Abdurrahman ZEYNAL


GÖKYÜZÜNE BAKIP TEFFEKKÜR EDELİM

GÖKYÜZÜNE BAKIP TEFFEKKÜR EDELİM


Güneş batmış, gecenin karanlığı şehrin üzerine düştüğünde dedesi torununu arabasına alarak köy, kasaba ve şehir ışık kirliliğinin olmadığı atmosferi, gök yüzünü izlemek için ova merkezine doğru yola çıktılar.
Dakikalar sonra amaçlarına ulaşmış zifiri karanlıkta  muhteşem uzayı seyredecek bir bölgeye ulaşmışlardı.
Dede aracını durdurmuş, kontağı kapatmış, torunuyla karanlığın içinde birbirini hayalet şeklinde gören iki varlığa dönüşmüşlerdi.
Artık rahatlıkla gök yüzünü seyredebilir, dede torununa  bu muhteşem yapıyı anlatabilirdi. Öylede oldu.
Bak evlat şu muazzam yapıda gezegenler, yıldızlar, kara delikler, beyaz cüceler ve milyarlarca galaksi var. Her bir galakside milyarlarca yıldız var. En uzaktaki galaksiler bizden saniyede yetmiş bin kilometre hızlarla uzaklaşıyorlar.
Sessizce dedesini dinleyen torunu birden dünyaya düşen ışıklı bir cismi görünce  aniden bu nedir dede? diye sordu.
Dede sakince dünyanın etrafında astroidler yani sönmüş küçük taş veya kaya gibi gök yüzü varlıkları var. Onlar zaman zaman yer yüzüne düşerler. Biz bunlara meteor taşı veya akan yıldız deriz evlat.
Bak şuraya deyip parmağıyla küçük ayı, büyük ayı, kutup yıldızını gösterip asırlar önce çobanlar, kervanlar, yolcular bunlara bakarak yönlerini tayin ederdi.
Bak şu gördüğümüz görünen yıldızlar takımına Samanyolu Galaksisi denir. Eni otuz, boyu yüz bin ışık yıl kadardır. Dünyamız ve güneş sistemimiz bu muazzam yapı içinde küçücük bir yer işgal eder evlat.
Torun dedesine soru sordukça o gece sordu. Dedesi bildiği kadarıyla uzayı, zamanı ve yıldızları anlattı.
Torunun zihninde şu soru belirdi: İyide Dede bu muazzam yapıyı kim yaptı? Kim devam ettiriyor?
Dede sessizce bir iki dakika düşündü ve cevabını verdi.
Bak evlat bu gördüğün bizimde içinde bulunduğumuz yapıya kainat denir. 
İşte bu kainatı gücü sonsuz olan, varlığı hiç bir şeye muhtaç olmayan, evveli, ahiri olmayan, Adalet sahibi, Her şeye gücü yeten, Kuvvet ve kudret sahibi olan Allah yarattı.
Torun gördüğü bu muazzam yapının mutlak bir yaratıcısının olduğunu idrak ederek karanlıkta olanca sesiyle:
Allahu Ekber, Allahu Ekber, Allahu Ekber diyerek sevinç naralarını attı.