www.erzurumgunebakis.com / Muhammet YILMAZ
Hemen herkesin gündelik yaşamında fark etmeden tekrar ettiği bazı davranışlar vardır: Kapıyı defalarca kilitlemek, muslukları kontrol etmek, eşyaların simetrisini düzeltmek…
Uzmanlara göre, tekrar eden düşünce ve davranışların “huy” olmaktan çıkıp bir rahatsızlık haline gelmesi, bu davranışların yaşam kalitesini ne ölçüde etkilediğiyle doğrudan ilgili. Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) olarak adlandırılan bu rahatsızlık, kişinin zihninde istemsizce beliren, rahatsız edici düşüncelerle (obsesyon) başlar. Bu düşünceleri bastırmak ya da rahatlamak için yapılan tekrar eden davranışlara ise kompulsiyon denir.
Takıntı hastalığı denildiğinde akla ilk gelen temizlik ve düzen saplantısı olsa da, obsesyonlar yalnızca bu alanlarla sınırlı değildir. Cinsel yönelim, dini inanç, akademik başarı, ilişkiler gibi farklı alanlarda da kişiyi zorlayan düşünceler gelişebilir. Kimi bireyler sürekli olarak dua etmek zorunda hissederken, kimileri kendi düşüncelerinden bile korkar hale gelebilir.
Hayat Kalitesini Ne Zaman Etkiliyor?
Davranışların hastalık seviyesine ulaşıp ulaşmadığı, kişiye verdiği rahatsızlık ve günlük yaşamı ne kadar etkilediğiyle ölçülüyor. Eğer bir düşünce ya da davranış sürekli olarak huzursuzluk yaratıyor, kişinin günlük yaşamını aksatıyor ve tekrar eden bir döngüye dönüşüyorsa, bu noktada profesyonel destek alınması öneriliyor. Uzmanlar, bu tür durumların erken fark edilmesinin tedavi süreci açısından kritik olduğunu vurguluyor.
Genetik ve Çocukluk Etkisi
OKB'nin ortaya çıkmasında genetik yatkınlık ve çocuklukta maruz kalınan aşırı disiplinli ya da kontrolcü ebeveyn tutumları da etkili olabiliyor. Ancak neden her ne olursa olsun, bu rahatsızlık “titizlik” ya da “düzen takıntısı” gibi olumlu niteliklerle açıklanıp geçiştirilmemeli.
Takıntılar çoğu zaman siyah-beyaz bir düşünme biçimini beraberinde getirir. Oysa insan zihninin sağlıklı işleyebilmesi için esnekliğe, grilere ve özgür düşünceye ihtiyacı vardır. “Ben böyleyim” ya da “herkesin bir takıntısı var” diyerek göz ardı edilen durumlar, zamanla kişiyi yalnızlaştırabilir ve içsel çatışmaları artırabilir.
Sonuç olarak, her tekrar eden davranış bir psikolojik bozukluk olmayabilir. Ancak bazı “ufak” görünen takıntılar, aslında büyüyerek kişinin yaşamını ele geçirebilir. Uzmanlar, bireyleri bu tür davranışları dikkatle gözlemlemeye ve gerektiğinde profesyonel destek almaya çağırıyor. Çünkü zamanında fark edilen bir takıntı, çember büyümeden kontrol altına alınabilir.