Sevgi GÖL

Tarih: 22.09.2025 18:27

Sağlığın Görünmez Ordusu: Toplum Hizmetlerinin Sessiz Kahramanları

Facebook Twitter Linked-in

Hastaneler, acil servisler, yoğun bakımlar. Sağlık denince çoğumuzun aklına gelen ilk yerler bunlardır. Ancak bir de görünmez bir ordu vardır ki onlar olmadan bu sistem asla ayakta kalamaz: toplum sağlığı hizmetlerinin sessiz kahramanları. Onlar ne bir ameliyat masasında görünür, ne de beyaz önlükleriyle dikkat çekerler. Ama işin özünde, toplumun sağlığını ayakta tutan gizli mekanizmayı onlar çalıştırır.
Bugün bir salgın çıktığında ilk koşan kimdir? Aşı kampanyalarında kapı kapı dolaşan, kırsal köylerde dahi çocukları bulan kimdir? İşte o görünmez kahramanlar: aile hekimleri, hemşireler, ebe ve saha çalışanları. Onların emeği olmadan modern sağlık sistemi kâğıttan bir kuleye benzerdi.
Gelin biraz daha açalım. Dünya Sağlık Örgütü’nün son raporlarında özellikle toplum temelli sağlık hizmetlerinin koruyucu hekimlik açısından ne kadar kritik olduğu vurgulanıyor. Çünkü hastalık çıktıktan sonra tedavi etmek, hem maliyetli hem de toplum açısından ağır bir yük. Oysa bir toplum sağlığı merkezi, basit bir eğitim semineriyle onlarca kişiyi hastalanmaktan koruyabiliyor.
Peki biz toplum olarak onların değerini yeterince biliyor muyuz? Ne yazık ki hayır. Sağlıkta şiddet vakaları çoğunlukla hastanelerde gündeme geliyor, ama toplum sağlığı çalışanlarının yaşadığı zorluklar neredeyse hiç konuşulmuyor. Oysa onlar, çoğu zaman sahada tek başlarına kalıyor, kalabalık köy odalarında ya da derme çatma sağlık evlerinde yüzlerce kişiye aynı anda hizmet veriyor.
Geçtiğimiz yıl Hatay’da yaşanan deprem sonrasında, en hızlı organize olan ekiplerden biri toplum sağlığı çalışanlarıydı. Çadır kentlerde hijyen koşullarını sağlamak, salgınların önünü kesmek, çocuklara aşı yapmak. Bütün bunlar sessizce ama hayati bir biçimde onların çabasıyla yürütüldü. Belki haberlerde isimleri geçmedi ama onların emeği binlerce insanın hayatını etkiledi.
Burada bir parantez açmak istiyorum: Sağlık dediğimiz şey yalnızca bireysel bir iyilik hali değildir, aynı zamanda toplumsal bir güvenlik meselesidir. Tıpkı askerlerin sınırları koruması gibi, toplum sağlığı çalışanları da görünmez bir cephede toplumun bağışıklığını, sağlığını ve direncini koruyor. Onlar olmasa, küçük bir salgın büyük bir felakete dönüşebilir.
Ama mesele sadece görev değil; aynı zamanda motivasyon. Düşünün, gün boyu onlarca eve giriyorsunuz, çocuklara aşı yapıyorsunuz, yaşlılara ilaç takibini anlatıyorsunuz. Akşam olduğunda ise kimse size teşekkür etmiyor. İşte tam da burada toplumun farkındalığı devreye girmeli. Çünkü toplum sağlığı çalışanlarını alkışlamak, sadece moral vermek değildir; aynı zamanda onların varlığını kabul etmektir.
Bana kalırsa sağlık politikalarının önceliklerinden biri bu görünmez ordunun sesini daha çok duyurmak olmalı. Onlara daha iyi çalışma koşulları, daha güvenli alanlar, daha güçlü destek mekanizmaları sağlanmalı. Çünkü onlar sadece bugünü değil, yarını da koruyorlar.
Kısacası, sağlık dediğimiz şeyin kalbi sadece ameliyathanelerde değil, toplumun tam ortasında atıyor. Ve bu kalbin ritmini düzenleyenler, sessizce çalışan o görünmez kahramanlardır. Belki bir gün biz de onları hak ettikleri kadar görünür kılabiliriz.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —