Orhan BOZKURT


PADİŞAH VE TAVUS KUŞU

PADİŞAH VE TAVUS KUŞU


Vaktin birinde bir Padişah’a çok güzel bir tavus kuşu hediye etmişler. Demişler ki efendim bu tavus kuşunun eşi benzeri dünyada yok, çok cins bir hayvandır. Şöyle meziyeti var, böyle meziyeti var.  Öve öve bitirememişler kuşu. Neyse Padişah hediyeyi kabul etmiş ve yanındaki vezirine, bu kşu nasıl bulduğunu sormuş.

 

Vezir, “- Bu tavus kuşunun bir kusuru var efendim” deyince Padişah hiddetlenmiş:

“- Nedir bakalım benim eşi benzeri olmayan tavus kuşumun kusuru?” 

 

Vezir, “- Efendim önce siz bunu size hediye edene sorun sonra söyleyeyim’’ cevap verince, Padişah çok merak etmiş. Tavus kuşunu hediye edeni çağırtıp kuşun kusurunu sormuş. İlk önce kuşun hiçbir kusuru olmadığını söyleyen adam, kellesinin Padişah tarafından alınacağını anlayınca gerçeği itiraf etmiş:

“- Efendim bu tavus kuşu yumurtadayken anası öldü biz de onu bir kaza kuluçkaya yatırdık ama bunun zarafeti ve güzelliğini gölgelemez” demiş.

 

Adamı yollayan Padişah, Vezir’i çağırıp,  tavus kuşundaki kusurun ne olduğunu ve bunu nasıl anladığını sormuş.

 

 Vezir, “-Efendim tavus kuşu alımlı hayvandır kasılır yürür. Suyu bile iki saatte içer çalım satmaktan. Ama bu tavus kuşu, su içerken kaz gibi boynunu uzatıyordu” diye cevap vermiş.

 

Padişah, Vezirirni takdir ederek emir vermiş: 

“- Vezirimin yemeğini bir tas artırın!”

 

 

Aradan bir zaman geçtikten sonra Padişah’a muhteşem bir at hediye etmişler ki öve öve bitirememişler. Bu atı dünyada geçecek at olmadığını, şaha kalktı mı herkesi kendisine hayran bıraktığını, iki günlük mesafeyi birkaç saatte koştuğunu duyan Padişah büyük bir heyecanla hediyeyi kabul etmiş. Ve hemen vezirini çağırtıp muhteşem atını sormuş. 

 

Vezir, atı beğenmediğini söyleyince padişah yine  hiddetlenip bunda ne kusur bulduğunu sormuş. Vezir daha önce olduğu gibi bu soruyuda önce atı hediye edene sormasını istemiş. Tavus kuşu meselesinde haklı çıkan vezire güvenen Padişah atı hediye edeni çağırtmış. Atın sahibi de aynı tavus kuşunun sahibi gibi kellenin gideceğini anlayınca başlamış anlatmaya.

 

“- Efendim.. . Bu atın anası, babası ataları hepsi soyludur amma velâkin bu at daha tayken anası öldü bunu bir inek emzirdi. Tek kusuru bu ...” demiş.

 

Padişah Vezir’in cevabını çok merak ettiği için hemen adamı huzurundan kovmuş ve Vezir’i çağırtmış. Vezir huzura gelip sabırsızlıkla kendisini bekleyen Padişah’ı bekletmemek için cevabını vermiş:

 

“- Padişahım soylu at üzerine sinek konduğunda öyle bir silkinir ki sinekler üzerine bir daha konmaya çekinir. Fakat bu sizin at, inekler gibi kuyruğunu sallıyor.”

 

Padişah, vezirini tekrar takdir ederek emrini duyurmuş:

 

“- Vezirimin yemeğini bir tas arttırın!”

 

Ancak, vezirin bunları nasıl tahmin ettiği Padişahın aklından bir türlü çıkmıyormuş. Veziri bir gün tekrar yanına çağırarak sormuş:

“- Söyle bakalım... Ben nasıl bir Padişahım? Benim asil soyum sopum hakkında ne söyleyebilirsin?”

 

Vezir, ıkıla sıkıla:

“- Efendim doğrusunu söylemek gerekirse siz soylu bir Padişah değilsiniz’’ demiş.

 

Bu cevap karşısında yerinden fırlayan Padişah, vezirin öldürmesini söyleyecekken merakı ağır basmış ve nedeni sormuş.

 

Vezir ise validesi sultan hanımla bu konuyu konuşmasını daha sonra kendisinin cevap vereceğini söylemiş.

 

Padişah hiç beklemeden Valide Sultan’a giderek kendisinin neden asil olmadığını sormuş.

 

Valide Sultan: “- Oğlum sen beysin koca ülke senin iki dudağının arasında as dediğin asılır yaşa dediğin yaşar, sen istemezsen ülkede kuş bile uçamaz’’ diye söze başlamış.

 

Annesinin kendisini kandırmaya çalıştığını anlayan Padişah kılıcını çekerek  annesinin üzerine yürümüş. Valide Sultan, bu hiddet karşısında  aman diyerek oğluna yalvarmaya başlamış:

 

“- Oğlum, baban sürekli savaşlardaydı ve benimle çok ilgilenmiyordu. Sarayda çok yakışıklı ve kuvvetli bir aşçıbaşı vardı, senin baban odur. Bu neyi değiştirir ki... Sen sonuçta Padişahsın!”

 

Padişah, bu cevap sonrası  kendisini bekleyen Vezirinin yanına gelmiş ve kendisinin soylu biri olmadığını nasıl anladığını sormuş. Vezir başlamış anlatmaya:

 

“- Efendim Padişah dediğiniz ihsanda bulunurken kese kese altın verir, gümüş verir.  Fakat siz her defasında bir tas yemek veriyorsunuz. O yüzden sizde Padişahlık kumaşı yok...” diy cevaplamış.

 

Kıssdan hisse; Katranı kaynat kaynat olmaz şeker, cinsine tükürdüğüm cinsine çeker!

 

 

Sevgiyle kalın..