Hatırlarsanız birkaç hafta önce üst üste iki kere Erzurum’un hayvancılığı ile ilgili yazılar kaleme almıştım. Erzurum’daki büyükbaş hayvan sayısının düşmesini, küçükbaş hayvan sayısının kağıt üstünde yüksek olduğunu ama gerçekte TÜİK’in açıkladığı 1 milyon 80 bin sayısının inandırıcı olmadığını, kuzu etinden yapılan ve dünyanın en lezzetli yemeklerinden biri seçilen cağ kebabımızın etinin bile aslında başka illerden geldiğini anlatmıştım. Yazımda göçerlerle yaptığım görüşmeleri aktarmış, kilosunu 2-3 liradan satmalarına karşın müşteri bulamayınca yaktıkları yünlerden bahsetmiştim. Yine bu yazılarımda meraların denetlenmediğini, ihalede gösterilen sayıdan daha fazla hayvanın meralara sürüldüğünü belirtmiş, denetleme yapılmasının şart olduğunu söylemiştim.
Geçen hafta denetleme yapılacağı, sürülerin yürüyerek değil kamyonlarla getirileceği ve denetleneceği şeklinde bir haber gündeme geldi. Sanki yazdıklarımızı okumuş ve taleplerimizi gündemlerine almışlar. Bu gelişmeye ziyadesiyle sevindim. Emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum. Ben göçer olayının yavaş yavaş bitirildiğini, Erzurum’un dağlarında Erzurumluların hayvanlarının yayıldığı günleri görmeyi, daha hijyenik şartlarda hazırlanmış Erzurum süt ürünlerinin (Göçerlerin ürettikleri ve kendi memleketlerinde piyasaya sürdüklerini kastediyorum.) ülkeye satıldığını, cağ kebabının etinin besi çiftliklerinde yetişen kuzulardan değil, yaylada yetişen kendi kuzularımızdan yapıldığını ve gerçek lezzetiyle bizlere sunulduğunu hayal ediyorum.
Bir müjde de ben vereyim:
Üç hafta önce 2025 Turizm Başkenti ile ilgili STK yöneticileriyle yapılan bir toplantıda yöresel giysilerimizden ehram ile ilgili bir konu gündeme gelmiş, yün konusu konuşulmuştu. Orada söz alarak göçerlerle yaptığım görüşmeleri ve yünün satılamadığı için yakıldığı iddiasını anlattım. Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Sayın Zafer Aynalı; bizlere Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen’in, battaniye fabrikası olan bir iş insanıyla görüştüğünü, Erzurum’da bir battaniye fabrikası kurulacağını, bu sayede bu sorunun çözüleceğini söyledi.
Hazır hayal etmeye başlamışken Erzurum’un yabancı makalelerde geçen ve bizim farkında olmadığımız bir yönünden bahsetmek istiyorum:
Malumunuz, bal üretimi konusunda dünyanın zirvesindeki ülke Çin’dir. Çin’in yıllık üretim potansiyeli ise 1 milyar dolar civarında. Türkiye’nin çiçek çeşitliliğindeki en önemli ve zengin bölgesi ise Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi, yani bizim de içerisinde bulunduğumuz bölge. Erzurum’un özellikle kuzey ilçelerine yönelik yıllar önce yapılmış bir çalışmada yaklaşık 250 milyon dolarlık bir potansiyel (şekersiz, gerçek çiçek balı) tespit edilmiş. Bizim güney ilçelerimizde de arıcılığın gün geçtikçe yaygınlaştığını göz önünde bulundurursak koca Çin’in potansiyelinin en az ¼’ünü tek başımıza karşılayabileceğimizi unutmamamız gerektiğini hatırlatırım. Bunun herkes farkında. Hele hele Karadenizliler, tam farkında. Erzurum’un dağını taşını mesken tutup bal üreten bu insanların yerine kendi insanımızın kendi şehrimizde üretim yaptığını hayal ediyorum. Hayallerim gerçekleşirse Erzurum harika bir şehir olur. Göçü geri getirir, refah düzeyimizi yeniden artırırız.
Not: Erzurum’un derelerini sahiplenip kendilerinin balık tuttuklarını, Erzurumluları sokmadığını öğrenip de zoruna gitmeyen var mı? Benim zoruma gidiyor.