinde mesaj atmayı hayır dua etmekten geri durmayan insanlardan Allah bizleri korusun. Çağımızın en büyük tehlikelerinden biriside bence budur.