Ömer KOZ


Nasreddin Hoca’dan Seçmeler

Nasreddin Hoca’dan Seçmeler


Köylülerden biri Konya’da ayakkabıcılar çarşısına gitmiş. Vitrinlere bakınırken çizmeler dikkatini çekmiş. Hayatında ilk defa gördüğü bu çizmeleri beğenmiş. Bir çizme alıp ayağına giymiş, köyüne gelmiş. Ayağındaki çizmeleri gösterip Nasreddin Hoca’ya sormuş;

 

  • “Bu nedir ?”

 

  • “Ne var bunu bilmeyecek” demiş Hoca, “Kazma kılıfıdır.”

. ....... 

Kasabanın eşrafı ok atmaya giderken Nasreddin Hoca’yı da yanlarına almışlar. Sırasıyla herkes hedefe ok atmış. Kimi isabet ettirmiş, kimi ettirememiş. Sıra Hoca’ya gelince

 

  • “Haydi Hoca seni de görelim” demişler.

 

Hoca fırlatmış, ok hedefin çok uzağına düşmüş.

  • “İşte” demiş Hoca, “Sekban başı böyle atar.”

İkinci ok da hedefi vurmamış.

 

Hoca bu kez de:

  • “Bizim Subaşı da böyle atar” demiş.

 

Üçüncü ok hedefe tam isabet edince göğsünü kabartıp arkadaşlarına dönüp eklemiş:

-” İşte Nasreddin de böyle atar.”

........... 

Konya çarşısındaki helvacı dükkânlarının vitrinlerine iştahla bakan gariban adamın biri, bir dükkân sahibinden biraz helva sadaka olarak vermesini istemiş. Dükkâncı vermemiş. Garibanın canı da çok helva çekmiş. Dayanamayıp, dayak yemeyi de göze alarak başka bir helvacı dükkânına girmiş. Bir lenger helvayı önüne çekmiş ve hızla atıştırmaya başlamış. Helvacı adamın üstüne yürümüş;

“Bre adam, sorup istemeden, parasını ödemeden böyle helva yenir mi?” demişse de adamın aldırmayıp atıştırmayı sürdürdüğünü gören helvacı, adama sille tokat girişmiş.

 

Dükkânda tesadüfen bulunan Nasreddin Hoca müşterilere doğru dönüp:

“Şu Konyalı helvacılar ne iyi adamlar; parası olmayan garibana bile döve döve helva yediriyorlar.” Demiş. 

 

.................

Nasreddin Hoca’yı çok cimri komşularından birisi yemeğe çağırmış. Sofraya oturmuşlar. İki kişilik servis için ortaya dört adet zeytin, iki haşlanmış yumurta, bir tutam tuz, iki dilim ekmekle su getirmişler. Yemeğin üstüne bir kaşık bal ikram etmeyi düşünen ev sahibi her nasılsa bal çanağını sofranın altına koymuş.

Bunu gören Hoca, çanağı sofraya koyduğu gibi başlamış ekmeksiz atıştırmaya.

 

Ev sahibi bakmış ki balı tükeniyor ;

“Hocam” demiş, “ekmeksiz yersen için yanar.

 

Hoca aldırış etmeyip balı yemeye devam ederken seslenmiş;

“Kimin içinin yandığı belli.”

. ................ 

Nasreddin Hoca Konya’ya gidiyormuş. Yolda, Konya’ya gitmekte olan Sivrihisarlı bir hemşerisiyle karşılaşmış. Selâmlaşmışlar, birlikte yola koyulmuşlar.

 

Konya’ya yaklaşırlarken Sivrihisarlı adam yüksek minareleri görünce merakla sormuş.

 

“Hoca efendi, şu sivri yüksek minareleri acaba nasıl yaparlar ?”Hoca hafifçe gülümsemiş:

 

 

“Kuyuların içini dışına çevirirler, olur biter !”

 

Adam :

  • ” Nasıl çevirirler” diye sorunca ;

 

Hoca şöyle cevap vermiş :

  • ” Ben imamım, mimarların işine karışamam.”