Abdurrahman ZEYNAL


ESKİ ERZURUM YENİ ERZURUM

ESKİ ERZURUM YENİ ERZURUM


Eski Erzurum şehirdi. Hikâyesi, manisi, türküsü, sokağı, caddesi, nenesi, dedesi, ebesi, delisi, velisi, fakiri ve zengini vardı. Bunlar birbirini tanırdı.
Yeni Erzurum kent oldu. Kentin hikâyesi, masalı, türküsü, nenesi, dedesi, ebesi, delisi, velisi olsa bile birbirini tanımayan insanlarla doldu.
Eski Erzurumda Kongre Caddesi, Nazik Çarşı, Mahallebaşı, Tahtacılar, Taşmağazalar, Tebrizkapı, Erzincankapı kahvehaneleriyle muhabbet yeri, esnaflarıyla ticaret merkezi, uyumlu komşuluk ilişkileriyle birbirine yakındı. Sıcaktı. Candandı.
Yeni Erzurumda artık eski caddeler, iş yerleri birer ikişer kapandı. Canlılık gitti. Peki, şimdi ne oldu. Hilalkente, Dadaşkente, Yıldızkente insanlar gidince iş yerleride oralara gitti. Oralarda açılan iş yerleri artık devasa büyüklükte, içi il dışından gelen mallarla dolu. Komşular birbirini tanımaz oldu. Tüm işler bankayla halledilir oldu.
Eski Erzurumun tek katlı, bahçeli, tırhıçlı evleri yıkıldı. Yıkılmaya devam ediyor. Ne komşu kaldı, ne dede ve nede nine….
Yeni Erzurumda beton binalar, geniş sokaklar, etrafı beton duvarlarla çevrili sitelere dönüştü. Komşu komşuyu tanımaz, selamsız sabahsız mekânlara dönüştü. Fiziki güzellik tamamdı ama estetik, kültürel güzellik fenaydı fena…
Okullar ya yıkıldı, ya söküldü, yâda öğrencisi kalmadı. Cumhuriyet İlkokulu, Kurtuluş İlkokulu, Cumhuriyet Lisesi, 23 Temmuz Ortaokulu, Rüştü Paşa İlkokulu aklıma gelenler oldu. Yeni kurulan adı kent olan yerlerde yeni okullar açıldı.
O Eski Erzurumda o tarihi camiler beş vakit namazda dolup taşardı. Şimdilerde cemaatlerini, eski ihtişamlı günlerini çoktan arar oldu.