Ömer KOZ


Bostan’dan Nasihatler

Bostan’dan Nasihatler


Gün görmüş, cefa ve eza çekmiş, dünyanın keyfini de cevrini de yaşamış bir adam, oğluna şöyle nasihatte bulunuyordu:

 

“Sevgili yavrum! Saygı ve sevgi görmek istiyorsan, akıllı insanlara kulak ver. Onların öğüdünü tut.

 

Özellikle çocuklara eziyet etme. Allah’ın emanetidir, onlara sakın sıkıntı verme, haklarını gözet. Sevgi ve şefkatle davran. Birgün kendinden güçlüsüne rastlar, sende zulme uğrarsın.

 

Ey aklı kıt kurt! Bir gün karşına ansızın azgın bir kaplan çıkar ve seni  paramparça eder. Bundan korkmuyor musun?”

 

Diş Çıkaran Çocuk

Çocuğun biri diş çıkarmıştı. Babası başını eğdi, düşünmeye başladı: “Ekmeğini, katığını nerden bulayım? İhmal etmem de mürüvvet olmaz” dedi. Zavallı adam bunları karısının yanında söylemişti.

 

Fakat bak, kadın ne merdane bir söz söyledi:

 

“Sen ondan korkma ki şeytan çatlasın. Çünkü dişi veren Allah, ekmeği de verir.”

 

Nihayet günlerin sahibi rızkı da yetiştirmeye kadirdir; sen o kadar yanıp tutuşma. Ana karnında çocuğa şekil veren, onun ömrünü de yazmıştır, rızkını da. Köleyi satın alan bir efendi ona baktıktan sonra, köleyi yaratan ne yapmaz? Efendisine karşı kölenin beslediği güveni sen Tanrıya karı beslemez misin?

 

Haksız Yere Yakalanan İhtiyar

Şam ülkesinin bir şehrinde bir kavga çıkmış ve bu arada mübarek bir ihtiyarı yakalayıp eline, ayağına zincir takmışlar. İhtiyarın o anda söylediği sözler hala aklımdadır. Demişti ki: 

 

“Sultan’ın işareti olmadıktan sonra yağma etmeye kim cesaret edebilir? Ben böyle düşmanı sevmeliyim. Çünkü biliyorum, onu bana havale eden gene dostumdur. İster yücelik ve mevki olsun, ister zillet ve hapis olsun ben bütün bunları Tanrıdan bilirim; Ahmet’ten, Mehmet’ten değil.

 

” Ey akıllı kimse, hekim sana acı ilaç gönderdiği zaman hastalıktan korkma. Dost elinde gelen her şeyi iç. Hasta, hekimden daha bilgili değildir.