Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Türkiye artık darbeci zihniyetin 70 yıl boyunca örselediği, askeri eğitim ve yönetim sistemini tamamen terk etmiştir.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Milli Savunma Üniversitesi Harp Okulları Diploma Alma ve Sancak Devir Teslim Töreni'ne katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Musa Avsever, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Ercüment Tatlıoğlu ve Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Atilla Gülan eşlik etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, tören alanına geldiğinde öğrencileri “Merhaba harbiyeliler, nasılsınız” diyerek selamladı. Kara Harp Okulundan 51'i dost ve müttefik ülkelere mensup olmak üzere toplamda 953 öğrenci mezun oldu.
“TSK 15 Temmuz darbe girişimi ardından bünyesinde ciddi bir temizlik yapmıştır”
Törende bir konuşma gerçekleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dünyadaki güç dengelerinin yeni gerilimleri ve muhtemel çatışmaları artırdığı bir dönemde her sınıftan ve rütbeden askeri personelin ordumuz için kritik öneme sahip olduğu muhakkaktır. Milletimizin göz bebeği ordumuz bölgesel tehditler ve terör örgütleri yanında bünyesine sızmaya çalışan sinsi yapıların yol açtığı tahribatlar ile de mücadele etmek mecburiyetinde kalmıştır. Her dönemde farklı kisvelerle karşımıza çıkan bu yapıların en son ve alçak örneği FETÖ'ydü. Türk Silahlı Kuvvetlerimiz (TSK) milletimizin destansı direnişi ile başarısızlığa uğrayan 15 Temmuz darbe girişimi ardından bünyesinde ciddi bir temizlik yapmıştır. Bu büyük temizliğin ardından ordumuzun bittiğini, kolay kolay ayağa kalkamayacağını hele hele dünyaya parmak ısırtacak harekatlar yapamayacağını düşünenlerin yanıldıklarını özellikle görmeleri sadece birkaç hafta sürdü. Darbe girişiminden sadece 40 gün sonra başlattığımız Fırat Kalkanı Harekatı ile bölgemizdeki insani krizin en önemli aktörü haline dönüştürülen DEAŞ'a ilk büyük ve ciddi darbeyi biz vurduk” ifadelerini kullandı.
“Türkiye artık darbeci zihniyetin 70 yıl boyunca örselediği, askeri eğitim ve yönetim sistemini tamamen terk etmiştir”
Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı gibi harekatlar ile Türk Silahlı Kuvvetlerinin gücünü tüm dünyaya bir kez daha gösterdiklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ordumuzun personel temin ve eğitim sistemini yeniden yapılandırarak FETÖ'cülerin tasfiyesi ile oluşan boşluğu hızla doldurduk. Ordumuza çeşitli seviyelerde personel yetiştiren Harp Okullarımızı, Meslek Yüksek Okullarımızı ve enstitülerimizi Milli Savunma Üniversitemizin bünyesinde daha kaliteli ve etkin eğitim verecek şekilde yeniden kurduk. Üniversitemizin yurt içinde ve yurt dışında uydurma haberler ile karalanmaya çalışılmasının arka planında işte bu başarının getirdiği hazımsızlık bulunuyor. Yaptığımız reformun ordumuzu zayıflatmaya değil, tam tersine güçlendirmeye yönelik olduğunun en büyük ispatı kazanan başarılar, dünyanın dört bir tarafında yürütülen görevlerdir. Bir kez daha altını çizerek ifade ediyorum; Türkiye artık darbeci zihniyetin 70 yıl boyunca örselediği, askeri eğitim ve yönetim sistemini tamamen terk etmiştir. Yeni askeri eğitim ve öğretim sistemimiz ile milli iradenin üstünlüğü ilkesine sıkı sıkıya bağlı, sadece millete hizmet eden, sadece devletine ve onun meşru idarecilerine tabii bir Türk Silahlı Kuvvetlerine hamdolsun sahip olduk. Bu kazanımlardan kesinlikle taviz vermeyeceğiz” şeklinde konuştu.
“Ülkemizi 2053 vizyonuna hazırlarken en büyük güç kaynağımız milletimizin ordusudur”
Türk Silahlı Kuvvetlerinin her geçen gün gücüne güç kattığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Küresel ve bölgesel gelişmeler ordumuzu daha nitelikli ve daha fazla insan gücü ile takviye etmemiz gerektiğine işaret ediyor. Önümüzdeki dönemde tüm enerjimizi, konsantrasyonumuzu ve imkanlarımızı bu doğrultuda kullanacağız. Türkiye'nin böyle bir kabiliyete kavuşmasında emeği geçen rektörümüz başta olmak üzere Milli Savunma Üniversitemizin tüm mensuplarına şahsım ve milletim adına teşekkür ediyorum. Milletin meclisi ile milletin cumhurbaşkanıyla, milletin yargısıyla ve en önemlisi milletin bizatihi kendisi ile ülkemizi 2053 vizyonuna hazırlarken en büyük güç kaynağımız milletimizin ordusudur” diye konuştu.
“Artık belli bir gücümüz var”
Türkiye savunma sanayiinin yerlileşme oranlarına kaydettiği başarıya da değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Birinci ve İkinci Dünya Savaşları sonunda kurulan küresel güç ve üretim dengesi, son dönemdeki gelişmeler ile ciddi bir sarsıntı içine girmiştir. Türkiye özellikle de İkinci Dünya Savaşı'nın, Soğuk Savaş yılları boyunca, Orta Doğu, Kafkasya ve Karadeniz'de hep istikrar sağlayıcı bir unsur olarak yer almıştır. Soğuk Savaş'ın ardından ülkemiz bu istikrar sağlayıcı rolünü Balkanlar'dan Güney Asya'ya, Kuzey Afrika'dan Orta Asya'ya kadar geniş bir alana teşmil etmiştir. Terörle mücadelesindeki tecrübelerini ve geliştirdiği savunma sanayii ürünlerini tüm dostları ile paylaşan Türkiye'nin bu cömertliği pek çok yerde oyun değiştirici bir işlev görmüştür. Göreve geldiğimizde savunma sanayiinin yüzde 20'si milli bunun dışında elimiz boş. Ama şimdi hamdolsun bu yüzde 20 yüzde 80'e çıktı. Artık belli bir gücümüz var” açıklamasında bulundu.
“Bu dönemin en baskın özelliği jeopolitiğin tekrar önem kazanmasıdır”
Cumhurbaşkanı Erdoğan ayrıca, konuşmasının devamında, “Dünyada 2008 finans krizi ile başlayan ekonomik sarsıntı, korona virüs salgını ve sonrasında Ukrayna Rusya Savaşı ile giderek şiddetlenmiştir. Öyle ki artık uluslararası mecralarda girilen dönemi yeni Soğuk Savaş düzeni olarak yorumlayanlar dahi vardır. Bu dönemin en baskın özelliği jeopolitiğin tekrar önem kazanmasıdır. Doğu Akdeniz ve Karadeniz, yeni enerji kaynaklarının keşfinden gıda ve tedarik zincirlerinin istikrarına kadar pek çok vasfı ile öne çıkan coğrafyalar arasındadır. Hiç şüphesiz güncellenen siyasi coğrafya beraberinde yenilenen güvenlik konseptlerini de getirmektedir. Ülkemizin Akdeniz'den Karadeniz'e, Balkanlar'dan Kafkasya'ya kadar tüm etki alanındaki artan gücü bu yeni dönemin bir başka özelliği de sosyal medyadan ve dijital mecralardan dizilere kadar farklı alanlarda kendini gösteren yeni tehditler sebebiyle milli güvenlik kavramının kapsamının genişlemesidir” ifadelerine yer verdi.