Ömer KOZ

Tarih: 29.08.2024 17:06

Adak (Bir İmtihan)

Facebook Twitter Linked-in

Padişahlar meclisinin kandili Sultan Mahmut Gazne’den kalkıp Hintlilerle savaşa gitmişti.

Hintlilerin pek kalabalık olan ordularını görünce canı sıkıldı, şaşırdı. O adil sultan bir adakta bulundu, “eğer” dedi, “Bu orduyu yenebilirsem, elde edeceğim bütün ganimetleri yoksullara dağıtayım.” Nihayet savaş bitti. Sultan Mahmut galip gelmiş, sayısız ganimetler elde edilmişti. O kara yüzlü düşman bozulup dağılmış, ardına da bir parçasına bile kimsenin değer biçemeyeceği ganimetler bırakmıştı.

 

Sultan, hemen adamlarından birini çağırıp dedi ki:

 

 

 Herkes itiraz etti:

 

 

Sultan tereddüde düştü, düşünceye daldı. Adağımı yerine getirip yoksullara mı dağıttırayım, yoksa dediklerini mi yapayım, diye şaşırdı kaldı. Tam o sırada Ebu'lHüseyin denen bir meczup, ordunun içinden geçiyordu. Sultan Mahmut onu uzaktan görünce “hah” dedi, “Şu meczubu yanıma getirteyim, ona sorayım, ne derse onu yapayım. Çünkü o ne asker tanır, ne de sultan. Söylenecek sözü sakınmadan söyler.”

 

Ebu'lHüseyin’i yanına çağırdı, olayı ona olduğu gibi anlattı.

 

Meczup dedi ki:

 

-Sultanım şimdi iki şeyden birini yapmak gerek. Eğer bir daha Allah’a işin düşmeyecekse merak etme; bunların dediğini yap, adağını düşünme. Yok, bir zaman gelecek, yine işin ona düşecekse utan, onlara uyma sakın, adağını yerine getir. Madem Allah sana yardım etti, işini düze çıkardı; demek ki kendisine düşeni yaptı. Sana düşen iş nerde peki? Niçin sözünü yerine getirmiyorsun?

 

Sonunda Sultan Mahmut ganimetin hepsini yoksullara dağıttırdı, sonu da adı gibi Mahmut oldu.

(Mantıku't- Tayr, Kuş Dili, Feridüddin Attar) 

 

 

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —