Geçen haftaki yazımda, Lozan barış antlaşmasının önemli olduğunu,
TÜRK DEVLETİNİN, TÜRK MİLLETİNİN, ULUSLARARASI TANINDIĞINI,
VATANIMIZIN TESÇİLİ VE TAPUSU OLDUĞUNU, tenkit etmenin, küçümsemenin hatalı olduğunu,
Bunu yapanların TÜRK ULUSUNU sevmeyenler ve düşman olanlar olduğunu,
Bu art ve kötü niyetli kişileri kınadığımı belirtmiş,
Büyük Türk Milletinin, aleyhimize değişikliklerin yapılmasına izin vermeyeceğini vurgulamıştım…
O bir tapudur, sözün yazıya kayda geçmiş tasdik edilmiş şeklidir.
O barıştır, savaşı bitiren TÜRK ULUSUNUN HÜR VE BAĞIMSIZLIĞINI SAĞLAYAN belgedir, değerdir.…
Başta milletimiz olmak üzere; devletlerin ve milletlerin rahatlamasıdır, nefes almasıdır.
Askerin ve milletin kırılmasının durmasıdır, durdurulmasıdır. Güvenin, güvenliğin gelmesidir.
Savaş durduğu için; üretimin, sanayinin, kalkınmanın başlangıcıdır…
Zaten ideal bir antlaşma yoktur, olamaz. Bir taraf için iyi ve avantajlı olan, diğer taraf için kötü ve
dezavantaj olur/ olabilir…
Antlaşmalarda bir ülke/ ülkeler, birçok yarar/ fayda sağlayabilir. Diğer bir ülke/ülkeler zararlı
çıkabilir. Toprak, maddiyet, prestij, nüfus, stratejik mevki… kaybedebilir.
Lozan antlaşmasında da biz kazanmışız. Kurtuluş Savaşı zaferinin; siyasi ve Uluslararası zafere
ulaşmasıdır…
Bu, kaybeden ülkenin yöneticisinin ve delegenin başarısız olduğu, iyi savunamadığı anlamına gelmez.
Diğer ülkede, umduğunu buldu, her istediğini aldı şeklinde de yorumlanamaz.
Bu olay/olaylar, güç/ kuvvet durumuna göre gelişir ve sonuçlanır.
Denge meselesi; terazinin hangi tarafı ağır basıyorsa o / onlar kazanır...
Eski tarihlere gidelim: Bizim için, Türk devletleri için, Osmanlı Devleti için ideal bir veya birkaç
antlaşma gösterebilir miyiz? (Kazançlı çıktıklarımız dâhil.)
Ancak, yükselme döneminde; çok kazançlı antlaşmalar yapmışız…
Karşı veya düşman devlet yetkililerine sorsak, onlarda ideal ve kazançlı bir antlaşma yaptık demezler.
Bu denklem meselesi ve de çok bilinmeyenli; bilineni de var bilinmeyeni de.
Çözümü ise çok zor bir denklem, hatta denklemler zinciri, ya da açılması bin bir zahmetli tel
yumağı…
Osmanlı dönemi antlaşmalarından örnekler alırsak: Onlarca antlaşma yapılmış; Duraklama ve
gerilime döneminde, hep toprak kaybedilmiş!
Kar Lofça’dan Sevr 'e kadar… Burada Osmanlı delegasyonunun yetersizliği söz konusu değildir…
Hoşça kalın.