Ömer Faruk KIZILKAYA


TURİZM BAŞKENTİ SEÇİLMEK ÜZERİNE GÖRÜŞLER 2

.


(Erzurum’un Konumu ve Ekonomisi Üzerine…)

Sevgili Okurlarım, 

Geçen haftaki yazımızda Erzurum’un 2025 yılı için turizm başkenti seçilmesi ile ilgili bir yazı dizisi hazırladığımızı söylemiş ve yazımızın ilk bölümü olan turizm başkenti ne demektir, bu çalışma hangi ülkeleri kapsamaktadır, EİT (Ekonomik İşbirliği Teşkilatı) üyesi ülkeler hangileridir, bu çalışma ile neler amaçlanmaktadır, çalışmanın kapsamı nasıl olacaktır, gibi soruların cevaplarını aramıştık. 

Bu haftaki yazımızdan itibaren Türkiye’de turizm konusunda çok gelişmiş hatta ismi direkt turizm ile anılan şehirler varken neden bu çalışmanın Erzurum’a verildiğinin, Erzurum’u öne çıkaran etmenlerin neler olduğunu irdeleyeceğiz. Bunu yaparken de Erzurum’u hemen her yönü ile ele almaya çalışacağız. İlk olarak Erzurum’un coğrafi özellikleri ve ekonomisi hakkında biraz bilgi vermek istiyorum. 

Erzurum, Anadolu’nun Kafkasya’ya açılan koridorunda “merkezde”diyebileceğimiz bir konumda yer alır. Geniş ovası, bol su kaynakları ile en eski çağlardan beri önemli bir yerleşim alanı olmuştur. Türk destanlarından Ergenekon Ovası’nı andıran yapısıyla bir topluluğun gelişip ilerlemesine müsait bir alandır. Yüzölçümü olarak ülkenin 4. büyük şehri olan Erzurum, birçok potansiyeli kendinde barındırır:

Kuzey ilçeleri iklim olarak tarıma daha müsaitken Erzurum, Pasinler ve Hınıs Ovalarında geleneksel olarak patates, ayçiçeği, buğday, şeker pancarı gibi ürünler yetiştirilir. Ancak son zamanlarda yapılan araştırmalar ve çalışmalar neticesinde farklı ürünlerin de yetiştirilebileceği tespit edilmiş, bu amaçla ciddi girişimlerde bulunulmaya başlanmıştır. Bu geniş ovalardan Hınıs Ovası’nın ünü ülkeye ulaşan coğrafi yer işaretli fasulyesi ilçenin geçim kaynakları içerisindeki pozisyonunu hızla ilerletmektedir. Şehrin fasulye konusunda yer işaretli bir ilçesi daha vardır: İspir.

Kuzey ilçelerde meyve çeşitliliği fazla sayılabilecek durumda olmasına rağmen, üretim ilkel şartlarda ve üreticinin kendi ihtiyacını karşılayacak düzeyde yapılmaktadır. Üretilen meyvenin işletilip ekonomiye sunulması (reçel, meyve suyu fabrikası vb.) gerçekleşmediği için çiftçi de daha fazla meyve üretmeye yönelik bir tasarrufta bulunmamaktadır.

Geniş meraları ve bitki çeşitliliği ile hayvancılığın bir zamanlar merkezi durumundaki Erzurum, son yıllarda bu pozisyonunu iyice yitirmiş durumdadır. 1970’lerde dönemin yerel gazetelerinden Hür Söz’de Kuveyt’e, 1981’de Libya’ya, hayvan gönderildiğine yönelik haberler mevcuttur. Yakın zamana kadar Erzurum’dan; Irak, İran ve Rusya’ya sürekli olarak canlı hayvan ve et gönderildiği hem o dönemde yaşayanlar tarafından anlatılmaktadır hem de kaynaklarda konuyla ilgili belgelen sunulmaktadır. Günümüzde ise Erzurum, Bosna’dan et ithal eder duruma gelmiştir. 

Erzurum’un meşhur yemeği olan ve tanıtım amacıyla farklı şehirlerde kurulan her stantta ziyaretçilere ikram edilen cağ kebabının eti de maalesef büyük oranda başka illerden gelmektedir. Aslında Erzurum yaylalarında otlamış olan koyunun etinden yapılması gereken cağ kebabı, çiftliklerde yemlerle beslenen koyunların etinden yapıldığı için köylerde yapılanla aynı tadı vermemektedir. 

Hayvancılığın istenen boyutta olmaması sebebiyle şarküteri ürünlerinin üretimi konusunda ciddi bir tesisleşme gerçekleşmemiş durumdadır. Üretimi, şehir standartlarında en iyi yapan işletmeler de şehrin ihtiyacını ancak karşılar, il dışına ciddi anlamda ürün veremez durumdadırlar. 

Erzurum, maden ve değerli taş konusunda da önemli bir potansiyele sahiptir. Şehrin tanıtımında önemli bir yere sahip olan Oltu taşı, en meşhur cevherlerden biridir. Yine Oltu ileözdeşleşmiş bir başka cevher de Oltu zümrüdüolarak bilinen yarı değerli yeşil taştır. Özellikle kadınlar için yapılan takılarda tercih edilen bu taş, şehrin yükselen değerlerindendir. 1970’lerde MTA’nın yapmış olduğu araştırmalara göre 117 çeşit maden, değerli ve yarı değerli taş tespit edilmiş olan Erzurum, bu potansiyelinden yukarıda saydığımız iki taş dışında neredeyse istifade edememektedir. Krom, bakır ve kömür çıkarılsa da şehir ekonomisine katkıda bulunmanın çok gerisindedir.

Önceleri daha fazla olan atölye ve fabrika da eskiye nazaran azalmış durumdadır. Bundan onlarca yıl önce şehirde ciddi sayıda tuğla ve kiremit ocakları varken günümüzde Erzurum’un inşaat sektöründeki malzemesi dışarıdan gelmektedir. Bu konuda en tutarlı tarafı çimento fabrikasıdır. 

Yakın zamanda özelleştirilen şeker fabrikası da şehrin en önemli yatırımlarından biridir.  Malumunuz şeker fabrikasının hammaddesi şeker pancarıdır. Şeker pancarı ekimi tarım alanında canlılık sağlarken pancarın posası olan küspe de hayvan yemi olarak kullanılması hasebiyle hayvancılığa katkı sunmaktadır. Şehirde üretilip şehir dışına da satılan şekerin, şehir ekonomisine katkısı ise yadsınamaz. 

Şehirde son yıllarda atılım yapılan alanlardan biri de tekstildir. Şehirde büyük umutlarla açılan Tekstilkent’in yer seçiminde yapılan yanlışlar yüzünden milyonlarca liraya mal olan yatırım isteneni veremeden yıkılıp gitti. Yeni organize sanayi kurma çalışmaları hâlihazırda gerçekleşmediği için mevcut atölyeler de çeşitli yerlerde geçici olarak konumlandırılmış vaziyette çalışmalarını sürdürmektedir. 

Şehirde ağır sanayi konusunda ise bir yatırımın olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Buraya kadar anlattıklarımızdan hareketle konuyu turizme nasıl bağlayacağımı merak edebilirsiniz. Takdir edersiniz ki turizm bir pazarlamadır. Pazarlamada ise önemli olan ürün çeşitliliği sağlamak ve memnuniyeti artırmaktır. Yerel ürünlerin çokluğu, turizmi farklı yönlerden destekler. Zira iş amacıyla yapılan gezi ve seyahatler de turizmin bir parçasıdır. 

Devletin politikalarından biri ve belki de en acillerinden birisi bölgesel kalkınmayı destekleyerek nüfusun bir bölgede toplanmasını engellemektir. Herkesin malumu olduğu üzere ülkemizde yüzölçümü bakımından altıncı sırada (yaklaşık 67.000 km²) ama nüfus yoğunluğu bakımından birinci sırasında yer alan (24 milyon 465 bin 689)Marmara Bölgesi, hem gereksiz yere o kadar insana ev sahipliği yapmakta hem de beklenen İstanbul depreminde yaşanabilecek felaketin öncesinde tedbir alabilmek amacıyla boşaltılmak zorundadır. 

Şehrimizin de içinde bulunduğu Doğu Anadolu Bölgesi ise yaklaşık 177.000 km²lik yüzölçümü ile birinci sırada yer alırken nüfus yoğunluğu bakımından 5 milyon 966 bin 101 nüfusla son sırada yer almaktadır. Doğu Anadolu Bölgesi’nin sürekli kan kaybeden şehirlerinin başında ise Erzurumgelmektedir. Güncel nüfusu yaklaşık olarak 756.893’tür. Tarih boyunca Anadolu açısından önemli bir yere sahip olan ve Doğu’nun sınır taşı olarak görülen bu önemli şehrin sürekli göç vermesini önlemek hatta göçün geriye dönmesini sağlamak için devletin ciddi adımlar atması gerekmektedir. Bunun da en iyi yolu şehirlerin kendilerini tanıtmalarını sağlayabilecek fırsatlar sunmaktır. 

Turizm Başkenti seçilmesi, Erzurum’un kendini tanıtması anlamında önemli bir fırsattır. İki yıllık süre içerisinde iyi organize olup doğru adımlar atılarak planlı hareket edilirse Erzurum, jeopolitik önemini de konuşturarak avantajlar elde edebilir. 

Erzurum’un bu anlamda ciddi altyapısı var: 2011 yılında şehrimizde yapılmış olan Universiade Kış Oyunları, 2026 yılında yapılan EYOF deneyimi kış sporları anlamında ciddi bir avantajdır. Tabii bu kış turizmi potansiyelinin şehre ve ülke sporuna ciddi katkılarının olduğu ve olacağı su götürmez bir gerçektir. Ülke turizminin canlılığını sürekli hale getirebilmek için kış turizminin daha hareketli olması gerekmektedir. Yaz aylarında özellikle kıyı kentlerinde çok yoğun olan turizmin kış aylarında canlılığını yitirmesi, ülke ekonomisi açısından da bir kayıptır. Palandöken, Kartalkaya, Erciyes, Uludağ, Sarıkamış  gibi kış turizmi potansiyeli barındıran şehirlerin bu durumda değerleri daha da artmaktadır. Spor tesisleri bakımından en avantajlı ama fırsatlar açısından dezavantajlı şehri durumda olan Erzurum’un  pozisyonunun dengelenebilmesi için bir güzellik yapıldığı da vurgulanması gereken bir gerçektir.

Erzurum’un İran’a ve Azerbaycan’a yakın olması bir avantaj sağlayacaktır. Yakın zamanda Azerbaycan ile kara yolu ile ulaşımın sağlanmasına olanak sağlayacak olan ve açılması sabırsızlıkla beklenen koridor, Erzurum’un sosyal ve ekonomik yönden canlanmasına vesile olacaktır.