www.erzurumgunebakis.com / Dilan ÇOŞKUN
Bir zamanlar şehirlerin en işlek köşelerinde, mahalle aralarında veya meydanlarda boy gösteren telefon kulübeleri, teknoloji çağının gerisinde kalarak adeta tarihe karıştı. Cep telefonlarının hayatımıza girmesiyle birlikte unutulan telefon kulübeleri, bugün nostaljik bir hatıra olarak hafızalarda yer ediniyor.
1990’lı yıllarda her köşe başında karşılaşabileceğimiz telefon kulübeleri, o dönemin iletişim ağının en önemli unsurlarından biriydi. Kartlı ya da jetonlu olarak kullanılan bu kulübeler, birçok kişinin sevdikleriyle haberleşmesinde köprü görevi görüyordu. Yağmurda ya da karda içine sığınıp aceleyle yapılan telefon görüşmeleri, unutulmaz anılardan biri olarak hafızalara kazındı. Ancak teknolojinin hızlı gelişimiyle birlikte, cep telefonlarının yaygınlaşması ve internetin iletişim alışkanlıklarımızı kökten değiştirmesi, telefon kulübelerinin kaderini mühürledi.
Bugün, büyük şehirlerde artık nadiren rastlanan telefon kulübeleri, genellikle kullanılmayan birer dekor objesi olarak terk edilmiş durumda. Kimi belediyeler, bu nostaljik yapıları sanatsal projelere dönüştürerek şehir estetiğine kazandırmayı amaçlıyor. Bazı ülkelerde ise telefon kulübeleri, halk kütüphanelerine veya Wi-Fi noktalarına dönüştürülerek yeni bir işlev kazandı.
Telefon kulübeleri, yalnızca birer iletişim aracı olmanın ötesinde, bir dönemin sosyokültürel yapısını yansıtan simgelerden biri olarak görülüyor. Bir zamanlar, sabırsızlıkla sırasını bekleyen insanların oluşturduğu kuyruklar ve kulübe içindeki heyecan dolu konuşmalar, artık birer anıdan ibaret.
Nostaljiye önem verenler için, maziye karışan telefon kulübeleri, geçmişin sıcak ve samimi günlerini hatırlatan birer sembol olmaya devam ediyor.