Ömer Faruk KIZILKAYA

Tarih: 06.07.2024 18:20

GÖÇMEN KONUSUNDA DİKKATLİ OLMAK ZORUNDAYIZ

Facebook Twitter Linked-in

Takvimler 1993 yılını gösteriyordu. Körfez Savaşı’nın akabinde patlayan terör olayları iyice tırmanmıştı. Otoyolları kullanarak bir başka şehre gitmeyi planlayanların yakın çevresiyle helalleşerek yola çıktıkları günler yaşanıyordu. Ülkede büyük bir kaos vardı. 24 Mayıs günü bir kara haber gündeme düşmüştü: PKK, Bingöl- Elazığ karayolunda askerlerimizi taşıyan aracın yolunu kesmiş ve 33 askerimizi şehit etmişti.

Aynı yılın 2 Temmuz’unda Sivas’ta Alevi sanatçı ve aydınların bulunduğu otel gündüz gözüyle ateşe verilmiş ve yine 33 canımız hiçbir canlıya reva görülmeyecek şekilde canlı canlı yakılmıştı.

Bu olayın yankıları sürerken 3 gün sonra yani 5 Temmuz günü Başbağlar köyüne bir saldırı düzenlenmiş ve yine 33 canımıza kıyılmış, köyümüz de ateşe verilmişti. 

Bu olayların peş peşe yaşanmasının asıl sebebi Alevi- Sünni veya Türk- Kürt çatışması çıkarmaktı. Karanlık eller devreye girmiş ve ülkede iç savaş çıkarmak için düğmeye basmıştı. Çok şükür ki emellerine ulaşamadılar. Allah bu olaylarda kaybettiğimiz canlarımıza rahmet eylesin. Mekanları cennet olsun.

Takvimler bu sefer 2004 yılının Mart ayını gösteriyordu. Bir yıl önce yine mart ayında Irak’a giren Amerika, getirdiği demokrasiyi (!) yerleştirmeye çalışıyordu. Ne hikmettir bilinmez, 12 Mart 2004 tarihinde Suriye’de bir futbol maçında olaylar çıktı ve Kürtlerle Araplar birbirlerine girdiler. Tribün olayları devam etti ve 52 kişi hayatını kaybetti, onlarca insan da yaralandı. Amerika, Suriye’deki nabzı yoklamıştı ve zeminin müsait olduğunu görmüştü. Üzerine biraz çalışınca istediğini alabileceğini fark etti ve kolları sıvadı. Nitekim 7 yıl sonra yine  bir mart ayında (15 Mart 2011) Suriye’de gösteriler başladı ve iç savaşın fitili ateşlenmiş oldu. 

26 Haziran 2024 tarihinde Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, başkent Şam’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Özel Temsilcisi Alexander Lavrentiev ile görüştü. Çok ilginç bir görüşmeydi. AA’nın haberi aynen şöyle:

Haberde, Esed'in görüşmede, "Suriye, ülkenin tüm toprakları üzerindeki egemenliğiyle terör ve terör örgütleriyle mücadeleyi temel alan, Suriye-Türkiye ilişkilerine yönelik tüm girişimlere açıktır." dediği belirtildi.

Lavrentiev'in ise Türkiye ile Suriye ilişkilerine yönelik tüm girişimleri desteklediklerini belirterek, "Arabuluculukların başarısı için koşulların her zamankinden daha uygun olduğunu görüyoruz. Rusya müzakereleri ilerletmek için çalışmaya hazırdır. Amaç, Suriye ile Türkiye arasındaki ilişkileri yeniden tesis etmeyi başarmaktır." şeklinde konuştuğu aktarıldı.

Olayı söyle de aktaranlar var:

Türkiye’nin abiliğini kabul ediyorum, gelin hep birlikte Suriye topraklarındaki işgalci ABD’den kurtulalım. Suriye topraklarındaki ABD destekli terör örgütlerinden kurtulalım. Bu terör örgütleri hem Suriye toprak bütünlüğü ve egemenliği için hem de Türkiye için bir tehdit. Bunları bertaraf edelim.

Bu uzlaşma adımının arkasında Rusya var, Çin var, BRICS var, Türk Cumhuriyetleri var. Eğer bu atılım gerçekleşirse bölgede ABD’nin etkisi iyice azalacak. Bölgede yerleşik ABD ve AB destekli terör odakları yok edilecek, Türkiye’deki milyonlarca sığınmacı tekrar ülkelerine dönecek. Hem bölge hem de ülkemiz rahat bir nefes alacak. ABD buna izin verir mi sizce? Bence hayır!

Bu açıklamanın hemen peşine Kayseri’de malum olaylar gerçekleşiyor. Suriyeli bir şerefsiz Suriyeli bir çocuğu istismar ediyor ve birden Kayseri ayaklanıyor. Sonra ülkenin birçok şehrinde gösteriler başlıyor. Suriye’de bayrağımıza, araçlarımıza  saldırı düzenleniyor. Şimdiye kadar Suriyeli ve Afganlar defalarca kadınlarımıza tacizde bulunmuşken hiç tepki göstermeyen halkımız neden bir anda refleks verir oldu, merak etmiyor değilim. 

ABD, bölgeden çıkmayı kesinlikle istemiyor. Bunun en büyük sebeplerinden biri bölgeyi Rusya ile Çin’e bırakmamak ve İran’ı kontrol altında tutmaya çalışmak, diğeri de İsrail’in güvenliğini sağlamaktır. Dolayısıyla işin sonunda çok büyük kayıpları olacağı için arı kovanına çomak sokmakta bir beis görmediği aşikar. Burada yanacak canlar biz Müslümanların canı olacağı için sağduyulu davranmak ve olayları iyi okumak zorundayız. Yazımın başında hatırlattığım olayları da aynı şekilde başlatan dış güçler sahnede. Vereceğimiz tepkiler hem şifrelerimizin çözülmesi (futbol maçı olayı gibi) hem de birbirimizi incitmememiz açısından önemli. 

Diğer taraftan bu protestolar hükümetin işine gelmekte. Şu an Suriyelilerin gönderilmesi konusunda istemiyor gibi görünse de Suriyelilerin gitmesi işlerine gelecektir. Zira uzayan bu misafirlik ekonomik anlamda ülkeye çok pahalıya patlamakta. Toplum olarak itidalli davranmak, tepki veriyorsak da demokratik şekilde ve kimseye zarar vermeyecek şekilde hareket etmek zorundayız.

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —