Bir solukta okunacak Erzurum Şehrengizi

Gazetemiz yazarı Abdurrahman Zeynal´ın gayretleriyle Erzurum kitaplığı yeni bir eser kazandı.

1.05.2019 08:20:27 0

si?

Sinan Aydın

Uzun yıllar içerisinde şehrin sokak ve caddelerinde kış-yaz demeden yürüyen, mahallelerin varlığına ve yokluğuna tanıklık eden yazar, "Erzurum Şehrengizi" adlı eseriyle okuyucusunun karşısına çıktı. Erzurum Kitap fuarında imza günü yapan Abdurrahman Zeynal, kitaba karşı gösterilen ilgiden memnun. GÜNEBAKIŞ Gazetesi olarak Zeynal hocamızı fuarda ziyaret ederek, kitabın fikir ve hayata geçiriliş aşaması ile ilgili hoş bir sohbet ettik.

İşte bir solukta okuyacağınıza inandığımız o röportaj?

* Hocam kitabınızdan biraz söz eder misiniz? Bu kitap nasıl ortaya çıktı?

Kitabın öyküsü en az kırk yıllık gözlem, gezi, söyleşi, şehrin imarı, sosyal döngüler ve kültür değişimlerinin bir özeti gibi ortaya çıktı. Kitap şehrin Maddi ve kültürel değişimlerdeki gözlemlerim sonucunda oluştu.

*Önce kitabınızın ismi dikkatimizi çekti. "Erzurum Şehrengizi". Şehrengiz ne demek? Biraz konu hakkın da bilgi alabilir miyiz?

1995 yılında TRT´nin düzenlediği "iller yarışıyor " programında Erzurum´u temsil etmiş, şehrin sözcülüğünü yapmıştım. Ekip arkadaşlarımla  birlikte  eleme usulüyle finale kadar yükselmiş, finalde ki "şehrengiz nedir" soruyla kaybetmiştik. Soru bir edebiyat sorusuydu ve "Şehrengiz nedir" idi.  İşte bu soruyla yarışmayı kaybetmiştik. Kitabın ismi o yıllarda şekillenmeye başladı. Şehrin unutulmuş,  gizli kalmış, pek bilinmeyen  özelliklerinin yazılarak kayıt altına alınması gerekiyordu!  Bu kitapla bunu yapmaya çalıştım.

*Sizin özellikle sabah-akşam yürüyüşleriyle gözlem yaptığınızı biliyoruz kitapta bunları yazdınız mı?  Neler gördünüz? Neler hissettiniz?

Bir dönemler konaklar vardı. Ticaret çoktu. Zanaatkarlar, meslek erbabı olanlar çalışıp şehir ekonomisine katma değer üretirken sabahları dükkanlarını güneş doğumuyla birlikte açar, kapı önlerini süpürür, "zibilleri"  "zibil" kabına koyar, toplanma alanlarına bırakır, sonra sabahçı kahvehanelerinde çaylarını yudumlarken günün ilk sohbetini de yaparlardı. Şimdilerde ne sabahçı kahveleri ..! Ne Erzurum konakları ve nede o zengin ticaret kaldı. Bunları gözlemledim ve gördüklerimi kayda geçirdim.

* Mahalle ve sokaklar hakkında neler söyleyeceksiniz?

Şehir sokağıyla, caddesiyle, bağrında taşıdığı mezarlıklarıyla ve mimarı eserleriyle bir bütündü. Erzurum da bir zamanlar hayat ve ölüm iç içeydi. Bu özellik masalımsı bir özellik kazandırıyordu. Cadde ve sokaklarda günün her saatinde selamlaşan, ölüsünden-dirisinden haberdar olan insanlar vardı. Belki sokalar asfalt değildi. Yağmur yağdığı zaman çamur bile oluyordu. Ama insanların yürekleri bunları ortadan kaldırıyor ve Tarihî Saltuklu, Osmanlı izlerini taşıyordu. Değişim bu izleri sildi ve yok etti.

* Kitapta Kültürel ve Sanatsal kırılmalardan da söz ediyorsunuz. Bunlar nelerdi?

Erzurum dünyanın en eski şehirlerinden biridir. Özellikle Saltuklu, İlhanlı Osmanlı ve Cumhuriyetin izlerini taşımaktadır. Bu izler; Camii, Medrese, Han, Hamam, Mektep, Konak özelliklede çeşme olarak ortaya çıkmaktadır. Kadim mahalleler örneğin Camii Kebir, Çortan, Mirza Mehmet gi mahalleler ne yazık ki günümüze gelmemiş durumda  Bunları kaybedince bir şehir ne olur? Geriye ne kalır? Acı ama bunları yazmak insanını acıtıyor ama bunları yazdık bu eserde.

*Birazda sosyal hayattan söz eder misiniz?

Erzurum´da geçmişte sosyal ve kültürel hayat çok zengindi. Kahvelerde, evlerde masal (hekat) anlatanlarıyla kültür kuşaktan kuşağa aktarılıyor, mahalle aralarında yabancılara hemen yardım ediliyor, Ramazanlar, iftarlar, düğünler, misafir ağırlamalar insani bütün özellikleri içeriyor ve sosyal değişimlerini tüm tonlarını içinde barındırıyor. Ramazan geceleri ne kadar renkli geçiyordu ise sonrası da o kadar zıt bir görünüm arz ediyordu.

* Şehirde mesire yerleri, bahçeler, eğlence mekanları konusunda neler gözlemlediniz?

Bir zamanlar Abdurrahmangazi, Ilıca, Dumlu, Tohum Islah, Boğaz gibi yerlere seyre çıkır semaverler, keteler, çörekler ve böreklerle özellikle bayanlar günübirlik seyir´e gider, Fıkfıklar´da  bayanlar günlerini muhteşem geçirir, Palandökenlerden suların oluşturdukları gölcüklerde çocuklar yüzer, pazar günleri şehir hipodromunda at yarışlarını, cirit oyunlarını seyrederlerdi. Kitapta bunlardan izler bulacak okuyucu.

* Kıymetli hocam şehir merkezinde çay bahçeleri önemli sohbet mekanları ne durumdaydı?

Abdurrahman Zeynal: Lala Paşa Caminin önünde gazinolar şehrin kültür ve sanatına renk katarken, pastaneler, gün görmüş dadaşların sohbetlerine ev sahipliği yapardı. Havuzbaşı´nda 1936 yılında yapılmış olan Halk Eğitim Merkezi muhteşemdi. Her Erzurumlunun hatırası vardı. Yanındaki Orkide çay bahçesinde sanatçılar sahne aldığında bin seyirci sandalyelerinde saatlerce söz ve müziğe doyarlardı. Esefin kahve hanesi kim bilir asırlarca nelere tanıklık etmişti? Şimdilerde bütün bunlardan eser yok. Okuyucu hüzünlenecek ama gerçek bu...

* Son olarak neler  söyleyecek, neler isteyeceksiniz hocam?

Abdurrahman Zeynal: İsteğim şu. Yaşanabilir bir şehir. Kültür ve sanatın öne çıktığı, insanların birbirini sevdiği, saydığı ve ön yargılı olmayan bir toplum. Kültürel değerlerini koruyan, bunları bir miras gibi gelecek kuşaklara aktaran sevgi ve barış toplumu. Dününü iyi bilen, bugününü güzel yaşayan ve yarına muhteşem kültür, sanat eserleri bırakan bir şehir hayal ediyorum. Erzurum Şehrengizi kitabımla da bunu amaçladım. Umarım okuyucu  hikaye tadında kitabı okur ve olaylar hakkında gereken dersleri çıkarır.

* Bu güzel söyleşi için teşekkür ederim. Yüreğinize sağlık kıymetli hocam.

Asıl ben teşekkür ederim bana bu güzel söyleşiyle kitabımın tanıtımını yaptığınız için. Bu fırsatı veren Günebakış Gazetesi ailesine başarılar dilerim.