Abdurrahman ZEYNAL


BİZİM NESİL HÖLLÜKLE BÜYÜDÜ

BİZİM NESİL HÖLLÜKLE BÜYÜDÜ


1980 öncesi. Çocuk bezleri yok. Her an değiştirilecek bez de yok. Anlayacağınız tekstil ve kağıt ürünlerinin olmadığı veya yeterince olmadığı yıllardı..
Cefakar, vefakar, sabır timsali kadınlarımız, annelerimiz ve ninelerimiz ne çekmişti.....
Evlenen her kadın beş, altı ve daha çok çocuk sahibi olurdu. Çocuk doğurmak, emzirmek, büyütmek, bakımını ve temizliğini yapmak zordu.
İşte o yıllarda höllük annelerimizin, gelinlerimizin en büyük yardımcısıydı. Höllük muhteşem çözümdü.
Höllük yapılacak toprak öyle olmalıydı ki içinde kum, kireç, çakıl ve diğer yabancı maddeler asla olmamalıydı.
Höllük sadece humuslu topraktan olurdu. Köylerde humuslu topraklar boldu. Özellikle ellerine çuval tutuşturulan gençler kazma kürek yardımıyla humuslu toprağı çuvala doldurur, sırtına alır eve getirilerdi.
Eve getirilen toprak önce kalburla elenir yabancı maddeler ayıklanır ve güzelce evin bir köşesinde muhafaza edilirdi.
Dünyaya bebek gelince ilk iş höllük hazırlamaktır. Soba yakılır, höllük saksı içine konur, ateşte iyice kızartılır, engâhtan serinlemeye bırakılır ve temiz bez hazırlanır. Höllük artık kıvama gelmiştir. Bezin içine dökülerek çocuk kundaklanırdı.
Höllük ile kundaklanan çocuk ta gaz sıkıntısı yaşanmazdı. Kuru höllük uzun süre çocuğun küçük veya büyük abdestinin çocuğa zarar vermeden korumasını yapar, vakti gelince anne höllüğü değiştirir, yeni bir bez ile yeniden çocuk kundaklanırdı. Böylece çocuk muhtemel hastalıklardan korunduğu gibi organik olması dolayısıyla idrar veya dışkının pişik yapmasını önlerdi.
Bu nedenle anneler çocuklarına ninni söylerken;
Eledim, eledim, höllük eledim
Aynalı beşikte canan bebek beledim
Büyüttüm, besledim, asker eyledim
Gitti de gelmedi canan buna ne çare
Büyüttüm, besledim, asker eyledim
Gitti de gelmedi canan buna ne çare...
Türküsünü söyler içlerindeki acıları, sevinçleri, göz yaşlarını, merhametlerini, sevgilerini kundaktaki bebeğe işittirirlerdi.