Erzurum Memur-Sen İl Başkanı Mustafa Karataş, 2023 yılının bitmesiyle birlikte eğitimde yaşanan olayları değerlendirdi.
www.erzurumgunebakis.com / Muhammet YILMAZ
2023-2024 eğitim öğretim yılı hakkında konuşan Erzurum Memur-Sen İl Başkanı Mustafa Karataş, eğitim-öğretimde ki açıkla değindi.
2023’TEN ÖNCE EĞİTİM
-PANDEMİ SÜRECİ
“Öncelikle zaman zaman bize alanın sesini duyurma noktasında vermiş olduğunuz nu fırsatlardan dolayı şahsınıza ve temsil ettiğiniz kuruma şükranlarımı sunuyorum. Eğitim öğretim her ne kadar dönemsel olarak her iki yılı da içine alacak şekilde yani 2023 ve 2024 yılı eğitim-öğretim yılı programı şeklinde planlansa da biz bu programın 2023 yılı içine ait olan dönemi bitirmiş bulunmaktayız. Tabi yeni bir yılın içerisindeyiz. 2020’li yıllar özellikle eğitim alanında büyük sıkıntıların ortaya çıkmasına ya da eğitim alanında sıkıntıların belirmesine vesile oldu. Özellikle bu sıkıntılar aynı zamanda bir başka imkânın da ortaya çıkmasının zorlayıcısı oldu. Bildiğiniz üzere 2020’li yıllarda bir pandemi süreci oldu. Bu pandemi sürecinde 1 yıla yakın veya 1 yıla yakın bir zaman diliminde öğrencilerimiz ve öğretmenlerimiz okullar kapandığı için evlerinde tabiri caizse mahsur kaldılar. Bu süreç içerisinde eğitim boş durmadı, o günün şartlarında uzaktan eğitim modeli adı altında çevrimiçi eğitimler başladı. Tabi eğitimin açığını gidermesi açısından önemli bir katkı sağladı ve sağladığı katkı bugün daha da yaygınlaşarak, eksiklikleri giderilerek eğitim sürecinin içerisine dâhil edildi. Ancak bir başka yönden baktığımız zaman sınıfta ki yüz yüze etkileşimin ne kadar önemli olduğunu bize gösterdi. Tabi insanoğlu bilgiye çok farklı yerlerden ulaşabilir ama bunun yüz yüze, kendi yaşıtlarınızla beraber öğrendiğiniz bilgilerin vermiş olduğu zevk hiçbir şey ile kıyaslanamaz.”
2000’Lİ YILLARDAN BUGÜNE EĞİTİM
TÜRKİYE’NİN VE ERZURUM’UN EĞİTİM DÜZEYİ
“2022-2023 eğitim öğretim yılı bir yeniden bir doğuş olarak nitelendirilebilir. Yaşanılan onca şeyden sonra her şeyi normale döndüğü yıllar bu yıllardır. Şu konudan da bahsetmek gerekir ki 2000’li yıllar eğitim-öğretimde önemli adımların atıldığı yıllar oldu. 2000’li yıllarda eski dönemlerle kıyaslama yapılmayacak şekilde fiziki ortamların gelişimini kendi gözlerimizle gördük. Sınıfa düşen öğrenci, öğrenciye düşen öğretmen sayısına kadar birçok noktada Avrupa ölçeğinde bir ortalama yakaladık. Fakat bununla beraber ders başarısı konusunda aynı şeyler söylemek mümkün değil. Özellikle sayısal derslerde Türkiye genelinde dünya ortalamasının altında bir başarıdayız. Erzurum olarak da bu başarı Türkiye’nin altında. Her ne kadar birey olarak ortalamanın üzerine çıkan okullarımız olsa da toptan baktığım zaman genel anlamda örneğin üniversite sınavlarında ortalamanın kıyısında olduğumuz söylenebilir. Eğitim öğretimin bu kısmında ciddi bir sorun vardır. Bu soruna çözüm bulmak şüphesiz her eğitimcinin de görevidir. Genel anlamda sıkıntısız süreç yaşadık ama özellikle çalışan öğretmenler itibariyle baktığımız zaman şuan da var olan irade de Bakanlık sorunlarımızı birebir dinleyerek çözme gayreti içerisinde olması ve çözüme kavuşturduğu birçok konunun olması bizim alanda ki sorunların bir çözüm iradesinin olmasını göstermesi açısından kıymetli ve değerlidir. Bununla da hem umutlanıyor hem de seviniyoruz. Bundan dolayı başta bakanımız olmak üzere bakanlık çalışanlarımızı ve onları taşrada temsilcilerini tebrik ediyoruz.”
ÖĞRETMENLER HAK ETTİĞİ EKONOMİK DEĞERİ GÖRMÜYOR
“Bir başka konu olarak yıllardır kronikleşmiş sorunlarımız var. Bu sorunların bir çözüme kavuşması gerekiyor. Bu sorunları saymak gerekirse hiç şüphesiz en başta öğretmenlik mesleğinin gün geçtikçe alanda ekonomik değerinin kaybetmesi gelir. Eskiden öğretmenlik bir öğrencinin ilk üç tercihi içerisindeyken günümüzde en alt sıralarda bulunuyor. Bunun en belirgin nedeni de öğretmenin gerçek anlamda hak ettiği ekonomik değeri görmemesi ve almamasıdır. Bir başka husus süreç içerisinde öğretmenlerimizin uğradığı mağduriyetler vardır. Ne gibi mağduriyetler olduklarından bahsedeyim. 2005-2006 yılında yapılan kariyer basamak sınavı vardı. Bu sınavdan sonra maalesef Milli Eğitim Bakanlığı bir yönetmelik çıkararak her yıl yapılacak sınavı yapmayıp 17 yıl boyunca mağdur ettiği öğretmenler var ve bu öğretmenler, 17 yıl gecikmiş olan sınavın geçen yıl yapılmasıyla uzmanlık aldılar. Milli Eğitim Bakanımızdan şöyle bir isteğimiz var; 17 yıl MEB tarafında yönetmenlik çıkarılmayarak mağdur edilen ve uzmanlık alamayan bir kesim var. Bu süreç içerisinde uzmanlık alamayanlara bir defaya mahsus uzmanlık hakkının verilmesi eğer uzman olmuşlarsa bir defaya mahsus başöğretmenlik verilmesinin bakanlıkta oluşturulmuş bu mağduriyetin ortadan kaldırılması anlamında önemli bir adım oluşturacağını belirtmen istiyorum.”
EŞ ÖZRÜ GELMELİ
“Bir başka sıkıntı da eş özrü meselesidir. Çalışanlarımızın arasında bilindiği üzere kamu görevlisi olma dışında farklı alanlarda veya özel sektörde çalışan insanlar var. Dolayısıyla bu insanların aile birlikteliklerinde büyük bir sıkıntı vardır. Geçen yıl Cumhurbaşkanımızın ortaya koymuş olduğu iradeyle 460 binin üzerinde sözleşmeli çalışan memur kadroya geçti ancak kadroya geçmelerine rağmen bu arkadaşların hali hazırda sorunları bitmedi. Bu arkadaşların şuan da en önemli sorunu eş özrünün verilmesidir. Hem şehir içinde hem de ilçeler arasında kabul gören bu sıkıntı konusunda yanlış bir durum olduğunu savunuyorum. İnsanları eşlerinde çocuklarından ayrı bırakmam hem insanlık açısından hem de mensubu olduğum din açısında yanlış bir durumdur.”
MESLEK KANUNUNDA DEĞİŞİKLİKLER OLMALI
“Bunun haricinde öğretmenlik meslek kanunu ile ilgili de söyleyeceklerim vardır. Meslek kanunu çıktı ve bunda sendikamızın emeği çok önemlidir. Meslek kanununun çıkmasına birinci derecen katkısı olan bir teşkilatız. Fakat şuan da bu kanunun yetersizliğiyle alakalı taleplerimiz var. Dolayısıyla bu kanunun yeniden ele alınması ve içeriğinin, öğretmenin tüm taleplerini içerisine alacak şekilde ele alınarak, yeniden meclise sunulup, kanun halinde değiştirilmesi lazımdır. Bunun içerisinde öğretmenin, öğretmenliğe başladığı andan ölümüne kadar olan süreci içine alacak şekilde planlanması lazımdır. Öğretmenin izninden emekliliğine, emekliliğinden ölümüne kadar olan sürece kadar tamamını kapsaması lazımdır. Oysaki bugün emekli olan bir öğretmen kariyer basamaklarında elde ettiği başarıları, uzman öğretmenlik ve başöğretmenliği bile kullanamaz bir pozisyonda. Meslek kanunu bu anlamda yeniden ele alınması gereken bir kanundur. Meslek kanununda şuan uzman öğretmenlik için 10 yılını doldurmuş, başöğretmenlik için ise 10 yıl uzman öğretmenlik yapmış olunması gerekir. Süre çok uzun. Bu süre gerçekten bir eğitim öğretim süreci içerisinde öğretmenlerimizin uzman olduktan sonra başöğretmenlik için 10 yıl beklemesi kabul edilebilir bir durum değildir.”