Abdurrahman ZEYNAL


KAAN ÜZERİNE TATIŞMALAR YAPILIRKEN

KAAN ÜZERİNE TATIŞMALAR YAPILIRKEN


Değerli arkadaşlarım Türkiye Cumhuriyeti devleti hepimizin yani 85 milyon insanındır. Yani herkesin bir hissesi vardı. Makamı, mevkisi, unvanı ne olursa olsun bir hissesi vardır. Herkes bunun idraki, şuuru içinde olmalıdır.
Türkiye dünya coğrafyasının kalbi gibidir. Kara, hava, deniz yollarının geçtiği bir kavşak, enerji kaynaklarına en yakın coğrafyadır.
Bu özellik Türkiyeye büyük sorumluluk yüklemektedir. Tarih bunun şahididir. Bu zorunluluk güçlü bir orduya sahip olmakla mümkündür.
Türk Silahlı Kuvvetleri çağın en iyi silahlarına sahip; jeopolitik, Jeostratejik gelişmeleri çözümleyecek birinci sınıf kurmay subayına sahip olmalıdır. 
Kara, Hava, Deniz ve Jandarma komutanlıkları subayları dünyayı tanıyan, Türkiye’nin hak ve menfaatlerini birinci derecede savunacak bilgi, görgü, disipline sahip olmalıdır.
Bu noktada Ordularımız günlük siyasi politikalardan kesinlikle uzak tutulmalıdır. Komutanlarının bilgisine göre yönetilmeli, donatılmalı ve milletin hizmetinde olmalıdır. Siyasiler; makamı, unvanı ne olursa olsun asla bu yapının işleyişine, disiplin ve terfi işlerine müdahale etmemelidir. 
Subaylarımız askeri liselerde, askeri harp okullarında okumalı, eğitilmeli ve Kurmay Subaylarımız Kurmay subay yetiştiren akademilerde yetiştirilmelidir.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin sahip olacağı silah, tank, top, gemi uçak ve diğer harp araç ve gereçleri Türk Devletinin kurumlarında milli imkân ve kabiliyetler ile tedarik edilmeli, dışa bağımlılık en aza indirilmelidir.
Türk Ordusunun sahip olduğu uçak, füze, tank, top en yüksek derecede vurucu ve caydırıcı güce sahip olmalıdır. Bu imkân ve kabiliyetler iktidarın siyasi isteklerine asla malzeme yapılmamalıdır. 
Türk Ordusunun ihtiyacı olan İHA, SİHA, GÖKBEY, KAAN, tersanelerde üretilen Denizaltı, savaş gemileri, elektronik harp araç ve gereçleri Türk ordusunun elinde olması Türk Milletinin sevincidir. Övüncüdür. 
Ordunun sahip olduğu ve olacağı silahlar üzerinde başta iktidar olmak üzere, tüm muhalefet partileri, sivil toplum kuruluşları ve gazeteciler milletimizin birliği yönünde tavır sergilemeli ve yapılan polemikler kesinlikle sonlandırılmalıdır.
Bu yazıyı okuyan herkes şunu iyi bilsin ki yapılan hiçbir şey kimsenin babasının malı değildir. Büyük Türk Milletinin övüncüdür, sevincidir, gurur kaynağıdır. Türk Milletinin malıdır.
Türkiye’nin milli güvenliği; devletin kurumları, partiler ve yönetenlerin üzerindedir. Yöneticiler bu gerçeğin idraki içinde bulunması şarttır. Seçim kazanacağım diye bu ilkeye asla zarar vermemelidir.
Makine Kimya Kurumu, Aselsan, Havelsan, Roketsen, TAİ, TUSAŞ, İHA, SİHA, Gemi inşa imkân ve kabiliyetleri, bu konuda çalışan özel sektör firmaları Türk Milletinin malıdır. Edirne’den Vana, Kars’tan Muğla’ya, Sinop’tan Anamur’a kadar hepsi Türk Milletinin güven kaynağıdır.
Artık Türk Milletinin kurumları hakkında fuzuli konuşmalardan kurtulup birlik ve beraberlik içinde hareket etmeliyiz.
Son söz hükümet halkı doğru bilgilendirmeli, aldatıcı söz ve davranışlardan uzaklaşmalı, iktidar ve muhalefete göre değişen değil Türk Milleti tarafından kabul edilmiş “milli bir politika” yolu izlemelidir. 
Bana göre doğru olan budur. Bunun aksine davranan her insan veya insan gurubu Tük Milletine kötülük yapar. Kimsenin kötülük yapma hakkı yoktur. Beklentim KAAN’ın bir an önce bitirilip Türk Ordusuna teslim edilmesidir. Uçuş tarihide muhtemelen 2035 yılıdır. İktidar bu konuda doğruları açıklamaktan asla geri durmamalıdır.