Ömer Faruk KIZILKAYA


OKULLARDA İZCİLİK FAALİYETLERİ YENİDEN BAŞLATILMALIDIR!

OKULLARDA İZCİLİK FAALİYETLERİ YENİDEN BAŞLATILMALIDIR!


Geçen hafta, 6 Şubat Kahramanmaraş Depremleri’nin yıl dönümüydü. Yaşadığımız acı, çok büyük olunca tüm yurt genelinde anma programları da ona göre yapıldı: Görüntüler izletildi, tartışmalar yapıldı, müjdeler verildi, evler dağıtıldı… 
Depremden bu yana çok büyük fedakârlıklar yapıldı, büyük bedeller ödendi, yaralar sarılmaya çalışıldı, halen daha da çalışmalar devam ediyor. Depremle ilgili özeleştiriler yapıldı ama tam anlamıyla ve gerçekçi yapıldı mı, bilmiyorum. Bunu zaman gösterecek, bu büzden yorum yapmak istemiyorum. 
Beni tanıyanlar ANDA Arama Kurtarma ve Yardımlaşma Derneğinin il teşkilatında olduğumu bilirler. Biz geçen sene deprem olduğunda birkaç ay önce kurulmuş bir ekip olmamıza rağmen gerek deprem bölgesinde arama kurtarma faaliyetlerine katılmak gerekse Erzurum’da yardım faaliyetleri organize etmek suretiyle imkânlarımız dâhilinde mücadelemizi verdik. Kendi kendimize özeleştirilerimizi yaparak eksiklerimizi telafi etmek amacıyla çalışmalarımıza başladık. Arama kurtarma ekibimizi güçlendirdik, üniversite ekibimizi kurduk. AFAD’a başvurarak eğitimler aldık, yeni eğitimler için de taleplerimizi sunduk, kendilerinden eğitime çağrılmayı bekliyoruz. Kendi derneğimiz içindeki eğitmenlerimizle de eğitim programları yaparak daha bilinçli ve daha profesyonel hizmetler verebilmek için çalışmalarımıza hız verdik. Malzeme eksiklerimiz vardı, onları da gidermeye çalışıyoruz. 
Ülke olarak bazı gerçekler var görmemiz gereken:
Biz, bir deprem ülkesiyiz. Aynı zamanda bir Ortadoğu ülkesiyiz. Bizden deprem de savaş da eksik olmaz. Dolayısıyla geri hizmette bulunacak şuurda ve yeterlilikte olmak zorundayız. Bunun da yolu hem eğitimden hem de fedakârlıktan geçiyor. Başkasından yardım bekleyebilmek için gönüllü de olmak gerekiyor. 
Depremde yardım gönderen çok oldu, arama kurtarma faaliyetlerine katılan da yine çoktu ancak geri hizmette ciddi eksikler yaşadık. İlkyardım bilgisi, yaşam alanı oluşturma, koordinasyon oluşturabilme,  çadırkent kurma gibi organizasyonlarda AFAD yetişemedi. (AFAD’ın yetişmesi de zaten zordu. Zira aynı anda 11 ilde beklenmedik büyük bir afetin yaşanmasına hazırlıksız yakalandık.) Gönüllüler AFAD’a destek vermeye çalıştılar ancak bu teknik konularda yeterli deneyime sahip olmadıkları için istenilen sonuçları almakta zorlandık. Yağan yağmurlarda çadırkentlerde istenmeyen görüntülere şahit olduk. 
Deprem ülkesi olmanın verdiği sorumlulukların farkında olmak ve gereğini yapmak zorundayız. Bu gereklerin başında bilinçli ve donanımlı olmak geliyor. Bunun da yolu eğitimden geçiyor. Bir taraftan AFAD gönüllülük çalışmaları yapılırken bir taraftan da okulların ve Gençlik Merkezlerinin sorumluluk alması gerekiyor. Bunu yapabilmenin en güzel yollarından biri, okullarda izcilik faaliyetlerini yeniden başlatmak olacaktır.  
1999 yılında yaşadığımız Marmara Depremleri’nin ardından MEB, izci liderlerine yönelik bir eğitim vermişti. (Erzurum’dan da altı lider katılmıştı. Bunların bazıları halen daha Erzurum’da ikamet etmekte.) Sivil Savunma ekipleriyle eğitime alınan izci lideri öğretmenlerimiz sivil savunma uzmanlarının belki yarısı kadar donanıma sahip olmuştu. Ancak ülke genelinde Milli Eğitim müdürleri konuya yüzeysel baktı ve onların aldıkları eğitimlerden istifade etmeyi düşünmediler. Ek ders ücreti almak için öğretmenlerin bu faaliyetlere giriştiklerini düşündüler ve izin vermediler. Burada da aklıma “Kişi kişiyi kendinden bilir.” atasözümüz geldi.  Daha sonra da Milli Eğitim Bakanlığı, bünyesindeki İl İzci Kurullarını kapatarak izcilik çalışmalarını Gençlik ve Spor Bakanlığına devretti. (Olayları kısa geçiyorum.)
Eski izcilerden biri olarak izcilik faaliyetlerinin bana kattığı birçok güzelliği sizlere sayabilirim. Sosyalleşme, doğada yaşayabilme, kamp alanı belirleme (Çadırkent kurumunda iş görür.) çadır kurabilme ve çadırda yaşayabilme, koordinasyon kurabilme ve koordineli çalışabilme, ekip ruhu, tiyatral faaliyetler, topluluk karşısında kendini ifade edebilme, ilkyardım, düğümler…
Şimdi arama kurtarma derneğinde aynı çalışmaları hayata geçiriyoruz. Yararını gördüğüm bu etkinliklerin daha güçlü ve daha bilinçli kişiler tarafından okullarda öğrencilerimize verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu düşüncemi birçok yerde de dile getirdim, getirmeye de devam edeceğim. 
Geçen hafta Milli Eğitim Bakanı Sayın Prof. Dr. Yusuf Tekin şehrimizdeydi. Kendisiyle ayaküstü görüşme şansı buldum ve izcilik faaliyetlerinin Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde yeniden başlatılmasını talep ettim. Kendileri de böyle bir çalışma içerisinde olduklarını söylediler. Doğru mu, yanlış mı ileride göreceğiz. Ümitle bekliyorum.