www.erzurumgunebakis.com / Muhammet YILMAZ
Son yıllarda mobil cihazlar, bilgisayarlar ve oyun konsolları üzerinden erişilebilen çevrim içi oyunların artan popülaritesi, çocukların ekran başında geçirdiği süreyi önemli ölçüde artırdı. Özellikle pandemi sonrası dönemde uzaktan eğitimle birlikte dijital ortamda geçirilen zamanın doğal bir parçası haline gelen bu alışkanlık, eğlence ve sosyalleşme aracı olmanın ötesine geçerek bağımlılığa dönüşmeye başladı.
Araştırmalar, 8 ila 16 yaş arası çocukların büyük bir bölümünün günde 4 saatten fazla oyun oynadığını gösteriyor. Bu sürenin bazı bireylerde 8 saatin üzerine çıktığı bildiriliyor. Oyun bağımlılığı, yalnızca akademik başarıyı olumsuz etkilemekle kalmıyor; aynı zamanda uyku bozuklukları, öfke kontrol sorunları ve sosyal izolasyon gibi psikolojik sorunlara da yol açabiliyor.
Ailelerin ve eğitimcilerin en büyük endişesi, çocukların gerçek dünya ile bağlarını zayıflatmaları. Uzmanlar, oyunların tamamen yasaklanmasından ziyade kontrollü bir şekilde sınırlandırılması gerektiğini vurguluyor. Dijital dengeyi kurabilmek için aile içi iletişim ve bilinçli teknoloji kullanımı ön plana çıkıyor.
Birçok eğitim kurumu ve sivil toplum kuruluşu, dijital okuryazarlık ve oyun bağımlılığıyla mücadele konusunda farkındalık kampanyaları düzenliyor. Ayrıca bazı ülkelerde, oyun sürelerini kısıtlayan yasal düzenlemeler de gündeme gelmiş durumda.
2025 yılı itibarıyla dijital çağın getirdiği bu yeni nesil bağımlılık türü, hem bireysel hem toplumsal düzeyde ele alınması gereken önemli bir konu haline gelmiş bulunuyor. Uzmanlar, sağlıklı bir gelecek için teknoloji ile insan arasındaki dengeyi kurmanın kaçınılmaz olduğunu belirtiyor.