Abdurrahman ZEYNAL


EĞİTİM DİBE ÇÖKERKEN,

EĞİTİM DİBE ÇÖKERKEN,


Çocuk dünyaya gözlerini açtığında el bebek, gül bebektir. Ailenin umudu, yüreğinin barıdır. Uykusuz geçen geceler içinde yıllar hızla geçer ve ana kucağında başlayan eğitim ve öğretim okulla yeni bir safhaya gelir.
Çocuk artık okulludur. Defteri, kitabı, kalemi ve öğretmeni vardır. Çocukta yeni bir dünya şekillenmeye başlar. Dersler, yazılılar, teneffüsler, arkadaşlar ve imtihanlar.. Derken yıllar geçer.
Okula günahsız teslim edilen çocuk değişir, huysuzlaşır, isyan ruhlu biri olarak çıkar. Ana, baba, dede, nine çaresizdir. Ne yapacaklarını bilemezler. Nasıl bilsinler ki günahsız olarak okula teslim ettiği çocukları yıllar içinde farklılaşmış, artık isyan ruhlu birine dönüşmüştür:
Okul, arkadaşları, çevresi, bahçe, okulun hemen dışı tuzaklarla doludur. Akran zorbalıkları, sigara alışkanlıkları daha kötüsü adını bile anamayacağım kötülükler… Daha neler neler…
Öğretmenler mi? Onlar rol model olmak yerine, ütüsüz gömlekle, kot pantolonla, boyasız ayakkabıyla, kirli tıraşla, kulağında küpesiyle atkuyruğu saçıyla sınıfta, okulda, bahçede ve sokakta öğrencinin gözü önündedir. İyide bu öğrenci bu öğretmenden, bu okuldan, bu arkadaş gurubundan ve bu deli saçmasına dönüştürülmüş müfredattan ne alacak? Ne anlayacak…
Yazboz tahtasına dönüştürülmüş eğitim sürece, istikrarı olamayan eğitim ve öğretim devresi vay anam vay ki ne vay…
Edep yok, hayâ dersen o hiç yok, öğretim dersen hak getire, terbiyeyi sorma…
Hâlbuki eğitim bir insan unsurunun beden ve şuur kabiliyetlerini geliştirilmesi, terbiye edilmesi sanatıdır. Yani Eğitim bir sanattır. Öznesi ise insandır.
Eğitim bir insan unsurunun kendine, ailesine, milletine, insanlığa ve Allaha karşı görevlerini yerine getirmesi için beden ve şuur kabiliyetlerinin geliştirilmesi, terbiye edilmesi ve yüceltilmesi sanatıdır. Yani eğitim bir sanattır. Bunu sağlayacak kişi ise sanatkâr olan öğretmendir.
Kişide istenilen davranış değişiklerinin olması için derli, toplu, planlı ve disiplinize edilmiş bir müfredat ve bu müfredatı uygulayacak okul ve öğretmen gerekir.
Eğitimin temeli disiplindir. Disiplin inançla doğup yaşayan, eğitimle gelişen karar, emir ve istişare birliğini doğuran ruhi bir bağdır. Eğer disiplinde ruhi bir bağ yoksa şekli olur ki o her zaman problem üretmeye aday bataklıktır.
Zafer disiplinin cazibesine bağlıdır. Disiplini içselleştirmemiş bir eğitim ve öğretim ordusu asla başarı kazanamaz. Disiplin olmadan eğitim, eğitim olmadan zafer kazanılamaz.
Eğer üniversiteye gelen öğrenci dilekçe yazamıyorsa, meramını anlatamıyorsa, eksi puanla fakülte kazanmışsa vay geldi o ülkenin eğitim faaliyetlerine, okullarına ve üniversitelerine…
İsteyen yukarıdakilerin aksini söylesin.. Ülkede eğitim, öğretim budur. Kimse kimseyi kandırmasın…