Toplum hayatında bazı insanların sosyal refahları iyi, saygınlıkları mükemmeldir. Şartlar onları çok iyi mevkilere getirmiştir. Eh artık bir yerlere baş ta olmuşlardır.
Kendilerinde ilahi bir özellik görmeye başlarlar. Emirler verir, şöyle yapacaksın, böyle olacaksın derken zirveleri zorlarlar.
Artık tepededirler. Kuvvet, kudret, mal, mülk ve evlat sahibidirler. Bunların birer imtihan sebebi olduğunu unuturlar. Çünkü öyle bir hengame içindedirler ki gözlerinde dünya kuvvetini kullanma hırsından başkası yoktur.
Kendilerini vazgeçilmez görürler. "Ben olmasam kıyamet kopar", "ben olmazsam ülke batar" anlayışıyla hareket ederler. Her işlerinde ben vardır. "Ben olmasam" la başlayan cümleleri sıralarlar. . .
Etraflarında toplananlar bu davranışları doğrularlar. Aman üstadım. Aman beyim. Aman ağam, Aman devletlum....
Sen olmazsan bizim halimiz ne olur. . Sen olmazsan devletimiz batar. . . Seni Allah başımızdan eksik etmesin. . . Daha neler neler. . . !
Aslında yaşananlarda, söylenenlerde Allah korusun şirkin ayak izleri vardır....
Gün gelir emri hak vaki olur. . . . Vaz geçilemeyen adam ölür. . !
Ancak dünya devam etmektedir. Değişen bir şey olmaz yeni vaz geçilemeyenler gelir.
Mezarlıklara giden insanlar ibreti alem gözüyle bakaralarsa şunu görürler.
"Mezarlıklar vaz geçilemeyen adamlarla doludurlar".
Unutmayın baki kalan gök kubbede hoş bir sadadır....