Günlük yaşamın kalabalığı, bitmeyen işler, duygusal yükler ve zihinsel yorgunluk... Tüm bunların arasında bazen bir müzik parçası çalar ve gözlerimiz doluverir. Bazen bir resmin karşısında zaman donar. Ya da hiç ummadığımız bir anda bir şiirin dizeleri yüreğimizin en derinine dokunur. Peki neden? Neden sanat bizi bu kadar etkiler? Dahası, beynimiz neden şifayı sanatta arar ve çoğu zaman bulur?
Bu sorunun cevabı, sadece duygularımızda değil; beynimizin derinliklerinde, evrimsel kodlarımızda ve insan olmanın karmaşık yapısında gizli.
Sanat, yüzyıllardır bir estetik uğraş olarak görülse de, günümüzde artık bilim de onun tedavi edici gücünü kabul ediyor. Nörobilimsel araştırmalar, sanatın beyinde fiziksel ve kimyasal değişimlere neden olduğunu gösteriyor. Bu değişimler arasında en önemlisi, dopamin adı verilen nörotransmiterin artması. Dopamin, mutluluk, ödül, motivasyon ve öğrenme ile ilişkilidir.
Yani beyin, güzel bir melodi duyduğunda ya da çarpıcı bir görselle karşılaştığında aynı zamanda ödül sistemi devreye giriyor. Aynı tatlı yemek yerken ya da bir başarı elde ederken yaşadığımız gibi. Sanat bizi bu anlamda sadece düşündürmüyor, aynı zamanda fizyolojik olarak da iyi hissettiriyor.
Sanatla kurduğumuz bağ, çoğu zaman kelimelerle açıklanamaz. Ama tam da bu açıklanamayan hâli, sanatın şifasını oluşturur. İnsan beyni, özellikle amigdala ve limbik sistem gibi bölgelerde duyguları işler. Sanat ise bu bölgeleri doğrudan uyarır. Örneğin; melankolik bir müzik, bastırdığımız hüznü açığa çıkarabilir. Renklerin diliyle konuşan bir tablo, içimizdeki huzuru ya da karmaşayı dışa yansıtabilir.
Bazen bir sanat eseri bize “ben de öyle hissediyorum” dedirtir. Bu empatik bağ, yalnızlığımızı hafifletir. Çünkü duygular görünür hâle geldiğinde, iyileşmek için ilk adımı atmış oluruz.
Modern çağın en büyük sorunlarından biri, zihnin ya geçmişte ya da gelecekte takılı kalmasıdır. Sürekli düşünen, planlayan, kaygılanan bir zihin... İşte sanat, bu durmak bilmeyen zihni şimdiye getirir.
Müzik dinlerken zamanın nasıl geçtiğini anlamadığınız oldu mu hiç? Ya da bir filmin içine öyle bir daldınız ki, dış dünya tamamen silindi mi? Sanat, bizi zihinsel gürültüden uzaklaştırıp ana sabitler. Bu da beynin stres hormonu olan kortizolun azalmasına, rahatlamaya ve gevşemeye neden olur.
İnsan yalnızca yaşayan bir canlı değil, aynı zamanda anlam arayan bir varlıktır. Sanat, bu arayışın pusulasıdır. Soyut olanı somutlaştırır. Karmaşık duyguları ve deneyimleri şekle sokar. Bazen bir roman karakterinde kendimizi buluruz, bazen bir şarkı sözünde kaybettiğimiz birinin izini.
Sanat, “her şey yolunda” demek yerine “her şey karmaşık ama sen yalnız değilsin” der. Bu yönüyle sanat, gerçekliği inkâr etmez ama ona bir şekil verir. Bu da zihinsel dağınıklığımızı toparlamamıza yardımcı olur.
Sanat, başka insanların gözünden dünyayı görmemizi sağlar. Van Gogh’un fırçasında bir akıl hastanesinin duvarları vardır, Frida Kahlo’nun tablolarında beden ağrısı ile ruhsal acı iç içe geçer. Bu eserleri gördüğümüzde, biz de onların hissettiklerini hissederiz. Bu empatik rezonans, beyinlerimizdeki sosyal sinir ağlarını harekete geçirir.
Empati kurmak ise hem bireysel hem toplumsal iyileşmenin temelidir. Sanat bizi sadece kendimize değil, birbirimize de yaklaştırır.
Son olarak, belki de en derin neden şu:Sanat, güzelliği sunar.Ve insan zihni, güzelliğe açtır. Güzellik; düzen, uyum, ahenk demektir. Kaotik bir dünyada bu ahengi görmek zihinsel olarak bize “her şeyin bir dengesi olabilir” mesajını verir.
Bazen bir melodide, bazen bir heykelde ya da şiirde bu dengeyi bulduğumuzda, içimizdeki kırık parçalar bir anlığına da olsa birleşir. İşte bu yüzden sanat, iyileştirir. Çünkü o an, sadece güzelliğe tanıklık ederiz ve bu tanıklık, ruhun derinliklerine dokunur.
Beynimiz şifayı sanatta bulur çünkü sanat hem evrensel hem kişisel, hem bilimsel hem duygusal, hem bilinçli hem bilinçdışıdır. Bizi kendimize, başkalarına ve hayata bağlayan köprüdür. Ruhumuzu susatan bir çağda, sanat belki de hâlâ içebileceğimiz en temiz su kaynağıdır.
Bu yüzden bir şey sizi duygulandırıyorsa, durun ve bakın. Belki de tam orada, sanatın ellerinde iyileşiyorsunuzdur.