Hazret-i Ömer bir gün daracık bir yerde adamın birinin ayağına basmış. Yoksulmuş adam. Ayağına basılınca fena halde canı yanmış. Fakat ayağına basanın Hazret-i Ömer olduğunu fark edememiş. Böyledir. Canı yanan kimse, dostu düşmandan ayıramaz.
Kızmış Ömer’e (r.a.), “kör müsün be adam?” diye çıkışmış. Adaletle dünyaya şöhret salmış olan Halife, “kör değilim, kaza oldu, özür dilerim” demiş, “beni bağışlayın”
Onlar öyleydi. İnsaflı, insanlara karşı hoşgörülü, adil ve sevgi doluydular. Akıllı insanlar alçakgönüllü olur. Meyvesi çok olan dal, yere eğilir, kavis gibi kıvrılır. Hayatında tevazu gösterenlerin başı hesap günü dik durur.
Kıyamet gününden korkuyorsan, senden korkanların hayatından geç.
Ey aşağılık insan!
Buyruğundakilere kötü davranma. Unutma, el üstünde el vardır.
“Susmanın Erdemi”
Dağın, yaptığı gibi ayağını eteğine çekersen başın heybetle gökleri aşar.
Ey çok bilen zat, tut dilini: çünkü yarın dilsizlerden hesap sorulmayacaktır.
Gizli hakikat cevherlerini sedef saçar gibi dağıtanlar, ağızlarını inciden gayrı bir şey için açmamışlardır. Çok söyleyenin kulağı tıkanık olur. Nasihat de ancak susana işler. Nefes nefese konuşmak istersen kimsenin sözünden lezzet alamazsın.
Hazırlanmadan söylememeli; ölçmeden biçmek olmaz. Yanlışı, doğrudan iyice düşünenler, hazırcevap olan herzevekillerden üstündürler.
Söz, insanın nefsinde bir olgunluktur. Sözünle kendine noksanlık getirme. Sesi az çıkanın mahcup olduğunu asla göremezsin. Birazcık misk, bir yığın kilden iyidir.
On adam miktarı konuşan cahilden çekin. Bilginler gibi bir söyle, pir söyle. Yüz tane ok attın, yüzü de hatalı. Aklı başında asman bir defa at, fakat doğru at. Meydana çıktığı zaman yüz kızartacak olan bir sözü gizlice niçin söylemeli?
Duvarın önünde çok gıybet etme. Ardında dinleyen bulunabilir.
Kalbin içi bir kaledir. Dikkat et, sırlar kalenin kapısını açık bulmasın. Mumu dilinden yanar gördüğü içindir ki bilgin kişi ağzını kapalı tutar.
