Orhan DURMUŞ


TÜRK KÜLTÜRÜNDE ÇİFT BAŞLI KARTAL

.


Türk kültüründe birçok önemli motif ve desen vardır. Bunların her birinin bir anlamı manası bulunmaktadır. Çoğu zaman evlerimizde iş yerlerimizde dekor olarak süs eşyası olarak, mimaride hala kullanılmaya devam eden özellikle Selçuklu geometrik desenlerin ve hayvan imgelerinin kullanıldığını biliyoruz. Anlaşılmaktadır ki; çeşitli simge ve semboller toplumların tarihleri için önemli unsurlardan biri haline gelmiştir. Bu figür ve sembollerden biride kartal figürüdür. Türkler tarafından sıkça kullanılmış olsa dahi dünyadaki diğer milletler tarafından da sıkça kullanılmıştır.  Yoğun kullanımı sebebiyle de taşıdı anlam açısından tartışmalara neden olmaktadır. Bu yazımızda kartal figürünün özellikle Türk kültürü açısından önemi üzerine değerlendirme yapmaya çalışacağım.

 

Çift başlı kartal konusunu anlayabilmek için ilk olarak Orta Asya’da gelişen Türk hayvan üslubuna değinmek gerekmektedir. Bu üslubun ilk ortaya çıktığı yer hakkında tartışmalar olsa dahi Türk kökenli veya Türklerin mensup olduğu bozkır topluluklarının sanat tarzı olduğu düşünülmektedir. MÖ 1. binyılda ortaya çıkmaya başlayan bu üslup Orta Asya dini inançlarının ve buna bağlı yaşam tarzının sanatsal dışavurumu olarak değerlendirilmektedir. Hayvan üslubuna ek olarak kozmolojik anlatılar içinde de hayvanların önemli bir yeri olduğu görülmektedir. Temelinde Gök ve Yer/Su unsurlarının yer aldığı Türk kozmolojisinde gökte yer alan tanrılar, yeryüzünde yaşayan insanlar ve yer altında bulunan kötücül varlıklar yer almaktadır. Bu unsurlar arasında irtibatı sağlayan kişi ise “şaman” veya “kam” adı verilen uhrevi kişidir. Hala bazı davranışlarımız ve alışkanlıklarımız Gök Tanrı inancına ve şamanların davranışlarına benzemektedir. Şamanlar için kartal oldukça önemli bir simgesel anlama sahiptir. Özellikle Altay ve Sayan dağları bölgelerindeki Türk topluluklarındaki şamanların, kuşu ve özellikle kartalı sembolize eden elbiseler giydiği, kartal kuyruklarını elbiselerinde bulundurduğu görülmüştür. Şamanlar açısından olduğu kadar toplum için de farklı sembolik anlamlara sahip olan kartal, özellikle Yakut Türklerinde soylu boyların bağlı olduğu hayvan-atalardan biri olarak kabul edilirdi. Yine Yakut Türklerinin inançlarına göre şamanlar, yeryüzüne bir kartal tarafından getirilirdi. Yine bazı kaynaklarda Türkleri yeryüzüne kartalların getirdiği ve öldükten sonra bazı mezar taşlarının üzerine yapılan tasvirlerden anlaşıldığı üzere, ölen kişinin ruhunu atının taşıdığı inancı hakimdi.  Önceki yazılarımda kozmoloji üslubu, Türklerde göçebe yaşamdan kaynaklanan gökyüzünün önemi hakkında değerlendirmelerde bulunmuştum. Türk mitolojisi için gök kavramı en önemli unsurlardan biri olmuştur ve kartal simgesi ile de doğrudan bağlantılıdır. Göktürk yazıtlarında “Tengri teg Tenri” şeklinde görülen deyim, Tanrı’nın göğe benzetildiğinin işaretlerinden biri olarak yorumlanırken burada sonsuzluk açısından bir benzetme yolunun takip edildiği düşünülmektedir. Buna ek olarak Türk yurdu olarak kabul edilen Ural-Altay bölgesinde yaşamış olan halkların yaratıcılarını, gök veya gök ile ilişkili terimlerle tanımlamaları da dikkat çekmektedir.

 

Gök kavramının kartal simgesi ile birleştiği nokta ise gök direği inancıdır. Türk destanları ile düşüncelerinde göğün direği anlayışı önemli bir yer tutmaktadır. Özellikle Sibirya ve Altay bölgesinde yer alan şehirlerde, üzerine bir kuş figürünün yontulduğu uzun bir sırığın dikilmiş olduğu görülmekteydi. Hayat ağacı veya dünya ağacı olarak da yorumlanan bu sırığın üzerinde yer alan ve gök kuşu olarak adlandırılan figür genellikle çift başlı bir kartal şeklinde yapılırken bu kartalın Tanrı’ya açılan göğün kapısını beklediğine inanılırdı. Ayrıca, kartallar mitolojik önemlerinin yanı sıra astronomik bir sembol olarak da görülmüşlerdir. Hun mezar buluntularında karşılaşılan kimi kartal örneklerinde astronomik işaretlerin de yer aldığı ifade edilmektedir.

 

Anadolu da kartal motifi ilk olarak kalkolitik çağda görülmüştür. Değirmentepe mevkiinde bulunan mühür üzerindeki tasvir ancak tüm araştırmalar neticesinde özellikle Anadolu’daki mitsel inançlar içinde kartalın bir atribü özelliği (atribü: antik heykellerde bir heykelin hangi tanrıya ya da tanrıçaya ait olduğunu anlamaya yardım eden ayrıntı. örneğin, Hermesin atribüsü kanatlı sandaletleri, elinde tuttuğu para kesesidir.) olmadığına yönelik çıkarımlar yapılmaktadır.

 

Anadolu’da Türk hâkimiyeti ile birlikte Türk eserlerinde sıkça karşılaşılan kartal figürü kimi örneklerde asli şekli ile kullanıldığı gibi kimi örneklerde daha stilize bir anlayışla da yorumlanmıştır. Kartal veya çift başlı kartal tasvirleri genellikle taş malzemeli örneklerde dolgun kabartma yöntemiyle işlenmiştir. Taş malzemenin yanında çini, alçı ve ahşap malzemeli örneklerde de bu tasvirler ile karşılaşmak mümkündür. Bu kartal tasvirlerinde baş kısmı genellikle profilden verilirken, gövde önden tasvir edilmiştir. Arabesk zeminde tasarlanan kartallar ise tamamıyla profilden tasvir edilmiştir. Bu figürlerde sivri kulaklar, iri gözler, kıvrımlı gagalar ve kimi örneklerde gaga altında ortaya çıkan sarkıntılar dikkat çeker. Kimi çift başlı kartal örneklerinde özellikle kuyruk kısmının başlangıcında yer verilen hilal motifi de ayrıca dikkat çekmektedir.

 

İlk başta dini bir motif olduğu anlaşılan ve yukarıda da bahsettiğimiz gibi Türklerde gök kavramının önemi sebebiyle ilişkilendirilen göklerde dolaşan kartal, kullanım şekil ve boyutları farklılıkları dışında hakimiyet anlamı gök çatı Türklere Dünyanın Yurt olduğu anlamları da yüklenebilmektedir. Çift başlı kartal motifi farklı yorumlanarak Doğu-Batı hakimiyeti anlamları da yüklenebilmektedir. Yırtıcı bir canlı olması, fiziki özellikleri ve kabiliyetleri dikkate alındığında bu denli bir sembolik değerin kartala atfediliyor olması ilginç bir sonuç değildir. Ancak pek çok simge ve sembol gibi kartal figürü de ortaya çıktığı dönemdeki sembolik değerinin yanında farklı anlamları da içinde barındıran bir sembole dönüşmüştür.

 

Sonuç olarak, Çift başlı kartal motifi Türk kültüründe hala varlığını sürdüren sembolik bir figürdür. Kullanım amaçları; nazarlık, kuvvet sembolü, totem gibi pek çok sembolik anlamı içeren figür mezar yapılarından burçlara halı ve kumaşlardan sikkelere kadar pek çok farklı alanda yer almıştır. Özellikle hakimiyet sembolü konusunda anakronizm hatalarının varlığı görülse de figürün Türklerin siyasi varlığının da bir ifadesi olarak görülebilmesi mümkündür.