Yaz ayları ve sıcakları yavaş yavaş geride bırakarak soğuklara hoşgeldin diyoruz.
Sıcaklıklar düşüşe geçmeye başladı.
Kışlıklar dolaptan çıkmaya , hastalıkla ufaktan kapımızı çalmaya başladı.
O güzel bahar sıcakları yerini soğuk sert havalara bıraktı.
Sıcacık montlar, botlar battaniyeler, sıcak içecekler kışlık yemekler ana sahnede yerini aldı.
E haliyle kış hazırlıkları da yapılmaya başlandı.
Hepimiz karlı havaları, yeri beyaz örtüyle görmeyi sevsekte bazı sevmediğim kötü yanları da göz ardı edemeyiz.
Her mevsimin kendine göre belli başlı hastalıkları vardır.
Kış mevsimin ise akla gelen ilk ismi grip.
Önlemlerini ne kadar bilsekte tekrar hatırlatmanın faydası elbet olacaktır.
En iyi tedavi yöntemi ilk olarak hastalıklardan korunmak çünkü.
Eller bol bol sabun ve su eşliğinde yıkanmalı.
Grip aşıları erkenden olunmalı.
Mevcut grip virüslerine karşı koruma sağlar.
Bağışıklık sistemimiz güçlendirilmeli.
Düzenli egzersiz yapmalı.
Sağlıklı ve dengeli besinler tüketerek önlemimizi alabiliriz.
Sıra da ise belirtilerden bahsedelim.
Soğuk terleme ve titreme, kas ağrıları, bulantı, kusma, ishal, yorgunluk, bitkinlik hissi olarak kendini gösterir.
Evde kendi kendine geçmeyen grip hastalığında ya da farklı bir hastalığa neden oluyorsa; düşmeyen ateş, belirtilerin şiddetlenmesi durumunda ise bir hekime başvuruda bulunmalıdır.
Hepimiz ülkede beyaz örtüyü, kar yağınca gelen temiz hava kokusunu, kartopu oynamayı sevsekte hastalıklara karşı korunmayı da unutmamız gerekir.
Gribin zatüreye çevrilebileceğini de yeri gelmişken söyleyelim.
Korunmak ve önlemek bizim açımızdan en iyisidir.
Hasta kişilerden uzak durun ve teması sınırlandırın.
Öksürme ve hapşırma sırasında ağız ve burnunuzu kapatın.
Odanızı havalandırmayı, sıcak bitkisel kış çaylarınızı içmeyi de ihmal etmeden kışa hoşgeldin diyelim.
Çocuk ve yaşlılarımızın , kronik hastalığı bulunanların daha dikkatli olması gerekir.