Ömer KOZ


Mesnevi'den Hikâyeler

Mesnevi'den Hikâyeler


Özürün Değeri

Lokman Hekim’in esmer ve şişman olduğu söylenir.

 

Bir gün, adamın biri onu kölesine benzetmiş ve ‘gel bakalım’ diyerek yakalamış, götürüp bir yıl çalıştırmış, ona bir ev inşa ettirmiş.

 

Adamın daha önce kaçmış olan asıl kölesi bir yıl sonra çıkageldi, özür dileyip, bağışlanmasını diledi.

 

Adam Lokman’a haksızlık ettiğini anlayınca çok üzüldü. Özürler diledi. Ayaklarına düştü.

 

Lokman güldü:

 

‘Özürün bir değeri yok. Bir senedir yapmadığın eziyet kalmadı, bana kan kusturdun. Bunca eziyet iki sözle unutulabilir mi?

 

Buna rağmen seni bağışlıyorum. Beni çalıştırdın, benden yararlandın, ben de senden faydalandım. Sen karlısın, bedava bir ev yaptırmış oldun. Ben de karlıyım, çünkü bilgim, irfanım ve deneyimim arttı. Bir zamanlar benim de kölelerim vardı. Ağır işlerde çalıştırırdım onları. Şimdi zahmeti, sıkıntıyı ve zoru gördüm. Artık kimseye çekemeyecekleri yükü yüklemem.’

 

Ayıdan Dost

Ormanda bir ayıya boğa yılanı musallat olmuştu. Beline sarılmış

 

sıkıştırıyordu. Ayı can havliyle bağırıyor, yardım istiyor, çırpınıyordu.

 

Bu sırada oradan geçmekte olan bir adam bağırtıya duyarak gelir, kılıcını çekerek yılanı öldürür.

 

Ayı rahat bir soluk aldı.

 

Ve kendisine iyilik yapan adamın peşine bırakmadı.

 

‘Hayatımı kurtardın, seninle dost olmak ve hizmetine girmek istiyorum’ dedi.

 

Adam istemedi ama üstelemesi karşısında mecbur kaldı,

 

‘İyi o halde’ dedi, ‘gel.’

 

Ayı, artık adamın evinin eşiğinden ayrılmıyordu.

 

Konu komşusu uyardı adamı,

 

‘ayıdan dost olmaz. Ahmak dosttansa akıllı düşmanın olsun. Başına bir bela geleceğinden endişe ediyoruz. Defet gitsin’

 

Lakin Adam artık ayının bağlılığını görerek farklı düşünmeye başlamıştı.

 

Bu yüzden, ‘beni kıskanıyorlar. Onun gibi güçlü bir yardımcım olduğu için çekemiyorlar ’diye düşündü ve uyarıları dikkate almadı.

 

Günlerden bir gün ormana odun kesmeye gitti.

 

Tabi ayı da yanındaydı.

 

Zaten ne zaman ayrılıyordu ki.

 

Adam hayli çalıştı, ağaç kesti, istifledi, yorulunca da soluklanmak üzere bir ağacın gölgesine uzandı.

 

Ayı da yanına çöktü.

 

Biraz sonra bir sinek gelerek yüzüne kondu.

 

Ayı, efendisine iyilik olsun diyerek sineği kavdu.

 

Kaçtı fakat az sonra yine kondu. Yine kovdu ayı. Yine kondu. Derken ayı kızdı ve sineği öldürmekten başka çare olmadığını düşündü.

 

Koşarak gitti. İri, yassı bir taş kapıp geldi.

 

Olanca gücüyle adamın yüzüne indirdi.

 

Başı paramparça olmuştu.